Bir pazarda parfüm ve saat satarken, Senegalli bir arkadaşımla birlikte tutuklandım. Kayseri’ye gidip orada polise kaydolmam için gereken parayı kazanmaya çalışıyordum. Yanımda BMMYK belgem vardı, Senegalli arkadaşımın yanında da pasaportu vardı. Polis bizi Cebeci’deki karakola götürdü.
Cebeci’de hiçbir şey yemeden üç gün geçirdik. Yerde, köpük bir şiltenin üzerinde uyuduk. Yatak çarşafları pisti. Odada tuvalet yoktu. Banyodan su içmek zorunda kaldık. Bizi banyoya götüren iyi bir polis vardı, ama diğeri bizi hiç dinlemiyordu. Orada hastalanmaya başladım. (...) İlaç istedim, ama polis ilaç vermeyi reddetti. Cebeci’ye gelmemizden üç gün sonra, Senegalli arkadaşım sınırdışı edildi, polis beni Zeytinburnu Yabancılar Şubesi’ne götürdü. Günde iki kez ekmek ve çorba veriliyordu, ama sonrasında hala açlık hissediyordum. Oda ve banyodaki su o kadar soğuktu ki, yıkanamıyordum. Halının üstünde uyuyordum, üstümü örtecek bir şeyler bulmuştum. (...) O kadar kalabalıktı ki, yattığımız yerde dönemiyorduk. Polis kimseyi dinlemiyordu. Böbrek ve mide sorunlarım olduğunu söylemek istiyordum, ama insanlar şikayette bulunduğunda polisler onlara tokat atıp, başlarından savıyorlardı.
Gözetim altındayken ICMC’yi (Uluslararası Katolik Göç Komisyonu) aradım. Polisle konuştular sanırım. Kayseri’ye gidecektim, ama polis başka üç Afrikalıyla birlikte Konya’ya gitmem gerektiğini söyledi. Polisler, Konya’ya ulaşım için her birimizin 100 dolar ödemesi gerektiğini söyledi. Konya’ya geldiğimizde kalacak yerimiz olmadığı gibi cebimizde hiç para da yoktu. Şimdi çok korkuyorum. Hiç param yok, çünkü saat satmaya korkuyorum. İstanbul’a geri dönmek zorunda kaldım, çünkü Konya’da kalacak bir yerim yok. Polisten korkuyorum, bu yüzden bazen birkaç gün boyunca hiç dışarı çıkmadığım oluyor.
Moritanyalı mülteci, Aralık 2006
Polisin iltica başvurularını almayı reddetmesi
Polis memuruyla görüştüm. Pasaportumun sahte pasaport olmadığını anlattım. Tercüman iyi değildi. Memur bana memleketime dönmem için bilet almam gerektiğini söyledi. Bilet alacak param olmadığını, memleketime önemeyeceğimi, çünkü mülteci olduğumu söyledim. Bana, BMMYK’yı aramamı, benim için bir şey yapamayacaklarını söyledi. Ama BMMYK’dan bu durumu polise anlatmam gerektiği söylendi. Polise birçok kereler iltica başvurusunda bulunmak için dilekçe vermek istediğimi söyledim, fakat polis kabul etmedi. Sonunda sınırdışı talimatıyla serbest bırakıldım, dolayısıyla polis iltica başvurumu hiç almadı.
Kumkapı Misafirhanesi'nde alıkonmuş olan Kongolu bir mülteci
Gözetim altına alınma gerekçeleri ve sürenin iletilmesi
Neden tutuklandığımızı sorup durduk. İki haftadan ya da bir aydan fazla orada tutulmamamız gerektiğini biliyorduk. Bu yüzden de nedenini sorduk. Polis bir Afrikalının havaya ateş açıp bir kadını öldürdüğünü, onlar da hangimizin yaptığını bilmediği için tutuklu olduğumuzu söyledi. Polislerin bazıları İngilizce konuşuyordu. Çoğu hiçbir şey bilmediğini, bize nezaret etmek için orada bulunduklarını söylüyordu.
Zeytinburnu Misafirhanesi'nde alıkonmuş olan Gineli bir mülteci. Ağustos 2006'da İstanbul Tarlabaşı'nda bir kadının vurulduğu iddiasını müteakiben yapılan ev baskınları esnasında tutuklanmış. Görüşmeciler 300 Afrika uyruklu kişinin bu ev baskınları esnasında tutuklandığını bildirmişlerdir.
Koşullar
İnsanlar yemek ve uyumak için yaşıyor. Özlenecek başka bir şey yok.
Hatay Misafirhanesi'nde alıkonmuş olan Liberyalı bir mülteci
Ayrı tutulma
Ellerinizi kelepçelediklerinde, size vahşi bir suçluymuşsunuz gibi davranıyorlar… Hırsızlıktan tutulan biriyle kimlik kartı olmadığı için tutulan birine gösterilen muamele arasında hiçbir fark yok.
Zeytinburnu Misafirhanesi'nde alıkonmuş olan Fildişi Sahili'nden bir mülteci
Tıbbi tedavinin ve ilaç vermenin reddedilmesi
Polise sürekli, en azından bir doktora gidip dikişleri aldırmama ve yaramı temizletmeme izin vermesi ricasında bulunuyordum. O kadar çok kan kaybetmiştim ki sürekli başım dönüyordu. Hapishanede birini görmeye doktor geldiğinde, polise onu görmeme izin vermesi için yalvardım. Doktor dikişleri aldı, ama çok acıdı, çünkü bana hiç ilaç vermediler. Bir yatağa bile uzanamadım, çünkü onlarca insan olmasına karşın yalnızca 16 yatak vardı. Biri bana battaniyesini verdiği için şanslıydım. Başımın altına yastık niyetine birkaç giysi koydum. Yaramı ancak 17 gün sonra tedavi ettirebildim.
Suriyeli bir mülteci, Zeytinburnu Misafirhanesi’nde polisin, başındaki ciddi bir yara için tıbbi tedaviyi reddettiğini anlatmıştır.
Personelin tutumu
Mülakatım için gittiğim gün, polis kıyafetlerimi çıkarmamı ve dizüstü bilgisayarında oynattığı pornografik filmi izlememi istedi. Film bitinceye kadar kıyafetlerimi çıkarttırdılar. Polislerin ve merkezde gözetim altında bulunan birçok kişinin önünde çırılçıplak kalmıştım. Polisler vücuduma baktılar, güldüler, bana dokundular ve cinsel organımın büyüklüğü hakkında yorumlarda bulundular. “Bakalım Hıristiyan mı, Müslüman mı” dediler. Bu yorumlar herhalde bir 10-15 dakika sürdü. Bu olaydan sonra hep korktum. Polisler odamı kontrol etmeye geldiklerinde korkuyordum. O günden sonra uyuyamadım.
Kırklareli Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’nde gözetim altında tutulan bir kişi, geçici sığınma başvuruları sırasında maruz kaldıkları muameleyi anlatıyor
Prosedürel standartlar
Orada beni dehşete düşüren şey çocuklarla yetişkinlerin bir arada tutulması oldu. Ebeveynler ve çocuklar bir arada kalıyordu. Çocuklar uyumuyordu. Çok duman vardı, hava o kadar soğuktu ki pencereleri kapatmak zorunda kalıyorduk. Duman yüzünden çok öksürüyordum; çocuklar için daha zor olmalı. Uyumamız gerekiyordu, ama çocuklar ağladığından pek uyuyamıyorduk. Sabaha karşı beşte uykuya dalıyordunuz, bir iki saat sonra da uyanıveriyordunuz.
İzmir’deki misafirhanede tutulan Kongolu bir mülteci. (EÜ)