Dehşet verici bir savaş pratiği olarak kadınların uğradığı tecavüzler çığrından çıkmış gezegenimizde tüm şiddetiyle sürmekte.
Üniformanın sağladığı iktidarla şahlanan insanların ayrıcalıklı konumlarını meslektaşlarına yönelik olarak sömürmekten geri durmadıklarını da görüyoruz. Sadece 2011 yılında Amerika Birleşik Devletleri (ABD) silahlı kuvvetleri bünyesindeki kadınlara karşı işlenen cinsel suçların sayısı 22 bin 800 civarında.
Belgesel dünyasının agresif yönetmenlerinden Kirby Dick Görünmez Savaş adlı son eseriyle erkek egemen kurumların en güçlüsü olan askeriyeyi masaya yatırırken otorite sahiplerinin inkâr ve birbirlerini koruma reflekslerini de afişe ederek, adaletin bir türlü yerine getirilemediğini gözler önüne seriyor.
2013 Oscar adaylarından olan 97 dakikalık sürükleyici yapım Sundance başta olmak üzere çeşitli ödüllere layık görüldü, Obama hükümetinin bu konuda adım atmasına bile vesile oldu.
Görünmez Savaş
ABD ordusunda görev alan bir kadınsanız aynı kışlayı paylaşanlar tarafından tecavüze uğrama ihtimaliniz (yüzde 20) düşman eliyle öldürülme olasılığından daha yüksek.
1991 Tailhook, 1996 Aberdeen ve 2003 Hava Kuvvetleri akademisi skandalları buzdağının sadece görünen tarafı; Washington'daki prestijli Marine Barrcaks'ın sicili de hiç parlak değil. Geçmişlerinde benzer suçlar işlemiş olanların üniformanın dokunulmazlığına kolayca sığınmaları bir tesadüf mü?
Görünmez Savaş'ta tecavüze uğramış çeşitli ordu mensubu kadınlarla röportaj yapılıyor, tarafsız yargılamanın nedense gerçekleşemediği, davaların bir türlü sonuçlandırılmadığı ifşa ediliyor. Kurbanların ruhsal destekle tıbbi yardımdan mahrum bırakıldığı yetmezmiş gibi çeşitli misillemelere maruz kalmaları da cabası; aralarında lezbiyenlerin de olduğunu unutmamak lazım.
İngilizce adıyla The Invisible War, faillerin terfi ettiği, mağdurların aşağılandığı, hatta istifaya zorlandığı bir dünyadan adeta Türkiye'ye göz kırpıyor: Özellikle aile geleneği olarak bu mesleği sürdüren, babası, ağabeyi veya kocası asker kadınlar için bu utanç verici durum hayalkırıklığına yol açıyor ve milli duygularla tapınılan devletin büyük bir hıyaneti olarak algılanıp onulmaz yaralar bırakıyor.
Ordu adını lekeleyen vaziyeti boş vaatler, göz boyamaya yönelik kampanyalarla yıllardır savuşturuyor, alınan önlemler genelde güçlüleri korumaya yönelik oluyor, sanki müsamahaya endeksli danışıklı dövüş sektirilmeden sürdürülüyor.
2010 yılında 19 bin civarındaki vakada sadece 244 kişinin hüküm giymiş olması yeterince manidar değil mi?
Dick'in ısrarı
Cinsel istismar konusundaki belgesellerde uzmanlaşmış cesur yönetmen Kirby Dick 2004 yılı yapımı İnancın Cilvesi (Twist Of Faith) ile çocukluğunda bir rahibin tacizine uğramış olan bir erkeğe odaklanmıştı.
2006 yılında ise filmlerin hangi yaş sınırına yönelik olduğunu belirleyen şaibeli komisyonun Hollywood endüstrisine hizmet ederken uyguladığı çifte standartlara, İstanbul Film Festivali’nde de gösterilen Bu Filme Henüz Yaş Sınırlaması Getirilmedi (This Film Is Not Yet Rated) ile dikkat çekmişti.
2009'da ise siyasetçilerin cinsel konulardaki ikiyüzlülüklerini Öfke (Outrage) ile afişe etme ülküsünü başarıyla gerçekleştirdi.
Dallas, Chicago, San Diego, Seattle'dakiler dahil olmak üzere NBR ve FINDIE gibi ülkenin birçok saygın kurumu tarafından da ödüllendirilen Görünmez Savaş'ta Dick ile birlikte senaryoyu ortaya çıkaran Amy Ziering'in de katkısını unutmamak lazım.
Dick avukatlar, gazeteciler, ruh sağlığı uzmanları, askerî erkân, savunma bakanlığı temsilcileri ve askerî hukukçularla da görüşüyor ve statüko haline gelen durumun değişmesi gerektiğinin altını çiziyor.
Belgeselin etkisi
Görünmez Savaş yalnız ordu mensuplarının değil, birçok politikacının hatta kadın bürokratların yerine getirilemeyen vaatleriyle bitiyordu. Fakat filmin gücü ve yarattığı sansasyon Obama'yı hareket ettirmişe benziyor.
Yapım tecavüz olaylarını ihbar etme konusunda daha çok kadına cesaret vermenin yanı sıra orduyu da gerçekçi önlemler almaya zorlamış gibi duruyor. Gezegenin yorgun düşmüş demokrasi tedarikçisi alan daraltırken muhasebeye mi girişiyor?
Her ne kadar ABD başkanının kredibilitesi epey düşmüş olsa da kendisinden somut adımlar beklenen alanlardan biri, Guantanamo'yu da unutmamak lazım. The Invisible War'da görüşüne başvurulan mağdurların arasında az da olsa erkek de vardı; bir tanesi belgesel gösterime girdikten sonra hemcinslerine yönelik tecavüz vakalarına yeterince yer ayrılmamasını eleştirmişti.
Bir de unutmamak lazım, son günlerde Küba'daki zindandan işkencelere cinsel tacizin de eklendiğine dair sesler yükseliyor…
Daha çok belgesel
Belgeselin ABD dışındaki ilk gösterimi mart ayında 15.Selanik Belgesel Festivali sırasında yapıldı, Finlandiya, Polonya ve İspanya'dan sonra Türkiye'ye de uğraması dileğimiz.
Memleketimizdekiler bir yana, zamanında Kaddafi'nin "Amazon"luğunu yapan "Devrim Rahibeleri"nin, kadınlar için askerliğin mecburi olduğu tek ülke İsrail'in, Gambiya'nın, Eritre'nin, Almanya, Rusya ve Sırbistan'ın, Kuzey Kore, Çin veya Avustralya'nın kadın askerleri hakkında da belgeseller izlemek isteriz. Mısır'da son zamanlarda fazlasıyla artan cinsel taciz vakalarına bir an önce set çekilmesi de dileğimiz. (MT/YY)