Sayın Derviş'in bitmez tükenmez Washington seferlerinden, yeni kredi veya faiz düşürme operasyonunu gerçekleştirecek mucize bir reçete çıkmayınca; gele gele devletin küçültülmesi, bunun için de devlet memurlarının hatırı sayılır bir miktarının emekli edilmesi geldi.
Devlet memurlarının bir rivayete göre yüzde 30'u, bir rivayete göre 250 bin kişisi emekliye sevk edilecek ve bu proje ile devlet küçülecek, personel masrafı azalacak, bütçenin durumu düzelecek. Böylelikle memurlarımız, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra bir kez daha (ancak bu kez şehit veya gazi olarak değil,) vatanı "emekli" olarak kurtaracaklar.
Eskilerin bazen kullandıkları bir laf vardır: 'Saçmalıklar manzumesi.' Manzum tanzimden gelir, muntazamla akraba olduğundan saçmalık ona aykırıdır; lakin böyle bir duruma da ancak bu laf yaraşır.
Tanzim olunmuş saçmalıklar dizisine nerden başlasak?
Muhayyel 100 -150 bin çaycı kadrosundan mı? Kamudaki tüm memur kadrolu sağlık personeli 272 bin, tüm maliye teşkilatı 117 bin kişi. Öğretmenler, 750 bin. Bu üç grup asker, hariç memur kadrosunun zaten yarısından fazlasını oluşturuyor.
Bu proje pazarlandığı sırada, milletvekillerinin kendilerine zam yaparken yakalanıp Meclis'in haysiyetiyle oynamalarından mı?
Sıra memura gelince, aynı siyasilerin 10+15, 15+10 formülleri düşünüp; ikramiyelerin üstüne yatmayı planlamasından mı?
Böyle ilintili konular bir yana, memur emekliliği projesinin tamamı çelişki dolu.
Bir kere 21 katrilyon personel harcaması ile yüzde 46 enflasyon hedefi beraberce 2002 bütçe tasarısında kamu personelinin maaşlarının aynı kalacağını veya reel olarak bir iki puan düşürüleceğini söylüyor.
Sözün kısası, bu kadar büyük bir operasyonun bütçeye konulması unutulmuş.
İkincisi, bu personel harcamasının içinde sadece memurlar değil, kamunun tüm personel harcaması var ve hepsini tazminatsız işten atsanız aynı bütçedeki 43 katrilyonluk borç geri ödemesinin (faiz değil anası) yarısını kurtarmıyor.
Üçüncüsü, emekli sandığına prim ödeyen 2 milyon 267 bin 231 adet memurun emekliliği en azından fiziksel olarak hak etmiş olanlarının sayısı altmış yaş üstü sadece 7 bin 147 kişi, 55 yaş üstü ise 34 bin 723 kişi. (60 yaşın üzeri - getirmeye çalıştıkları mezarda emeklilik daha da ötesini öngörmüyor muydu- bir taraftan emekliliği zorlaştırmaya çalışıp diğer yandan teşvik etmek bizim devlete mahsus bir garabet!)
Diyelim, zorla daha fazlasını emekli ettiniz. Bunun doğal iki sonucu var.
İlki, en tecrübeli ve verimlileri emekli edip hizmet kalitesini bozmak,
Diğeri, Emekli Sandığı'nın zaten bozulmuş aktüarya dengesini iyice bozup iflasa sürüklemek (Normale yakın iştirakçi/emekli oranı 4 iken şu anda 1.9'a düşmüş durumda ve Emekli Sandığı'nın açığı zaten 9 Eylül itibarı ile 1,2 katrilyon.)
Dördüncü saçmalık ise bir kaç yıl içinde Emekli Sandığı'nı iflas ettirmesi ve bu arada bütçeyi de beraberinde sürüklemesinin ötesinde, 'hemen şu anı kurtarmak için yapılıyor!' desek, çok kısa dönemde bile zarardan başka bir şey getirmiyor.
Çünkü: İşçilerin tersine, memurlar emekli olduklarında maaşlarının daha yüksek bir oranını emekli maaşı olarak alırlar. Üstelik hatırı sayılır bir bölümünün (örneğin güvenlik teşkilatı) maaşı, kimi özel tazminatlar dışında emeklilikte aynen devam eder.
14 katrilyon personel harcamasının zaten tümü memur değil. De ki, ancak yüzde 5'i emekli olabildi 110 bin kişiye ortalama 12 milyar kıdem tazminatı ödersen onlarca senenin personel maaşını bir senede ödersin ve tek seferde iflas garantilenmiş olur.
Üstelik memurları zorla emekli etmeye hiç gerek yok! Onlar zaten hızla emekli oluyor. Özellikle bu ekonomik kriz ortamında çoğu memur kıdem tazminatını cebine koyup sonra yeni iş arama derdinde; Emekli Sandığı istatistiklerine baktığınızda bu açıkça görülüyor. Zira artık memur maaşıyla yaşamak gayri mümkün.
Beşinci saçmalığa gelince... Ütopyacı maliyecilerimiz memurları 'sıfır' maliyetle kapı önüne koymayı hayal etmiş olsalar bile, Türkiye şartlarında bu da bir işe yaramaz. Zira mevcut politik ortamda bakın daha önce hep olduğu gibi bu kez de ne olur?
Hiç bir parti kadrolaşmanın peşini bırakmayacağına, üstelik devletin işlevleri azalmadığına ve son olarak zaten öğretmen, sağlık personeli (devlet büyüklerine göre polis ) kadrolarında ciddi yetersizlikler olduğuna göre..
* Bu yıl Bütçe Çağrısı'nda Başbakan'ın yapmayın dediği ve hep yapılan şey yine denenecek; yani memur kadroları için işçiler çalıştırılacak
* Yine bir eski uygulama sonucu ileride kadro sözü verilerek sözleşmeli personel alınacak.
* Bazı işler 'outsource' yoluyla taşerona -üstelik daha büyük maliyetle - havale edilecek.
* En önemlisi de bir bir buçuk yıl içinde memleket 'seçim sath-ı mailine' gireceği için bütün bu yapılanlar boşa gidecek ve hem seçim öncesi hem sonrası emekli edilenden fazla memur işe alınacak.
İnanmıyorsanız 1950'lerden bu yana memur kadro sayılarına bir göz atın. Eğer hangi yıl seçim olduğunu unutmuşsanız. Bir iki istisna ile tüm seçimleri bu rakamlara bakarak yanılmaksızın tahmin etmeniz mümkün! (NU)