Van'da yaşanan iki büyük depremin ardından pek çok kişi evsiz kaldı. Hasar tespit çalışmaları aylardır devam ediyor. Yarısına az hasar, yarısına ağır hasar verilen apartmanlar, yıkılan ama hasarsız raporu alan tek katlı binalar için yapılan itirazlar sonucu, tekrar tekrar hasar tespit çalışmaları yapıldı. Deprem sonrası şehir dışına gidenlerse okulların kapanmasıyla birlikte geri dönüyorlar ve hasar tespit işlemlerini sekiz ay sonra yaptırabiliyorlar.
İlk depremden neredeyse üç ay sonra insanlar konteynerlere geçebildiler. Ağır hasarlı ev sahipleri ilk etapta buralara yerleştirildi. Daha sonra yıkılan ya da ağır hasarlı olan evde kiracı olduğunu elektrik-su faturasıyla ispatlayan kiracılara konteyner verildi.
İnsanlar aylarca bu konteynerlere yerleşmek için uğraş verdi. Fakat maraton bitmedi! Şimdiyse yeni yapılan TOKİ evlerinden faydalanmak için uğraşıyor insanlar. İlk iki yıl ödemesi yapılmayacak bu evlerin en büyüğü 100 metrekare. Van'daki evlerin en küçüğünün 100 metrekare olduğunu hatırlatmakta fayda var. 190 metrekare evi yıkılan bir kişiye 100 metrekare bir ev 75 bin liraya veriliyor ve bunun adı deprem konutu oluyor.
Depremde hasarlı evini de para vererek yıktıran insanlar, yıkılan evinin yerine para verip daha küçüğüne razı bırakılıyor. "Normalde" 110 bin lira olan bu evlere, Vanlı depremzedeler iki yıl ödemesiz ve faizsiz olarak sahip olacak. Buraya kadar da edilecek tonla itiraz varken bu evlerden kimlerin yararlanacağı açıklandı geçen ay. TOKİ yönetmeliğine göre evlerden 'hak sahipleri' yararlanabiliyor. Kimler hak sahibi olarak tanımlanıyor?
- Konut, iş yerleri ve ahırları afetten hasar gördüğü tespit edilen mülk sahipleri,
- Kendisine ait konutu olmamasına rağmen ebeveynine ait hasarlı birden fazla konut veya dairelerde afet tarihinde oturduğu belirlenen evli evlatlar,
- İştirak veya müşterek mülk maliki oldukları konut veya işyeri hasar görenler.
Hak sahibi olamayanlar, yani TOKİ evlerinden faydalanamayacaklar ise,
- Yukarıda hak sahibi olabilecekleri belirtilen kişiler veya bunların eşlerine ait o yerde sağlam ve müstakil aynı cins binaları olanlar,
- Kiracı ve misafir durumda olanlar,
- Hasar gören konut ve iş yerlerinin mülkiyetine sahip tüzel kişiler,
- Kendilerine ait olmayan arsa veya arazi üzerine inşaat ruhsatı almaksızın konut ve işyeri yapanlar
şeklinde tanımlanıyor. TOKİ birçok insanın kafasında soru işaretiyken, kentsel dönüşüm çalışmalarına katkısı düşünülürken bunları atlayıp (şimdilik), son derece insani bir sorun olan barınma üzerinden iddia edilen hak sahipliği kavramına bir bakmak gerek.
Bu sekiz ay içerisinde depremin doğal bir afet olduğunu ve bununla yaşamamız gerektiğini çok iyi öğrendik. Ama ondan daha iyi öğrendiğimiz bir şey var ki; o da kadın olma halinin başlı başına hak ihlâl nedeni olduğu.
Adı -Van için- deprem/afet konutları olarak geçen TOKİ konutlarından depremzedeler değil, hak sahipleri faydalanabiliyor. Söz konusu şey haksa, depremzedelik teferruattır. TOKİ yetkilileri tarafından başvurunun dokuz kat fazla olduğu söylendi. Konteyner-kentlerde yaşayanlara öncelik verilecek bu konutlara dokuz kat fazla başvuru olduysa demek oluyor ki konteynerlerde kalanların pek çoğu ağustos ayında evsiz kalacak. Birincisi ev sahibi değiller ya da bunu kanıtlayamıyorlar, ikincisi evli evlat değiller. Van'da pek çok evin tapusu ne yazık ki sorunlu. Ya başkasının üzerine yapılmış ev ya da ailenin büyüğü adına yapılmış.
Bize gelen başvuruların çoğu kiracı. Daha ilk maddede eleniyorlar. Şu anda konteynerde kalıyorlar. Çıktıklarında nereye gidecekler diye sorduğum AFAD yetkilileri, 'depremden önceki gibi ev kiralayacaklar' cevabı veriyorlar.
Van'daki evlerin yüzde 40'a yakını ya oturulamaz ya da orta hasar almış durumda. Geri kalan evlerin çoğunda da ev sahipleri oturuyor. Dolayısıyla bir kiracının ev bulma oranı Van'da neredeyse yüzde 10. Bu düşük oran kira fiyatlarını çok büyük ölçüde arttırdı. Dolayısıyla insanlar yeni yapılan 10 bin TOKİ evinden birine geçmek istiyor.
Bir kadın hakları savunucusu olarak, başvuru sahibi bir kadına ev için hakkın yokmuş demek bana çok zor geliyor.
Pek çok kadın için ayrı ayrı sorduk, dilekçeler yazdık, yönetmeliği inceledik; ama ne yazık ki bu duruma henüz bir çözüm bulamadık. Eşinden ayrılan, bekar olan kadınların hiçbiri bu evlerden yararlanamıyor. Çünkü tapular babaları ve eşleri adına. Eşinden ayrılıp tek yaşayan ya da ailesiyle yaşayan kadın hiçbir şekilde ev sahibi olamıyor.
Bir kadın adına tapu olması Van için son derece mucizevi bir olay. Depremde babasını, evini kaybeden bir başvuru sahibi, babasının üzerine kayıtlı olan arsalardan, yeni yapılacak konuttan faydalanamazken, evli ağabeyi ondan yazılı herhangi bir icazet almadan devletin verdiği yetkiyle evden ve arsadan payına düşeni aldığı gibi hak iddia edemeyen kız kardeşinin payını da aldı.
Bu konuyla ilgili Van Kadın Derneği olarak bir dava açtık.
Aynı şekilde babası adına tapusu olan bir evde yaşayan, eşinden ayrılan bir başvuru sahibi hiçbir hak iddia edemiyor. Dernek gönüllüsü bir arkadaşımızın yedi yıldır oturduğu ev depremde yıkıldı. Evin tapusu babasına ait olduğu için TOKİ evlerinden yararlanamıyor. Gölcük Depremi'nde de aynı sorunların yaşandığı; fakat hiçbir temsili davanın olmadığını görmek de son derece şaşırtıcıydı. Bu davalar umarım kazanılır da diğer başvuru sahipleri için örnek teşkil eder.
Bu sekiz ay içerisinde depremin doğal bir afet olduğunu ve bununla yaşamamız gerektiğini çok iyi öğrendik. Ama ondan daha iyi öğrendiğimiz bir şey var ki; o da kadın olma halinin başlı başına hak ihlâl nedeni olduğu. Tecavüz sonucu olacak bebeğin yaşam hakkını savunmak, elbette ki aileden azade düşünülemeyecek kadınların hakkını savunmaktan çok daha makul!
Her gün içimizden beşi öldürülsün, her gün her birimiz üçer çocuk doğuralım, her gün savaşa birer çocuk gönderelim; ne de olsa kadın dediğin başka nedir ki? Biraz nüfus politikası, biraz ana. Cennet ayağımızın altındayken, bu dünyadan toprak ummak da nesi? (AÇ/HK)
* Aylin Çelik, Van Kadın Derneği
** Bu yazı 30 Haziran tarihli Gelecek gazetesinde yayınlanmıştır.