Prince'in Anısına
Dünyanın bugünkü vaziyete gelmesinde en önemli unsurlardan biri, New York'taki ikiz kulelere yönelik 11 Eylül 2001 tarihindeki saldırıydı. Olaydan bir süre önce kurulmuş, gezegenin muhtelif coğrafyalarından müzisyenlerin yer aldığı The Silk Road Ensemble adlı grubun sonu mu gelmişti?
Başarısı çeşitli ödüllerle tescillenen viyolonsel virtüözü Yo-Yo Ma'nın öncülüğündeki oluşum, ABD'de o dönem iyice artan yabancı düşmanlığına karşı direnmeyi tercih etti. Türkçe ifadesiyle İpek Yolu Topluluğu, müziğin evrensel dili aracılığıyla tüm dünya halklarını birbirini anlamaya davet ederken, geleneksel enstrümanlarla icra edilen muhtelif besteler bir füzyon oluşturarak, doğusu veya batısı izafi olan yerküreyi tek bir ses halinde birleştirme misyonunu üstlendi.
35. İstanbul Film Festivali'nin Musikişinas bölümünde ilgiyle karşılanan iddialı yapım Yabancıların Müziği (The Music of Strangers: Yo-Yo Ma and the Silk Road Ensemble), Aynur dahil olmak üzere dünyanın seçme sanatçılarının katkısıyla yoluna halen devam eden topluluğun başarısını belgeliyor. Oscar ödüllü yönetmen Morgan Neville engin tecrübesiyle gayet keyifli bir seyirlik ortaya çıkarırken, yapımın cilalı imajına rağmen muhtaç olduğumuz barışın önemine bir kez daha parmak basıyor.
Gelenekler harmanı
Çocukluğunda başladığı parlak kariyeri boyunca Yo-Yo Ma müzik dağarcığını her zaman genişletmeyi bilmiş bir sanatçı. Çok kültürlü büyümenin avantajını kıvraklıkla kullanan ünlü müzisyenin İpek Yolu Topluluğu'nu oluşturduğu zamanki amacı tek defalık bir projeydi. Fakat ortaya çıkan oluşumun zarureti kısa zamanda herkesçe kabul edildi, başarıları yıllar süren geniş kapsamlı kültürel bir harekete dönüştü.
Mesela İspanya'dan gruba katılan Cristina Pato geleneklere çoktan baş kaldırmış bir gaydacı. Punk görünümlü ve Galiçya'nın Jimi Hendrix'i lakaplı Pato yenilikçi tarzıyla tutucuların hedefi olmaya zaten alışıktı. İpek Yolu Topluluğunun da daima maruz kaldığı benzer saldırılara hep beraber göğüs germeye devam ediyorlar.
İranlı kemençe ustası Kayhan Kalhor uzun seneler boyunca sürgünde yaşamak zorunda kalmış; ailesini kaybettiği memleketine yıllar sonra kesin dönüş yaptığında ülkede artan baskı onu tekrar topraklarından uzaklaştırmış. Müzik mütevazı sanatçıyı hayatta tutan en önemli unsur olmayı sürdürüyor.
Belgeselin insanı iyice sardığı dakikalarda, gruptaki Suriyeli iki müzisyen Kinan Azmeh ve Kevork Mourad ülkelerinde savaş patladığından beri notaların duygularını ifade etmede yetersiz kaldığını belirtiyorlar. İşte tam o anda, Kürdistan'dan bahsedilmese de, Aynur'un sesi bir barış çığlığı olarak göğe yükseliyor, insanlığın geldiği acıklı hal bir kez daha yüzümüze vuruluyor.
Ortaköy'den dünyaya!
Dünya prömiyerini Toronto'da yaptıktan sonra Berlinale'ye katılmış olan Yabancıların Müziği, ABD'de festivalden festivale koşuyor, ülkenin sinemalarında gösterim tarihi 10 Haziran 2016.
Fakat ne yazık ki İstanbul'da çekilmiş klişe görüntüler filme turistik bir propaganda havası veriyor. Özellikle Ortaköy'ün kullanım biçimi bir zamanlar Bush'un aynı mekânı siyasi amaçları doğrultusunda sömürüşünü de akla getirmiyor değil.
Yo-Yo Ma gibi dünyaya mal olmuş şık bir markaya fon olarak estetikten uzak, Boğaz'daki gezi motorlarından birinin seçilmiş olması da büyük şansızlık. Tabii yüzyıllar boyunca imparatorluklar başkentliği yapmış liman şehri, geçmişle bağları kopuk İstanbul'da klasikleşmiş deniz ulaşımı vasıtalarını aramak hayalcilik olur. Ama geleneksel değerlerin bu kadar başarıyla harmanlandığı bir projeyle ilgili belgeselin bazı sahneleri yüzeysel seçimlerle geçiştirilmese daha iyi olurdu.
Her şeye rağmen, İpek Yolu Topluluğu'nun yorumladığı parçalar, grupta yer alan sanatçıların birbirinden ilginç hikâyesi ve enstrümanları, insanı diyardan diyara sürükleyip coşkulu bir ruh haline sokuyor. Yo-Yo Ma ve ekibi, film vasıtasıyla müziğin olağanüstü gücüne bizi bir kez daha inandırıyor.
Usta bir elden çıktığı belli, akıcı montajıyla dikkat çeken etkileyici belgeselde dünyaya hakim kin, nefret ve ayrımcılığın yerine, farklılıklar arasında kolaylıkla oluşabilen uyumun, iletişimin ve sevginin altı çiziliyor, tüm dünyada ve özellikle coğrafyamızda ihtiyacımız olan şeylerin! (MT/HK)