Türk Ceza Hukuku Derneği'nin çabalarıyla Uluslararası Ceza Hukuku Derneği'nin XVIII. Dünya Ceza Hukuku Kongresi İstanbul'da 20-27 Eylül 2009 tarihleri arasında yapılacak. Uluslararası Ceza Hukuku Kongresi'nde, terör, sınıraşan terörizm, örgütlü suç, örgütlü suçlarda özel yargılama tedbirleri, terörün finansmanı ve evrensel yargı yetkisi kuralları tartışılacak. Karar Taslakları tartışıldıktan sonra son şekli verilerek Tavsiye Kararlarına dönüşecek...Dünyanın en önemli ceza hukukçuları, dünyanın ceza hukukunu tartışacak..
Bu tartışmalara katılmak üzere Türkiye'den başvuran hukukçu ve avukat sayısı çok az...Kongre için başvuru adresi: http://www.congressofpenallaw.com/indexTr.htm
Uluslararası Ceza Hukuku Kongresi nasıl çalışır ve nasıl toplanır?
Uluslararası Ceza Hukuku Derneği'nin (AİDP) bir geleneği olarak, örneğin yukarıda başlıklarını saydığım konular, önce Derneğin Bilimsel Komitesi tarafından tartışılır ve "mutabakata varılarak" belirlenir.
Ulusal raportörlerin ve Genel raportörün çalışmasına gelince; Kongre öncesinde ulusal grupların belirledikleri ulusal raportörler, AIDP'nin Bilimsel Komitesi tarafından belirlenen başlıklarla ilgili hazırlanan anket sorularını cevaplandırarak ulusal raporları hazırlarlar. Her ülkenin ulusal raporu hazırlanmış olur.
Hazırlanan ulusal raporlar o konuda görevli Bilimsel Komiteye gönderilir ve her konu için bir Genel Rapor hazırlanır.
Buna bağlı olarak da her ülkenin ceza hukuku alanında gelişimine katkıda bulunmak ve ortak bir mücadele tayin ve tespit edebilmek için birer "karar taslağı" hazırlanır.
Genel Raportör tarafından hazırlanmış olan Genel Raporların ulusal gruplara sunulması ve karar taslaklarının tartışmaya açılması için kongre tarihinden önce her konu başlığına bağlı olarak hazırlık kolokyumları yapılır.
Ulusal raportörler genel rapor ve taslak karar üzerinde görüşlerini bildirerek, söz konusu karara son şeklini verir ve metinler oy birliğiyle kabul edilerek Kongre'ye sunulacak biçimde son halini alır.
İşte Türk Ceza Hukuku Derneği'nin ev sahipliğini üstlendiği XVIII. Dünya Kongresi'nde sayılan konular hakkında yapılacak olan bilimsel toplantılar sonucunda her konu başlığına ilişkin "Tavsiye Kararları" görüşülecek ve kesinleşecektir.
Hepimizi ilgilendiren terör suçlarında, "Hazırlık Hareketleri Ve İştirakin Genişlemesi" hakkında Prof. Lorenzo PICOTTI (Verona Üniversitesi -İtalya) tarafından hazırlanan "Genel Rapor" dünyanın içinde bulunduğu durumun tespiti niteliğindedir. Genel Rapora göre; dünyadaki iktisadi gelişmeler ya da iktisadi krizler sadece ulusal sınırlar içinde etkilerini göstermiyor. Aslında ulusal sınırların ötesinde insan, mal, hizmet ve sermayenin "serbest" dolaşımı, uyuşturucudan silaha, kadın ve çocuk ticaretinden organ ticaretine kadar her türlü yasadışı ticaret ve girişim için değişik ülkelerin ekonomik, sosyal, siyasi ve hukuki yapılarının sömürülmesi, çok yönlü suç şebekelerinin sayısının artmasına zemin hazırlıyor. Özellikle İnternet; kontrol edilmesindeki güçlük sebebiyle bu zeminin hazırlanmasındaki en önemli etkenlerden birisi...
Öte yandan dikkate değer derecede farklı topluluklar ve bu topluluklar arasındaki derin eşitsizlikler; kültürde, geleneklerde, ideolojilerde, dinlerde, değerler sisteminde, hem bireysel hem de toplumsal yaşam biçiminde görülen ayrışmalara neden oluyor. Bu durum sonuç olarak, "derin bir anlaşmazlık sorunu" bulunduğunu ortaya koyuyor. Bazen göçler ve insan ticareti ayrımcılığa neden oluyor. Çoğu kez şiddetli tepkilere sebep olan hoşgörüsüz davranışlarla, topluma uyum sağlanması konusunda imkansızlıklara yol açıyor. Sonuçta "terör şebekeleri" çoğalmaktadır. Terörün dünya kamuoyundaki belirgin rolü tartışmasızdır ve buna karşı koyabilmek için uluslararası kuruluşlar ve hükümetler çok çeşitli inisiyatifler almaktadırlar.
Genel Rapor'da yer alan ve ortaya çıkan yeni eğilime göre; terörizme karşı savaşta, özellikle New York ve Washington'daki 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından ülkeler arasındaki sadece yargı veya kolluk düzeninde değil, ayrıca maddi ceza hukukunun uyumlaştırılması konusundaki işbirliğinin de kuvvetlendirilmesinin gerekli olduğundan bahsedilmektedir. Buna karşılık, terörizm konusunda, farklı terör suçlarına karşı sözleşmeler yapılmış olmasına rağmen, terör kavramının, ortak hukuki bir tanımının yapılması konusunda zıt ve heterojen fikirlerin bulunması nedeniyle "ortak tanım" için genel bir anlaşma konusunda bir fikir birliğine varmak halen zordur.
Bir diğer ilginç konu ise; terör suçlarında evrensel yargı yetkisi sorunu... Prof. Isidoro BLANCO CORDERO (Vigo Üniversitesi - İspanya) tarafından hazırlanan "Evrensel Yargı Yetkisi" hakkındaki "Genel Rapor"a göre, Uluslararası Ceza Mahkemesinin kurulmasını sağlayan Roma Statüsü'nün giriş bölümünde belirtildiği gibi, cezasızlık zamanımızın kötülüklerinden biri hâline geldi. Ağır suçların soruşturulmasının sonuçsuz kalmasının suç kadar kötü, hatta daha kötü olduğu değerlendirmesi yapılıyor
Üçüncü Uluslararası Ceza Hukuku Kongresinde (Palermo, 3-8 Nisan 1933) "Hangi suçlar için evrensel yargı yetkisi uygundur?"sorusuna yanıt aranmıştır. Bu sorunun yanıtını vermek için alınan kararda tüm devletlerin ortak çıkarlarına zarar veren suçların varlığına değinilmiştir. Aynı zamanda bu suçların devletlerin uluslararası ilişkilerindeki ortak çıkarlarını tehlikeye soktuğu için bazı suçların cezalandırılmasına yönelik bir eğilime de dikkat çekilmiştir. Nitekim evrensel yargı yetkisi, en ihtilaflı konulardan birisidir. Coşkulu taraftarlarına rağmen, bazı yazarlarca uluslararası boyutlu suçlara ilişkin evrensel yargı yetkisinin -mutlak veya şartsız evrensel yargı yetkisi anlamında- "ölüm döşeğinde olmasa bile bir ayağının çukurda olduğu" savunulmuştur.
Buna rağmen, evrensel yargı yetkisi, uluslararası suçların faillerinin cezasız kalmasını engelleyecek nitelikteki en çok tercih edilen yargılama yöntemlerden birisi olarak kabul ediliyor. Ayrıca aynı suç faillerinin soruşturulması ve cezalandırılma oranını artırmak suretiyle de uluslararası suçları engelleyici bir nitelik taşıyor... Bu bağlamda, 1-7 Ekim 1984'de XIII. Uluslararası Ceza Hukuku Kongresinde alınan Tavsiye Kararında; tüm devletler en ağır suçların engellenmesi ve cezasız kalmaması için, evrensellik ilkesini kendi iç hukuklarında benimsemeye davet edilmişlerdir.
Bu iki konunun tartışılmaya açılması bile dünya ceza hukukunu derinden etkileyecek niteliktedir.