Uluslararası Af Örgütü'nün başlattığı kampanya sonuç verdi. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından "sürekli" çalışacak Uluslararası Ceza Mahkemesi (İnternational Criminal Court) (ICC) merkezi Lahey olmak üzere kuruldu.
Mahkeme kuruluşu 17 Temmuz 1998'deki Birleşmiş Milletler Roma Konferansına katılan 120 devletin kabul, 7 devletin aleyhte, 21 devletin ise tarafsız kalmayı seçtiği oylama sonucunda karara bağlandı.
"Roma Uluslararası Ceza Mahkemesi" statüsü 31.12.2000 tarihine kadar devletlerin imzasına açık tutularak 60 devletin onaylaması ile yürürlüğe girecekti. Amerika, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin karşı çıkmasına rağmen onay işlemleri tamamlandı. Mahkeme 1 Temmuz 2002 tarihi itibariyle göreve başladı. Avrupa ülkelerinden Almanya, Fransa, İspanya, İtalya, Belçika, Avusturya, Finlandiya, İzlanda, Lüksembourg, Norveç ve San Marino Sözleşmeyi imzalayıp onayladı. Türkiye bu sözleşmeyi imzalamış durumda değil.
Çin ve Rusya ile Azerbaycan, Amerika ve Irak'ta bu sözleşmeye taraf olmadı. ABD Başkanı Bush, "Uluslararası Ceza Mahkemesi'nin yapacağı yargılamaların Amerikalıları kapsamadığını" sürekli açıkladı. Oysa 1998 yılından itibaren imzaya açılan bu Sözleşmeyi dört yıl içinde 76 devlet onayladı. 139 devlet imzaladı.
Mahkeme artık 1 Temmuz 2002 tarihinden sonra işlenen suçlar için yargı yetkisine sahiptir. UCM' sinin üç temel organı vardır: İlki Yargılama Kurulu/Mahkeme (court), yani Hakimlerdir. İkincisi iddia makamı / savcılık (prosecutor). Üçüncüsü ise idari işlemlerin, kalem işlerinin yürütülmesiyle ilgili olan mahkeme kalemidir. (registry) Uluslararası nitelikteki en ağır cürümleri işlediği iddia olunan sanıkları soruşturur ve yargılar. Uluslararası hukuk kişiliği vardır. Sözleşmeye taraf her üye devletin toprağı üzerinde görev ve yetkilerini kullanabilir. Mahkeme gerekli gördüğü hallerde, merkezi Lahey olmasına rağmen, örneğin kanıtların daha rahat toplanması veya tanıkların dinlenmesi gibi hallerde başka yerde de toplanabilir.
Sözleşmeye taraf olan ülkeler mahkemenin zorunlu yargı yetkisini tanıyor. Sözleşmeye taraf devletler eğer kendi Mahkemelerinde "yargılama"yı gerçekleştirirse UCM'nde yargılama başlamıyor. Ulusal Mahkemedeki sonucu beklemek gerekiyor ama yargılama yetersiz görülür, göstermelik bir yargılama yapılırsa veya adil yargılama kurallarına aykırı olursa UCM aynı kişiyi yargılama kararı alarak harekete geçebiliyor.
Sözleşmede, UCM tarafından bakılacak suçlar dört bölümde sınırlı olarak gösteriliyor. Soykırımı ve buna benzer suçları, insanlığa karşı işlenen suçları, savaş suçlarını, barışa karşı işlenen suçları yargılamak. Sözleşme imzaya açıldıktan sonra "terör" ve "uyuşturucu suçları"nda kim tarafından işlenirse işlensin, Mahkemenin yetkisine dahil edilmesi için tavsiye kararı alındı. Mahkeme en çok 30 yıl hapis cezası verebiliyor. Verilebilecek en ağır ceza; müebbet hapis. Bazen tazminata hükmedebiliyor.
UCM'si yargılamada, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları sözleşmesi, Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi, Amerikan İnsan Hakları Sözleşmesini dikkate alacak. Dolayısıyla bu Mahkemenin kuruluşuyla, insan haklarının korunmasında ve ayrıca uluslararası adaletin ve barışın sağlanması için dev bir adım atılmıştır.
Tüm çatışma ortamlarında temel insan hakları mutlaka korunacaktır. UCM'nin kuruluş amaçlarından birisi de ileride işlenecek suçların önlenmesidir. Genellikle ulusal ve uluslararası çatışmalar karşısında hükümetler kendi vatandaşlarını ve yetkililerini yargılamak istemezler.
Ama devlet başkanları ve üst düzey yetkililer ICC'nin yargı yetkisinden bağışık değildir. Aksine cezai sorumlulukları vardır. Devlet ya da hükümet başkanı, hükümet veya parlamentoya seçilmiş bir üye, kuvvet komutanları veya üst düzey devlet yetkilisi Mahkeme tarafından yargılanabilir.
Ast, üstün emrine uyduğu için yargıdan kaçamaz ve emirlere uymak hiç bir şekilde cezai sorumluluğunu ortadan kaldırmaz. Komutanlar ayrıca emir ve denetimi altındakilerin işlediği suçlardan da sorumludur. Komutan, emri altındaki güçlerin bir suç işlemekte olduklarını veya işlemek üzere olduklarını biliyor ya da bilmesi gerekiyorsa ve bu suçun işlenmesini yine de engelleyememişse dahi bu fiillerin işlenmesinden sorumlu tutulmuştur.
Bütün bu yetkilileri ve gelecekte işlenebilecek suçların failleri potansiyel suçluları ve savaş isteyenleri caydırmak gerekir. Onlar bilmelidir ki; kim olursa olsunlar artık hukuki ihlallerin tümünde uluslararası bir mahkeme önünde hesap vereceklerdir... Devlet başkanından, generaline veya en alt düzeydeki askerine kadar hepsi bir gün sanık olabileceklerini hesaba katmak zorundadırlar. Kimse onları korumayacaktır.
Örneğin sadece vatandaşları olduğu için devletler suçluları yargıdan kaçırmayacaktır. Onlar da bilecektir ki işledikleri suçlar karşısında kendilerinden yana kimse olmayacaktır. Sadece adil yargılanma haklarını kullanabilecekleri UCM'nin yargısının altında korunacaklardır. İşledikleri suçlar karşısında UCM önünde uluslararası yargıyla baş başa kalacaklardır. Böylece suçlar ve suçlular da cezasız kalmayacaktır.(NK)