Avusturya'nın başkenti Viyana'da dört üniversite öğrencisi çektikleri bir filmden dolayı terör örgütü kurmakla suçlanıyor. Sınırdışı edilen bir kaçak göçmeni anlatan filmden hareketle polis öğrencilere "terör örgütü kurmak", "uluslararası hava ulaşımını felce uğratmak", "ülke yasalarını zor yoluyla değiştirmeye çalışmak" gibi suçlar yöneltiyor.
Aylık yayımlanan Datum dergisinin şubat sayısındaki habere göre, Viyana Güzel Sanatlar Akademisi öğrencilerinin hayatını kâbusa çeviren olaylar 6 Temmuz 2010 tarihinde başladı. Adları verilmeyen üç öğrencinin kaldığı ev o gün Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi'ne bağlı ekipler tarafından basıldı ve öğrenciler gözaltına alındı.
Öğrenciler, Margareten bölgesi, Redergasse sokağında bulunan, devlete ait bir iş ve işçi bulma kurumu önündeki iki çöp kutusunu ateşe vermekten sorumlu tutuluyordu. Ancak olay iki çöp kutusu yakmak gibi basit bir kabahatle sınırlı değildi. Polise göre öğrenciler bir terör örgütü kurmuş ve çöp kutularını söz konusu kamu binasını kundaklamak amacıyla ateşe vermişti.
Dolayısıyla öğrencilerin Avusturya Ceza Kanunu'nun terör örgütüne üyelikle ilgili 278b sayılı maddesine göre soruşturulmaları gerekiyordu. Soruşturmanın bu maddeye dayandırılması sebebiyle 20 yaşındaki üç öğrenci tutuklandı. Tutukluluklarının ikinci haftasında dördüncü arkadaşları da yakalanarak onlara katıldı.
Onlar içerideyken polis soruşturmayı derinleştirdi, evlerinde aramalar yaptı, bilgisayarlarına ve özel eşyalarına el koydu. Yedinci haftanın sonunda öğrenciler henüz haklarında bir iddianame hazırlanmadan serbest bırakıldı.
Yaklaşık üç ay sonra öğrenciler polisin el koyduğu eşyalarını almak üzere tekrar karakolun yolunu tuttular. Eşyalarını alıp evlerine dönmekten başka bir düşünceleri yoktu. Ancak kendilerini karşılayan polisin tavrı adeta dalga geçer gibiydi. İçlerinden biri "Eşyalarınızı almanıza gerek yok. Nasıl olsa yeniden tutuklanacaksınız" dedi. Bir başkası "Şaka bitti artık; iş ciddiye bindi" diyerek gözdağı verdi ve kendilerini ikinci kez sorguya alacaklarını söylediler. Soruşturma kapanmamıştı. Bu sefer sorgunun konusu öğrencilerin evlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen bir videoydu.
Sınırdışı edilen göçmenin hiikayesi
Tam olarak, 22 ve 23 Haziran 2010 tarihinde kayda alınmış, birbirini takip eden 22 adet video parçasıydı sözkonusu olan. Filmde Viyana'nın Rossau bölgesindeki polis merkezinde gözaltına alınan bir kaçak göçmenin, bu karakoldan çıkarak Viyana Uluslararası Havalimanı'na götürülüşü ve uçağa bindirilişi kayda alınmıştı. Öğrenciler ısrarla filmin üniversite için hazırladıkları bir proje olduğunu ve hatta üniversitede sergilendiğini anlatmaya çalıştılarsa da polisi inandıramadılar. Sorgunun ardından serbest bırakıldılar ancak polis bu video kaydına dayanarak öğrencilerin terör örgütü üyesi olduğu iddiasını yineledi.
Bu iddia, Datum dergisinin ele geçirdiği ve polis tarafından 21 Eylül 2010 tarihinde savcılığa gönderilmek üzere düzenlenmiş rapora da yansıyor. Raporda polis Avusturya Ceza Kanunu'nun 278b ve 278c (terör eyleminde bulunmak ile ilgili madde) sayılı maddelerine atıfta bulunularak soruşturmanın derinleştirilmesi talebinde bulunuyor. Öğrencilerin çektiği filme "Observation" (Gözlem) adı verilirken "profesyonelce hazırlanmış" filmin "şüphelilerin bir terör eylemine kalkışacağı yönünde güçlü bir delil teşkil ettiğinden" söz ediliyor. Raporda "Şüphelilerin kaçak göçmenlerin sınırdışı edilmelerine açıkça engel olmayı, uygun şartlar oluştuğunda bu şahısları kurtarmayı planladığı açıkça ortadadır" ifadeleri yer alıyor.
Hava trafiğini felce uğratacaklarmış
Rapora göre, öğrenciler video kaydında Avusturya Havayolları'na ait parka bakan bir binanın çatısından çekim yapıyorlar. Çatının üzerinde iki tane baz istasyonu anteni görünüyor. Öğrenciler bu görüntüden hareketle "telsiz yönlendirmelerini manüple etmek" ve bu suretle "hava trafiğini felce uğratmak"la da suçlanıyor. Polis, raporunda daha da ileri giderek "Açıkça planlandığı görülen eylemlerin arkasında yasaları zor yoluyla değiştirme, özellikle de Avusturya'nın göçmen politikalarını değiştirme hedefi olabilir" diyor ve ekliyor: "Bu durum muazzam bir güvenlik riski yaratmıştır ve bu terör örgütünün elde ettiği bilgileri başka eylemlerde ne zaman ve nasıl kullanacağı belli değildir."
Polisin iddiaları üzerine savcılık görüntüleri izlemek üzere Güzel Sanatlar Akademisi'nden bir bilirkişi talebinde bulundu. Akademinin gönderdiği bilirkişi videoları izledikten sonra alınan kayıtların bir üniversite projesi kapsamında alındığını doğruladı. Ancak yine de polis henüz soruşturmasını tamamlamış ve savcılık bir iddianame hazırlamış değil. Savcılık sözcüsü Michaela Schnell "çok sayıda insanın soruşturulduğunu o nedenle soruşturmanın uzadığını" belirtiyor.
Sağ gözleri görmez bunların
Aylık yayımlanan Profil dergisinin haberine göre, Yeşiller Partisi Adalet Sözcüsü Albert Steinhauser terör örgütleriyle ilgili maddenin polis tarafından istismar edildiği görüşünde: "İlgili yasa maddesi 11 Eylül 2001 tarihindeki eylem kategorisine giren ağır terörist saldırılar için düşünülmüş.
Kamuyu tehlikeye sokacak, bu sırada insanların hayatına mal olacak, büyük zararlar yaratacak, basını ve siyasetçileri birkaç ay meşgul edecek bir edim, kamusal hayata zarar veren bir eylem ve dolayısıyla terörizm maddesine uyan bir durum yok ortada." Steinhauser, Avusturya'da aşırı sağcı, ırkçı eylemlerin yüksek oluşuna da dikkat çekerek "Anayasayı Koruma ve Terörle Mücadele Dairesi'nin sağ gözü kördür. Ama sol gözüyle iyi bakar" diyor.
Rektör öğrencilere sahip çıktı
Viyana Güzel Sanatlar Akademisi Rektörü Stephan Schmidt-Wulffen da soruşturmayı büyük bir sorumlulukla takip ediyor. Rektör Schmidt-Wulffen "Bir kavramsal sanat sınıfında bir sınırdışı edilme olayının belgeselinin çekilmesi, hukuk devletinde ifade özgürlüğünün normal bir uygulanışıdır. Öğrencilerimiz politik duruma eleştirel bir gözle ışık tutmaktan gözaltına alınmışlardır. Bundan bir terörist hareket çıkarmaya çalışılmasını sadece absürd olarak görüyoruz" şeklinde konuşuyor.
"Bizi deniyorlar"
Polisin bütün bu gayretkeşliğinin arkasında ise aslında başka bir sebep yatıyor. Avusturya'da iki yıl önce Viyana Üniversitesi'nin büyük anfisi işgal edilmiş; "Üniversite Yanıyor" (Unibrennt-Bewegung) adlı öğrenci hareketi tarafından organize edilen bu işgal eylemiyle birlikte öğrenci gösterileri ülkenin diğer kentlerine ve hatta başka ülkelere de sıçramıştı.
Datum dergisinin elde ettiği belgelerde soruşturmayı yürütenlerin öğrencileri takip etmeye ta o zaman başladığı görülüyor. Soruşturma dosyasına eklenen takip raporlarından birinin tarihi 12 Mayıs 2010. Yani çöp kutuları yanmadan ve hatta film çekilmeden önce.
Aynı dosyada şüpheli öğrencilerden birinin odasıyla ilgili olarak da "2009 ve 2010 yıllarındaki protesto hareketlerinin merkezi durumunda olabilir" ibaresi kullanılıyor. Kısacası öğrencilere atfedilen suçlamaların ardı arkası kesilmiyor.
Durumun farkında olan öğrenciler ise şöyle konuşuyor: "Bizi deniyorlar, nereye kadar gidebileceklerini görmek istiyorlar." (EC/EÖ)