Uzun adıyla Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve Değerlendirme Komitesi 9 Aralık 2014 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kısaca Gıda Komitesi diye bilinen oluşum tarladan market rafına gelene kadar gıda fiyatlarının 5 – 6 kat artmasını kontrol altına almak için kuruldu. Komitenin üreticiler veya Çiftçi-Sen gibi üretici sendikalarından değil, tamamen üst düzey yetkililerden (1) oluştuğunu da ayrıca belirtelim.
Gıda Komitesi kurulması kararında; 2007 yılı itibarıyla başlayan gıda fiyatlarının yükselmesiyle, 2008 yılında patlak veren küresel ekonomik kriz ve sonrasında yaşanan isyanlar yatıyor. Gıda fiyatlarının artmasıyla birlikte 40’tan fazla ülkede halk ayaklanması yaşanmış, gıda krizine yanıt veremeyen devletlerin varlığı ve meşruluğu halk nezdinde sorgulanır hale gelmişti. 2011 yılında Tunus ile başlayan "Arap Baharı" isyanları, rıza göstermeyen bir halkın baskıcı rejimleri bile nasıl sarsacağını göstermiş, dünya devletlerini dehşete düşürmüştü.
"Aç bir kişi, kızgın bir kişidir"
Yönetememe kriziyle karşı karşıya kalan egemenler, soruna çözüm bulmaya çalışırken, 2017 yılında yayımlanan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) "Dünyada Gıda Durumu ve Beslenme Raporu'nda (2) son 60 yılda dünya genelinde ortaya çıkan çatışmaların yüzde 40’ının doğal kaynaklara erişim nedeniyle yaşandığına vurgu yapılıyor. “Aç bir kişi, kızgın bir kişidir” diyen rapor, devletlere çatışmalara karşı dayanıklılık kazanma ve barışı sağlama yolları konusunda tavsiyelerde bulunuyor. Bu tavsiyelerin en başında fiyat istikrarının sağlanması ve iklim değişikliğine uyum için tarımsal uygulamaların ve geçim kaynaklarının uyarlanması gerektiği geliyor.
Gıda Komitesi
Fiyat istikrarı sağlamak hedefiyle yola çıkan Gıda Komitesi 2017 yılında bir dizi konjonktürel ve yapısal önlemler alıyor. Gıda fiyatlarının artışını frenlemek için bakliyat ve canlı hayvan ithalinde gümrük vergilerini düşürüyor, ardından ekmeğin gramajıyla oynuyor. Komite ayrıca, yaş meyve ve sebzenin paketli hale getirilmesi, ürünlerin soğuk zincirle nakliyesi ve depolanması, hal kanununun değiştirilmesi, lisanslı depoculuk sistemin getirilmesi ve yaygınlaştırılması, üretici birliklerinin oluşturulması, gıda tedarik zincirindeki aracıların gözetimi ve denetlenmesi, tarımsal finansmana ulaşımın kolaylaştırılması gibi çalışmaları da gündemine almış durumda. (3)
Yeni model
Gıda Komitesi yayımladığı 2018 ajandasında da sektörün tüm bileşenlerini bir araya getirecek bir modelden bahsediyor. Bu model için veri toplamaya başlamış olduğunu da söylemiş olalım. Verimlilik, aile işletmeleri, kooperatifçilik ve birlikler bu yıl da komitenin ana gündeminde olacak. Tabi buradaki aile işletmesi tanımı sizi yanıltmasın mesela hayvancılıkta en az 30 hayvanı olan üretici giriyor bu kapsama… Komite ayrıca çiğ süt fiyatlarının oluşturulmasında Gıda Komitesi’nin görüşlerinin de alınması konusunda bir tebliğ yayımladı. Ürün fiyatı belirlemede üreticinin esamesi okunmuyor her zamanki gibi.
Gıda Komitesi’nin toplantıları açık ve izlenebilir olmadığından, yayımlamış olduğu ve sürdürülebilir gıda konusundaki söylemlerine Orta Vadeli Program (OVP) ve Özel İhtisas Komisyonu (ÖİK)’in hazırladığı tarımsal yapıda etkinlik ve gıda güvenliği raporları ışığında bakmakta fayda var. OVP raporu (4) büyük ölçekli tarımsal işletme modelinin destekleneceğini, meraların girişimcilerin kullanımına açılacağını, hayvancılık içinde büyük ölçekli işletme modelinin getirileceğini ve su kanunun çıkarılacağını öngörüyor. ÖİK raporu (5) ise arazilerin parçalanmasının önüne geçilerek toprakların tekelleşmesi, ürün borsalarının oluşturularak stoklara müdahale edilmesi, hayvancılıkta büyük işletmelere geçişin artırılması gibi tedbirlerden bahsediyor.
Fiyat dengesi nasıl sağlanacak?
Raporlardaki sihirli cümle çatışmaların kontrolü için fiyat dengesinin sağlanması şeklinde. Peki, ne şekilde sağlanacak bu fiyat dengesi? Ortaya konulan tüm politikalar; aracıları ortadan kaldırmayan, bilakis tedarik zincirini daha da sağlamlaştıran, ithal ürünleri iç piyasaya sürerek üreticiyi mağdur eden, meraları serbest piyasanın hizmetine sunan, toprak adaleti yerine modern ağalığa imkân tanıyan, ürün borsalarıyla birlikte karaborsacılığın ve gıda simsarlığının önünü açıyor. Tüm bu uygulamalar çözümden ziyade çatışmaları daha da artıracak gibi görünüyor.
Tarım ve hayvancılıkta kronik bir sorun haline gelen girdi fiyatları artarken, küçük üreticiyi daha da zora sokacak yeni bir yasal düzenleme daha yapıldı. 6 Nisan 2017 yılında çıkarılan kanunla Ürün İhtisas Borsaları kuruldu. Kuruluş amacı, “gıda fiyatlarının düşürülmesi ve fiyat istikrarının sağlanması” argümanıyla Gıda Komitesi ile neredeyse aynı.
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, söz konusu uygulamayla ilgili “Ürün ihtisas borsasıyla yeni bir piyasa millete kazandırılmış olacak” diyor. (6)
Çiftçiyi güvencesiz işçi haline getirmek
Lisanslı depoculuk, ambalajlı ürün, soğuk zincir nakliye ile birlikte hayata geçirilmesi beklenen yasa, geçimlik ücretini çıkarmaya çalışan küçük aile üretimini ortadan kaldırmaya yönelik. Üretici ürettiği ürünün taban fiyatını belirleyemeyecek, piyasayı belirleyen şirketlerin sözleşmeli, düşük ücretli, güvencesiz çalışan işçisi durumuna düşecek. Daha ürün tarlaya ekilmeden ürüne fiyat biçilip yok pahasına satın alınacak olunması da cabası. Zaten girdi maliyetleriyle baş edemeyen üreticinin maliyetleri katlanarak artarken, ürün fiyatlarını, arzı, talebi simsarlar yönetir hale gelecek. Şehirlerde yaşayan bizler içinse bu daha fazla zam, daha fazla yoksulluk ve gıdalara erişememek demek olacak.
2018’in ilk çeyreği için Nisan ayında açıklanan enflasyon rakamları etin yüzde 8, süt ve süt ürünlerinin yüzde 30 zamlandığını gösteriyor. Bunların yanı sıra suya, elektriğe, ulaşıma yapılan zamları da eklediğinizde yaşamını sürdürmek isteyen tüketici de üreticide isyanda. Şehirlerde geçinemiyoruz isyanları artıp insanlar kendilerini yakarken, köylerde ise emeğinin değerini alamayan üreticiler ürünlerini meydanlara, belediye önlerine boca ediyor. Kazancının çoğunu gıda harcamalarına ayıran insanlar için ürün borsası bıçağın kemiğe dayanması demek.
Egemenlerin, sermayenin, devletin zorla bize dayattığı Gıda Komitesi, Ürün Borsası veya türevleri yerine üreticiden tüketiciye, tabandan örgütlenen bir inisiyatifi hayata geçirmek zorundayız. Ne üretileceğine, nasıl üretileceğine, ne zaman üretileceğine, ne kadar üretileceğine ve kim için üretileceğine bizim karar verdiğimiz, herkes için adil, temiz, sağlıklı gıda, kırda üretici kooperatifleri, kentte tüketici kooperatifleri ile mümkün. Başka bir dünyayı yaratmak bizim elimizde… (SE/HK)
Kaynaklar:
(1) Komite kuruluşunda, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarının başkanlığında; Ekonomi, Gümrük ve Ticaret, Kalkınma ve Maliye Bakanlıklarının Müsteşarları, Hazine Müsteşarı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanı yer alıyor. Daha sonra 26 Aralık 2016’da Komitede bir değişiklik yapılıyor ve TÜİK komiteden çıkarılıyor, Merkez Bankası komitenin sekreteryalığını üstleniyor, komite Başbakan Yardımcısı başkanlığında, Ekonomi Bakanı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı, Gümrük ve Ticaret Bakanı, Kalkınma Bakanı ve Maliye Bakanı’nın katılımıyla toplanıyor.
(2) tarim.gov.tr
(3) tcmb.gov.tr
(4) kalkinma.gov.tr
(6) milliyet.com.tr - Türkiye ürün ihtisas borsası
* Fotoğraf: Ali Rıza Akkır - Muğla/AA