Misafirliğe giderken bir kilo muz aldığımız günler, ithal Çikita muzlar nedeniyle ülkemizdeki muz yetiştiricilerinin çektiği sıkıntıları anlatan gazete haberleri, beslenme çantamızda muz varsa utandığımız ilkokul beslenme saatleri.
Sonra bir de aklımız daha bir ermeye başladığında öğrendiğimiz "Muz Cumhuriyeti" kavramı. Darbeyle yaşamayı düşe kalka öğrenmiş, diktatörlere aşina, kendine has her şeyi elinden alınmış ülkeleri tanımlamak için kullanılan bu kavramın, kendi ülkemizi tanımlamak için de pekâlâ kullanılabileceğini düşündüğümüzde yaşadığımız umutsuzluk.
Amerikalı tarih profesörü Dana Frank'ın, South End Press tarafından geçen yıl yayımlanan araştırma kitabı Bananeras: Women Transforming the Banana Unions of Latin America' yı (Bananeras: Latin Amerika'daki Muz Sendikalarını Dönüştüren Kadınlar) okuyana dek, muz denildiğinde başta da söylediğimiz gibi, hiç de 'iyi' şeyler gelmiyordu aklımıza.
Ama kitabı okuyunca gördük ki, "muz cumhuriyeti" varsa, "muz devrimi" de olabiliyormuş bu dünyada.
Merkezi Chicago'da bulunan, Orta Amerika, Kolombiya, Dominik Cumhuriyeti, Ekvador ve Meksika'daki işçilerin eşit ekonomik haklara ve temel haklarına kavuşmasını sağlamak amacıyla çalışan ve hiçbir kâr amacı gütmeyen US / LEAP'in (U.S Labor Education in the Americas Project - ABD Amerika Ülkelerinde Emek Eğitimi Projesi) ricası üzerine, Amerikalı tarih profesörü Dana Frank, 2001 yılında Orta Amerika'ya doğru yola çıkmış.
Sendikaların toplantılarına, konferanslarına ve atölye çalışmalarına katılacak; bölgedeki işçilere ülke çapında faaliyet gösteren sendikalar kurma süreçlerinde danışmanlık yapacakmış. Yola çıkarken az çok neyle karşılaşacağını biliyormuş Frank, lâkin bu yolculuğun ardından bir kitap yazabileceği hiç aklına gelmemiş.
Merkez'den başka bir merkeze giden, Amerika ve uluslararası sendika çalışmaları uzmanı tarih profesörü, kendi deyimiyle 'tarihte eşine az rastlanır' bir oluşum ile karşılaştığında, bunu daha geniş kitlelere duyurmak ve bu mücadelenin yine kendi deyimiyle 'tarihe geçmesini' sağlamak istemiş. Honduras'taki muz işçisi kadınların (mujeres bananeras) eşitlik mücadelesiymiş Frank'i derinden etkileyen ve bir kitap yazmaya götüren.
Halihazırda büyük bir çoğunluğu, Honduras, Nikaragua, Guatemala, Kosta Rika, Panama ve Kolombiya'daki Chiquita için çalışan işçilerden oluşan, 40 bin sendikalı muz işçisinin bulunduğu Latin Amerika'da, Frank'ın belirttiğine göre sendika çalışmalarının büyük bir çoğunluğu kadınlar tarafından yürütülüyor.
Hatta sendikaların ülke çapında etkin duruma gelmelerinin mimarı kadınlar bile denilebilir. Özellikle 1990'lardan itibaren bu sendika çalışmaları büyük ivme kazanmış. Sendikalar, iki uluslararası federasyon kurmuşlar ve toplu iş sözleşmelerinden, işçilerin eğitilmesine kadar pek çok farklı konuda bölgesel konferanslar, etkinlikler düzenliyorlar.
Tüm bu sendikalar arasında en dikkat çekeni, 1985 yılında La Lima, Honduras'ta kurulan bir sendika ile yola çıkan ve bugün muz üreticisi beş Latin Amerika ülkesindeki sendikalarla iş birliği içinde olan kadın muz işçilerinin sendikası Bananeras.
Orta Amerika'daki muz işçisi kadınların hakları konusunda eğitilmeleri, iş güvenliği, eşitlik, ücret eşitliği gibi konularda çalışan Bananeras'a katılan muz işçisi kadınların sayısı her geçen gün artıyor. Yeri geldiğinde iş bırakan, hakları ihlâl edildiğinde bunu tüm dünyaya duyurmak için mücadele eden bu kadınların, Latin Amerika'da tamamıyla 'kadınsı' bir devrim yaptıklarını, çok uluslu dev şirketlere karşı mücadelelerinde her geçen gün daha çok destek topladıklarını söylüyor Dana Frank, Bananeras: Women Transforming the Banana Unions of Latin America adlı kitabında.
128 sayfalık kitap, altı bölümden oluşuyor. Özelinde Honduras, genelinde Latin Amerika ve buradaki kadın muz işçilerinin 1985'ten beri süre gelen mücadelesi detaylı bir şekilde inceleniyor. Kadınların kendi ağızlarından aktarılan hikâyeler, istatistikler, erkeklerin bu harekete bakışları ve değişen sendika kavramı hakkında zihin açıcı bilgilerle dolu 'Bananeras: Women Transforming the Banana Unions of Latin America'.
Kadınların dünya genelinde örgütlenmelerinin şart olduğunu söyleyen Honduraslı muz işçisi bir kadının sözleri özetliyor aslında Bananeras'ın amacının ne olduğunu; "Kim beni ezmek istiyorsa, ona karşı kendimi nasıl koruyacağımı öğrenmek istiyorum. Bu kocam olmuş, patronum olmuş, sendikam olmuş, hiç fark etmez."
Yirmi yıl gibi kısa bir süre içinde, erkek işçilerin de desteğiyle, Latin Amerikalı kadın işçilerin dünyadaki imajını ve en önemlisi iş hayatlarındaki şartlarını büyük oranda değiştiren Bananeras'ı farklı kılan özelliği, sadece kendi ülkelerindeki kadınlarla değil, civardaki benzer şartlarda yaşayan kadınlarla işbirliğine gitme ve en başından beri ortak bir mücadele alanı yaratma uğraşı.
Sendikaya yeni dahil olanlara verilen eğitimlere katılan Frank, burada nasıl da küresel bir kadın işçi devriminin tohumlarının atıldığını görüp heyecanlandığını söylüyor kendisiyle yapılan bir röportajda. "Bu kadınlar kendi haklarını, kadın olarak haklarını elde etmedikleri sürece, eşitlikten bahsedilemeyeceğinin o kadar farkındalardı ki, önce kadın hakları için mücadele ederek yola çıktılar.
Küreselleşme ve çok uluslu şirketlere karşı verilen mücadeleden ayrı tutmadılar kendi hak mücadelelerini. Önce haklarımız deyip örgütlendiler ve şimdi de küreselleşmeyle son derece başarılı şekilde mücadele ediyorlar " diye ekliyor sözlerine Dana Frank, dünyayı değiştirmek için çabalayan 'bananeras'ları anlatırken.
Uluslararası emek birliğinin, sendikaların dünya düzenini kökünden değiştireceğinin bir gerçek olduğu düşünülürse, yirmi yıldır mücadele eden ve hiç de azımsanmayacak başarılar elde eden bu kadınlara hayran olmamak, 'viva bananera' dememek elde değil.
Ülkemizde çalışan tarım işçilerinin büyük çoğunluğu da kadınlardan oluşuyor diye başlayan bir cümle kuracaktık ki vazgeçtik. Ama siz böyle bir hayal kurmak ya da Dana Frank'ın kitabı hakkında daha detaylı bilgi almak isterseniz South End Press web sitesini ziyaret edebilirsiniz. (ÇD/BA)