Son dönemin en popüler konularının başında kooperatifler ve kooperatifçilik geliyor. Özellikle 31 Mart seçimlerinden sonra neredeyse her gün bu konuda düzenlenen toplantılarla ve kooperatif kurma girişimleri ile karşılaşıyoruz. Bu gelişme bir yanı ile çok sevindirici. Ama endişe verici o kadar da çok yönü var ki… Ülkemizde özellikle yapı kooperatifçiliğinde yaşanan olumsuzlukların kooperatifleşme sürecini nasıl geriye götürdüğü hatırlanırsa, bu döneme ilişkin olası olumsuzlukları daha sürecin başında tartışmaya başlamak yararlı olacak kanısındayım.
Kooperatifçilik konusundaki hevesli girişimler hem umut hem de kaygı verici. Umut verici çünkü iktisadi ve sosyal gereksinimlere ortak çözümler aranıyor, yönetim ve denetimin demokratik ilkelere dayanması hedefleniyor, dayanışma kültürünü yeşertiliyor.
Kaygı verici çünkü yeterince hazırlık yapılmadan, amaçlar netleştirilmeden, kooperatif üyelerinin iktisadi, hukuki ve vergisel yükümlülükler yeterince bilinmeden faaliyete geçiliyor. Bu durum, kooperatif kurucuları, yerel yönetimler ve ekonomik döngüsünü kurmaya çalışan, küçük sermaye sahipleri, üretim ve ticaret bilgisi yetersiz kişiler için üzücü sonuçlara yol açabileceği için biraz detaylandıralım.
Kooperatif nedir?
Kooperatifler, insanların ortak ekonomik, sosyal ve kültürel gereksinimlerini, geçimleri için ihtiyaç duyduğu şeyleri, işbirliği içinde, demokratik yönetim ve kontrolle karşılamak veya ortak ekonomik menfaatlerini korumak için kurdukları ortaklıklardır. Tüzel kişiliğe sahip bu ortaklıkta sermaye katılım payına bakılmaksızın tüm bir üyeler oy hakkına sahiptir.
Bireylerin karşılaştıkları ekonomik ve sosyal zorluklara tek tek çözüm aramak yerine birlikte çözüm ararlar. Faaliyetleri kolektif yürütürler, bu faaliyetler sonucunda elde ettikleri iktisadi değerlerle yaşamlarını sürdürebilirler.
Örneğin tarım üreticilerinin ürünlerini kendi kişisel olanakları ile soğuk hava depolarında saklamak ve ayrı ayrı maliyete katlanmak yerine, daha büyük kapasiteli, daha gelişmiş bir soğuk hava deposunu, oluşturdukları kooperatif aracılığıyla yapmak ve birlikte kullanmak önemli maliyet tasarrufları sağlayacaktır. Bu örnek, tohum temini, sulama sistemi kurulması, tarım aletlerinin temini konularına da uygulanabilir.
Mobilyacılar, tekstilciler, fırıncılar gibi küçük üreticiler tek tek, küçük miktarlı alım yaptıklarında gerekli hammadde veya malzemelere yüksek maliyetlerle erişebilecekler, ödeme koşulları, vade vb. koşullarda satıcı karşısında güçsüz kalabileceklerdir. Küçük üreticilerin kurdukları kooperatifler aracılığıyla büyük miktarlı hammadde/malzeme talep etmeleri, üyelerine önemli maliyet tasarrufu sağlayacak ve daha elverişli satın alma koşullarını sağlayacak pazarlık gücüne eriştirecektir. Bu durum bireysel tüketiciler ve onların oluşturacakları tüketim kooperatifleri için geçerlidir.
Evlerinde yaptıkları birbirinden güzel el işi ürünleri satmakta zorluk çeken kadınların kurdukları kooperatifle, pazarlama bilgisine sahip diğer kooperatif üyelerinin desteği ile satış alanlarını genişletmeleri ve bu şekilde geçimlerini sağlayabilmeleri de kooperatifleşmenin yaratacağı olumluluklara örnek olarak verilebilir.
Kooperatifler;
* Gönüllü olarak bir araya gelebilmek, demokratik yönetim ve denetim ilkelerini hayata geçirebilmek, ortak ihtiyaçların kolektif çaba ile giderilmek için kurulan bir işletmedir. Temel amaçları, örgütlenme, yönetim ve denetim mekanizmaları diğer işletmelerden tamamen farklıdır. Ancak onlarla aynı iktisadi, hukuki ve sosyal çevrede faaliyet gösterirler.
* En çok kârı elde etme hedefini taşımasa da, rekabet yerine işbirliğini, hiyerarşi yerine yatay örgütlenmeyi, zorunluluk yerine gönüllülüğü esas alsa da, kooperatif de bir şirkettir, kanuni yükümlülükleri, vergi mükellefiyeti vardır.
Bu dönemde kooperatifçilik neden bu kadar yaygınlaştı?
Bu sorunun sanırım birden çok nedeni var. Kimisi iktisadi, kimisi sosyal, kimisi siyasi.
Giderek zorlaşan iktisadi koşullar birey olarak geçimimizi, küçük üreticilerin ekonomik faaliyetlerini sürdürebilmelerini, ürettiklerini satabilecek pazarlara ulaşabilmelerini güçleştiriyor. Giderek bireyselleşen yaşam koşulları çocuk, hasta ve yaşlı bakımını çözümlenmesi zor sorunlar haline getiriyor.
Kadınlar, göçmenler, engelliler gibi dezavantajlı kesimlerin yaşama aktif katılımları gerçekleştirilemiyor. Yeni eğitim kurumlarının oluşturulması acil bir gereksinim olarak ortaya çıkıyor. Ücretli olarak çalışılan işyerlerinde çalışma koşulları, ücretler vb. konularda çalışanların karar süreçlerine katılımı yok sayılıyor. Partilerin, sendikaların, derneklerin kolektif hakları koruma, istekleri kararlılıkla dile getirme konusundaki temsiliyetleri yeterli bulunmuyor.
İşte tam da bu noktada, kolektif ve örgütlü yürütülecek tüm çaba ve mücadelelerin aracı kooperatifler olarak görülmeye başlıyor.
Peki yanlış olan ne? Kaygılanacak konular neler?
Özünde iktisadi bir birlik olan kooperatiflere bu denli fazla işlev yüklenmesi hem yanlış ham de kaygı verici. Kaygılanılacak konuları aşağıdaki başlıklar altında toplamak istiyorum:
-Kuruluş amaçlarındaki güzel değerlerin kooperatiflerin amaçlara uygun olarak faaliyet göstermesi, yaşatılabilmesi, uzun yıllar sürdürülebilmesi için yeterli olacağının düşünülmesi.
Kağıt üzerinde çok sayıda kooperatif kurulmasına rağmen bunların az sayıdaki kısmının faaliyet gösteriyor ve ortalama ömürlerinin oldukça kısa. Şirket veya kooperatif, bir iktisadi kuruluş zorlayıcı gerçeklerle karşı karşıya, kooperatiflerde bu durum göz ardı edilebiliyor;
- Kooperatifler de işletmelerle aynı istikrarsız iktisadi koşullarda, aynı kontrolsüz ve adaletsiz piyasa koşullarda faaliyet gösteriyor.
- Kooperatif ortakları da rekabetçi koşullarda yetişiyor ve rekabetçi değerleri taşıyor. Bu durumda, kooperatiflerde gönüllülük ve kolektiflik hedeflense de, hayata geçirmede ciddi eksiklikler yaşanıyor.
- Kooperatifler yüksek kar elde etmeyi hedeflemezler. Adil-makul– geçimlik bir kazançla sınırlıdır hedefleri. Böylesi bir hedefe ulaşabilmek için bile; profesyonel bir işletme örgütlenmesi; yönetim, finansman, pazarlama, vergi, muhasebe yetkinliklerine gereksinim duyulur. Korkarım kooperatifler bu gerçeği yeterince önemsenmiyor. “Hele bir kooperatifi kuralım, iyi niyetle sürdürürüz” düşüncesi ile hareket ediyorlar.
Çekinilecek bir şey yok biz de bir şirket kuruyoruz. Evet, kapitalist ekonominin temel dinamikleri olan, en yüksek kar, emek sömürüsü, rekabet vb. ile hareket etmeyeceğiz. Ama aynı işi yapan işletmeler karşısında zayıf düşmemek, çalışanları güvenceli ve adil koşullarda istihdam edebilmek, vergi ödeyebilmek için verimli çalışacak bir organizasyonu en baştan düşünmek ve o doğrultuda düzenlemek kooperatiflerin uzun ömürlü olmasının belki de ilk adımı …
Bu hedef, kuruluş öncesinde yeterince hazırlık yapmayı, faaliyet alanları, üretim ölçeği, teknoloji, pazar, işbölümü, maliyet/fiyat belirleme, yönetim ve denetim ilkeleri vb. konularda yeterli bilimsel ve uygulamaya dönük bilgi ile donanmayı gerektiriyor.
Bu denli karmaşık bir yapıda karar ve uygulama sürecini sadece profesyonel yöneticilere bırakmak kooperatifte teknokratların belirleyiciliğine yol açabilir. Tam tersi durumda, kooperatifin işleyişinin (katılımcılık ve demokrasi adına) teknik yeterliliğe sahip olmayan üyelere bırakılması da iktisadi, yönetsel ve finansal başarısızlıklara neden olabilir. O zaman belki bir denge gerekli; işleyişin teknik bilgi gerekliliği yadsımadan bu bilginin ve işleyişin kooperatif üyelerine de aktarılabileceğinin kabulü ve çabası ile oluşan bir denge…
- Kooperatiflere amaçlarının çok ötesinde anlamlar yüklenmesi.
Kolektif çalışma, eşitliğe dayalı çalışma koşulları, yatay örgütlenme modeli, demokratik yönetim kooperatiflerin faaliyetlerine yön veren temel unsurlardır. Ancak kooperatifler. bu değerlerin esas alındığı bir toplumsal yapının oluşturulması amacıyla, insanları belirli politik görüşler etrafında örgütleme amacıyla kurulmamalıdır.
Kooperatifler üretimi, tüketimi, ortaklarının ekonomik- sosyal ihtiyaçlarını onlarla birlikte, başarı ile örgütlediği taktirde bu sürecin bir yan çıktısı, kooperatif faaliyetlerine esas oluşturan ilkelerin, değerlerin benimsenmesi ve yaygınlaştırılması olabilir. Evet, kooperatifler toplumların daha örgütlü hale gelmesine katkı sunarlar, ama bu kooperatifleşmede bir amaç değil bir sonuçtur. Kooperatifleri partiler, dernekler, sendikalar aracılığıyla yapamadıklarımızı gerçekleştirmek için araçsallaştırmak, kooperatif düşüncesine, kooperatifler aracılığıyla yapılabileceklere, yaratılabilecek iktisadi ve sosyal faydalara çok büyük haksızlık olacaktır.
- Kooperatiflerin ulusal/uluslararası kurumlardan sağlanan fonların sağlanması/ kullanılması için kurulması.
Kooperatifin kurulmasında önce kooperatif ihtiyacının ortaya çıkar (Üretim, pazarlama eksikliği vb), bu gereksinimin nasıl, kimlerle karşılanacağı ve maliyetlnin ne kadar olacağının saptanır ve uygun kaynak/fon/hibe vs. aranır.
Uygulamada önce bir kurum veya kuruluştan kooperatif kurmak için fon sağlandığı, sonra da kooperatif kurulacak alan ve kişi arayışına girildiği çokça görülmektedir. Tersinden başlayan bu işleyişle, fonlandığı dönemde işlerlik kazanacak kooperatiflerin fonlama süresinin sonrasında sürdürülebilirliğini sağlayamama olasılığı yüksektir.
Kooperatiflerde belediyelerin belirleyici olması.
Belediyelerin kooperatiflerin kuruluş ve faaliyetlerini sürdürme aşamalarının destekçisi olması istenen ve beklenen bir durumdur. Sermaye desteği, arazi tahsisi, satış mekanlarının oluşturulması, teknik destek, ürün alımı vb. ilk akla gelenlerdir.
Ancak kooperatiflerin sermayesinin büyük bir kısmını belediyelerden talep etmesi, belediyelerin gereksinim duyduğu mal veya hizmetleri üretmek için kurulması yani alıcısının belediyeler olması ve yönetim süreçlerinde belediyelerin belirleyiciliği; kooperatiflerin bağımsızlığını sınırlandırabilecek, belediyeler desteğini çektiği takdirde önemli üretim, pazarlama sorunları ile karşı karşıya kalabilecek ve ortakları yerine belediye bürokratları tarafından yönetilebilecektir.
Sonsöz
Kooperatifler özellikle küçük üreticiler, başta kadınlar ve göçmenler olmak üzere tüm dezavantajlı gruplar ve tüketiciler için büyük önem taşır. Onların ekonomik, sosyal, kültürel gereksinimlerini karşılayabilmelerinin başlıca araçları olabilir. Kooperatifler bu amaçlarına temel alınan ilkelerle ulaşılabilirlerse ayrıca;
-bireylerin ilişkili oldukları işletmelerin-kooperatiflerin, derneklerin ve hatta siyasi partilerin yönetimlerine nasıl katılabileceğinin,
-rekabet yerine dayanışmanın vereceği olumlu sonucun,
-gönüllü olmanın çalışmayı nasıl güzel ve verimli kılacağının,
- yönetime katılmada sermayenin esas alınmamasının,
- çok kar yerine yaşamı sürdürebilecek düzeyde kazanç elde etmenin hedeflenebileceğinin somut örneklerini oluşturabilirler.
Ama başarısız kooperatiflerin tüm bu sayılanlar konusunda bir kez daha umutsuzluğa yol açabilir. Bu nedenle sorumluluğumuz çok büyük… (AGY/DB)