Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü öğrencisi.
Tarih 1973. Soğuk zifiri bir yalnızlık hissi, kış, kar... Avusturya/Hohenheims tren istasyonu. Dedim ki kendime , ahh Şevket nasıl geçer burada bir ömür!
İnsanı en fazla bilinmeyen korkutur ve yine en fazla bilinmeyen cezbeder.
1961 yılında Türkiye ile bazı Avrupa ülkeleri arasında yapılan iş gücü anlaşmasıyla başladı bilinmeyene yolculuğu Türkiyeli vatandaşların.
Çoğu köyünden ötesini bile görmemiş, kent yaşamını hiçbir şekilde tanımayan, büyük bölümü okuma yazma bilmeyen, Türkiye’nin en yoksul insanlarının umuda yolculuğu günlerce süren yolculuklar sonrası vardıkları ülkelere attıkları ilk adımla hissettikleri şaşkınlığı, çaresizliği, imkânsızlığı nice melodilere söz, nice filme konu oldu.
Bir kadının çalışıp para kazanabileceğini, aile ekonomisine katkı sağlayabileceğini Avrupa'da öğrendim |
50 yıl önce Sirkeci’den Avrupaya’ya hareket eden trenin içinde gurbetçilere eşlik eden sadece ayrılık acısı vardı.
Köylerinden daha iyi bir yaşam için yola çıkan insanların önemli bir bölümü, değil bulundukları ülkenin farklı dilini bilmek okuma-yazma dahi bilmiyorlardı. Memleketlerinden binlerce kilometre uzakta aileleri için katlandıkları fedakarlık, aile özlemiyle adeta işkenceye dönüyordu.
"Hele bir gideyim dedim şu gurbete, bir beş yıl kalır, para biriktirir dönerim"lerle başlanan yolculuklar, bölünen aileler, gurbetten bir türlü para biriktirip dönemeyen babalar, hatta Türkiye’deki ailesini unutup orada yeni bir yaşam kuran kocalar ile de sonuçlanıyor; bazen de bu söz yerini buluyor biriken sadece paralar olmuyor değişen hayatlar, acılar, özlemler, çaresizlikler ile geri dönülüyordu.
Sirkeci'den ellerimize bir azık kolisi tutuşturduklarında, sadece bir süreliğine misafir gidiyoruz, para kazanıp geri döneceğiz demiştim. Oysa ki tüm hayatımızı kökten değiştirecek bir gurbetliğe ilk adımmış |
İşte fotoğrafçı Volkan Atılgan "Valizimde Gurbet" projesi ile Türkiyeli işcilerin Avrupa'yı yurt edinmelerinin 50. yılı doğrultusunda Sinop ve Ayancık'tan göç edenlerin fotograf ve hikayelerini bir araya getiriyor. Goethe-Institut'un de desteği ile toplanan hikayeler ve fotoğraflar sergi ve kitapta toplanacak.
Sanatçı, “Valizimde Gurbet” projesini en iyi duyurabileceği ve yola çıkış hikayelerini belki de ilk ağızlardan alabileceği ortamda yani sosyal medyada bir sayfa oluşturarak başlatmış. Sinop ve Ayancıktan, bu zorlu yola çıkmış olan herkesin hikaye ve fotograflarını projede değerlendirilmek üzere paylaşmalarını bekliyor.
Atılgan, projenin Ayancıklı ailelerin 1890'lı yıllardan Cumhuriyetin erken dönemine ve 1940'lı 1960'lı yıllara kadar oluşan aile albümlerinin ortaya çıkmasıyla filizlendiğini belirtti.
Atılgan, bu gün “Almancı” diye nitelendiren ikinci kuşağın ne oraya ne buraya ait hissederek, arada kaldığı, üçüncü kuşağın ise Türkiye’ye sadece tatil için geldiğini hatırlattı. Bu yol hikayesinin çok önemli olduğunu vurgulayan Atılgan, Türkiye’nin her yerinden benzer hikayeler olduğunu ama Sinop ve Ayancık tarihinin tanıtılmasına dair gönüllü olarak verdiği çabanın bu projenin hayata geçirilmesine dair isteğini kuvvetlendirdiğini ekledi. (UG/NV)
Siz de hikayenizi ve fotoğraflarınızı “Valizimde Gurbet” projesi kapsamında paylaşmak isterseniz facebook sayfasını ziyaret edeblirsiniz.