İletişim bilimci Daniel Hallin'in Amerikan medyasıyla ilgili olarak yaptığı tespitleri günümüz Türk medyasının tutumuyla karşılaştırdığımızda, onun tamamı tamamına "Amerikan" olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz... Hangi televizyon kanalını açsanız karşınıza asker eskisi bir strateji uzmanının çıkması, Türk medyasının Vietnam Savaşı esnasında icat edilen Amerikan haber dilinden bir santim uzak olmadığını göstermeye yetiyor. Ama dahası var...
"Eee 48 saat geçti, niye başlamıyor?" diye bekleşen habercilere ilk bombalama olayı ulaştığında hezeyana boğulan Türk medyası ABD'li öncülerinin yolundan giderek kendi dezenformasyon ünitelerini harekete geçirdi. Bombardımanın ilk haberlerini ağzından köpükler saçarak sunmaya başlayan televizyoncular, strateji ve taktik adımların insan yaşamının basit gerçeklerine sırt çevirdiği Vietnam haberciliğinin 2003 versiyonunu üretmekten başka bir şey yapmadı.
Haber metinleri ve "uzman" kişilerle mülakatlar temel olarak ABD'nin askeri gücünün ve taktik adımların yorumunu içeriyordu. Ama dezenformasyonun esas mihrakı "CNN Türk" değil de CNN International'dı elbette. CNN International'ın savaşla ilgili olarak verdiği ilk haberlerin sıradüzeni şöyleydi:
* ABD: Patriotlar Kuveyte fırlatılan Irak füzelerini vurdu
* Savaş Stratejisi: ABD'nin bundan sonraki planı ne?
* 1000 ABD askeri Afgan kasabalarına ani bir saldırı başlattı
* Abraham: Savaş Amerikan petrol şirketlerine zarar vermeyecek
* Amerikalılar savaştan memnun
* DC'den Batı sahillerine kadar savaş protestoları
* ABD resmi kaynakları: Arizona nükleer santrali hedef olabilir
* Dünyada ABD'nin saldırısına yönelik tepkiler bölündü
ABD'nin sınırsız gücünü, stratejik yönelimlerini, taktik adımları, petrol meselesini öncelikli olarak duyuran; arada ayıp olmasın diye protestoları da işin içine katıp ama bir de savaşa tepkilerin bölündüğünü ekleyen CNN International, bazı merak konularından her nasılsa uzak durmayı seçiyordu. Üzerlerine bombalar yağan ya da yerinden yurdundan edilen masum insanlar, haber hiyerarşisinde kendilerine bir yer bulamamıştı. Üstelik bu insanların ölüm-kalım savaşı verdiği "stratejik" bölgeler yalnızca Amerikan akreditasyon sisteminden yararlanabilen medya mensuplarına açıkken, bu tür haberleri CNN -ya da Reuters, BBC, AP, vb.- dışındaki kaynaklardan izlemek de imkansızdı.
Öte yandan gayrı meşruluğu her yerinden sarkan emperyalist bir saldırıya karşı "doğal olarak" harekete geçen savaş karşıtlarına, hadi birinci değilse de ikinci sırada bile yer vermemek, dezenformasyon ünitesinin bir başka görevi oldu. Oysa bombalarla birlikte bütün dünyada insanlar meydanları doldurmaya, ABD büyükelçiliklerini hedef alan protesto gösterilerine başlamışlardı. İşte ilk gün gelen protesto haberleri:
Irak operasyonuna iki bin asker, savaş gemileri ve savaş uçaklarıyla katılan Avustralya'nın Melbourne kentinde 40.000 kişi savaşa karşı meydanlara aktı. Avustralya polisi tarihinde ilk kez Canberra'da bulunan parlamento binasını ve ABD diplomatik misyonlarını geniş bir güvenlik çemberine aldı.
Almanya'da 50.000 öğrenci Berlin'in merkezindeki Alexanderplatz'dan ABD Büyükelçiliğine kadar yürüdü. Stuttgart, Köln, Münih ve Hanover'de de savaşa karşı kitlesel gösteriler yapıldı.
İtalya'da kamu işçileri bir günlük grev ilan ederken toplam 11 milyon üyesi bulunan üç büyük İtalyan sendikası iki saatlik greve gitti. En büyük gösteri, Roma'daki ABD elçiliği önünde gerçekleştirildi.
* Çok sayıda öğrencinin de aralarında bulunduğu yaklaşık 100,000 kişi, Atina'daki ABD elçiliğine yürüdü.
* İngiltere'de savaş karşıtları yolları kapattılar, okullarda ve işyerlerinde boykot ilan etti ve kamusal mekanlarda biraraya gelmeye başladılar.
* İspanya'da yüzlerce gösterici Madrid'deki ABD elçiliğinin önünde toplandı.
* Avusturya'nın başkenti Viyana'da binlerce öğrencinin katıldığı bir protesto yürüyüşü gerçekleştirildi. İsviçre'nin 20 kentinde çoğunluğu öğrencilerin oluşturduğu gösteriler organize edildi.
* Yaklaşık ikibin kişi Ankara'da ABD büyükelçiliğine kadar yürüdü. Büyükelçiliğe siyah çelenk bırakan göstericilerin bir kısmı dağılmak üzereyken polisin saldırısına uğradı.
* Gazze Şeridi'ndeki Refah mülteci kampında yaklaşık 1000 kişiden oluşan Filistin'li kadın ve çocuk grubu, ellerinde Irak bayrakları ve Saddam Hüseyin posterleriyle yürüdüler; Israil ve ABD bayraklarını yaktılar. Batı Şeria'da da yaklaşık 150 kişi yine Filistin bayrakları ve Saddam Hüseyin posterleriyle yürüyüş yaptılar.
* Mısır'ın başkenti Kahire'de düzenlenen protestoda yüzlerce gösterici Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği'ne yürümek isteyince polisle çatıştı.
* Karaçi , Multan, Lahor ve Peşaver kentlerinde yüzlerce insan meydanları doldurdu.
* Endonezya'daki en büyük gösteri Cakarta'da gerçekleştirildi. Endonezya'nın başkenti Cakarta'da yaklaşık iki bin kişi, hükümetin Irak'a yönelik saldırılara son verilmesi çağrısına destek vermek için bir eylem düzenledi. Ayrıca Bandung, Yogyakarta ve Makassar'da da savaş karşıtı eylemler vardı.
* ABD'nin çeşitli kentlerinde de savaş karşıtı protestolar yükseldi. Beyaz Saray'ın önünde oturma eylemi yapan 50 kişilik bir gruba polis müdahale etti...
Dünya halkları savaşa karşı büyük bir inanç ve hızla meydanları doldururken, onları görmezden gelen ya da önemsizleştiren egemen medya, bütün insanlığı ağır bir yıkıma doğru sürükleyen bu savaşı militer bir dille desteklemeye devam ediyor.
Ama strateji ve taktikle örülü Vietnam haberciliği 70'lerde ABD'ye mutlak zaferi getirmeye yetmedi ve bugün de yetmemesi için bir neden bulunmuyor. (GA/EK)