Olmaz ama, varsayalım ki olur…
Örneğin bir ülkede Devlet Başkanı basına ve partisi hakkında yazılanlara çok kızıyor. Bir kısım medya ve bir kısım yazı yazanların susturulmasını istiyor…
Ama bir koşulu var!. Her şey demokrasiye ve kanunlara uygun olacak… Yazılmasın, anlatılmasın, konuşulmasın, yayılmasın ve tartışılmasın…
Ama bütün sansürler demokrasiye uygun düşsün!... Acaba bir kısım medya, basın özgürlüğüne rağmen nasıl önlenebilir?
Ya da daha kestirme bir yol bulunabilir mi? Nasıl olur da, acaba devlet başkanının dediği dedik olur…
Bunun çok çeşitli ve çok kuvvetli kanuni yolları var. Devlet Başkanının “çok demokratik” görünümünü hiç sarsmadan, “daha demokratik” olunabilir…Onu demokrat sayan ve gören eli kalem tutanların desteği de sürer. Böylece huzur içinde partisi ve arkadaşları ile birlikte yola devam edilebilir…
Her zaman söylediği gibi; Devlet Başkanının partisi çoğunluğu temsil ediyor…O yüzden hükümet zaten…O zaman böyle bir sorunun çözümü daha kolay…
O ülkenin Devlet Başkanı şöyle bir kanun yapmalı:
“Büyük Milletimiz adına tarihi sorumluluk duygusu ile hareket ederek halkımızın teveccüh göstererek verdiği çoğunluk oylarıyla yönetime bütünü ile el koymuş bulunan hükümetimizin amacı bellidir. Daha önceden tüm radyo ve televizyonlardan ve basından duyurulduğu için yeniden amacımızın açıklanmasına gerek duyulmamaktadır. Çıkardığımız bu kanunun amacımıza hizmet etmesi için çıkarıldığı da malumunuzdur”.
İşte bu şahane bölüm, bence çıkarılacak kanunun gerekçesi olmalı. Kanunun adı da “Anayasa Düzeni Hakkında Kanun” olarak konmalı. Böylece ne kadar güçlü bir kanun çıkarıldığı daha başında, adından belli olur. Gelelim bu kanunun maddelerine:
MADDE 1. - Aşağıdaki maddelerde belirtilen istisnalar saklı kalmak üzere, yeni bir Anayasa kabul edilip yürürlüğe girinceye kadar bu kanun yürürlüktedir.
MADDE 2. - Anayasada yasama ve yürütme organına verilmiş bulunan görev ve yetkiler bu kanunun kabul edildiği tarihten itibaren geçici olarak Devlet Başkanınca yerine getirilir ve kullanılır.
MADDE 3. - Kabul edilerek yayımlanacak bildiri ve karar hükümleri ile yayımlanan ve yayımlanacak olan kanunların bu kanun hükümlerine aykırılığı iddiası ileri sürülemez.
MADDE 4.- Bu Kanunun kabul edildiği tarihten itibaren ilk genel seçimler sonucu toplanacak Senato ve/veya Meclisin Başkanlık Divanını oluşturuncaya kadar geçecek süre içinde, yasama ve yürütme yetkilerini millet adına kullanan Devlet Başkanı döneminde kurulmuş hükümetlerin, görev ifa eden ve edecek her kişinin her türlü karar ve tasarruflarından dolayı haklarında cezai, mali veya hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla herhangi bir yargı merciine başvurulamaz.
MADDE 5- Bu kanunun yayınlanmasından önceki ortamı yaratacak ve Devlet Başkanı, görevlendirdiği ve görevlendireceği hükümetler ve görevlendireceği kişileri eleştirmek, hakkında yorum yapmak, dolaylı veya dolaysız imada bulunmak suretiyle eylem ve işlemlerini konu alan kamuoyu önünde küçük düşürücü ve itibarını sarsacak nitelikte haber, yazı, itibar sarsıcı nitelikte her türlü yayın yasaktır.
MADDE 6. – Bu kanun yayınlandığında yürürlüğe girer.
Bu birinci adım….Hemen arkasından başka bir kanun daha çıkarılmalı. Ülkede eğer varsa Basın Kanunu değiştirilmeli. İsterseniz basın kanunu toptan kaldırılabilir de… Ama basın kanunu olduğu gibi kaldırmak pek demokratça bir davranış olmayacağından tavsiye edilmez.
Ama Basın Kanununun aşağıdaki gibi değiştirilmesi tavsiye olunur.
“Basın özgürlüğü
MADDE… — Basın Anayasa Düzeni Hakkındaki Kanun dairesinde serbesttir. Basın serbestliğinin kullanılması ancak Devlet Başkanı tarafından çıkarılacak kanunlara uygun olarak; başta Devlet Başkanı ve hükümet üyeleri olmak üzere başkalarının şöhret ve haklarının, millî güvenlik, kamu düzeni, kamu güvenliği ve toprak bütünlüğünün korunması, Devlet sırlarının açıklanmasının veya suç işlenmesinin önlenmesi amacıyla sınırlanabilir.”
Matbuat; böylece en demokratik yöntemlerle kanunlara uygun olarak “serbest” bırakıldıktan sonra, istediğiniz yolda ve istediğiniz yollarda rahat rahat yürümeye devam edebilirsiniz…Bu kanuni koşullar sağlanınca da herkes derin bir “ohhhh” çeker…(Fİ/EÜ)