Yazının başlığının cevabı, geçmişte buralarda 1 Mayıs’ların nasıl kutlandığının cevabında yatıyor. Gençliğimden beri emeğin, bütün değerlerin yaratıcısı olduğu bilinciyle işçi sınıfı ve bütün emekçi kesimlerin birlik, mücadele ve dayanışma gününü her 1 Mayıs’ta kaçırmamaya çalışan birisi olarak Ukrayna, Zaporijya’ya geldiğimde de buradaki kutlamalara katıldım. Daha doğrusu birkaç kez ancak katılabildim. Araya koronavirüs ve savaş girince buralarda 1 Mayıs unutulur oldu. Burada katıldığım iki 1 Mayıs kutlamasını anlatmak istiyorum.
Zaporijya, çok yoğun bir sanayi kenti ve dolayısıyla çok fazla işçi var. Kendisine açıktan sosyalist ve komünist diyemeyen, çünkü burada komünist alameti gösteren işaretleri taşımak yasak, o ibareleri taşımadan bilemedin 200 kişilik bir grup ellerinde kırmızı flamalarla bir parkta toplanıp birtakım konuşmalar yapıp dağılıyorlardı. Hatta bir mitingde kitle içinden biri -belki de kitlenin delisiydi- aykırı bir pankart açmak istedi ki o kitle onu apar topar pankartıyla birlikte derdest etmiş ve uzaklaştırmışlardı. Bunu gözlerimle görmek bana çok şaşırtıcı gelmişti. Halka açık pazar yerlerinde komünist ve sosyalist liderlere ait rozetler ve madalyalar satılıyordu ama onu üstünde taşıyan hiç kimseyi görmedim. Sovyetler Birliği dağılmadan önce kentin eski adıyla Lenin Caddesi’nde binlerce kişinin katılımıyla 1 Mayıs’ların yapıldığını öğrendim.
Şimdiden belli ki binlerce işçinin yaşadığı kentte bu 1 Mayıs da geniş kitleler tarafından mangal partilerinin yapıldığı, savaş ortamında ne kadar eğlenilir o meçhul ama eğlenilecek bir gün olarak kutlanacak.
Yeni çıkan seferberlik yasası herkeste derin bir endişeye yol açmış durumda. İki ay sonra sonuçları ortaya çıkacak. Savaş bütün şiddetiyle devam ediyor. Patlamalar hiç eksik olmuyor. Patlamasız bir günün geçmesi artık insanlara çok şaşırtıcı gelmeye başladı. Amerikan yardımının buradaki halk üzerinde sevinç yarattığını görmedim. Aksine bugünlerde TikTok ortamında viral olan bir video dolaşıyor, o video konuşuluyor. Video üzerindeki yazının çevirisi aynen şöyle: “1950-1991 yıllarındaki SSCB, Sovyet gençliği burada mısınız? Haydi gel bize katıl, tanışalım ve arkadaş olalım.” Videoda o dönemde birlikte olan gencecik çocuklar yer alıyor. Videonun altında çok sayıda vatandaş o günlerin ortak yaşamına, huzurlu günlerine övgüler düzüyorlar ve o günlerin geri gelmesini istiyorlar. Halkların düşman edilmesini asla kabul edemiyorlar.
Burada yoksul halk, bu savaşın kendilerinin savaşı olmadığını anlayalı çok oluyor. Geçen sürede bunu daha bir iyi anladılar. 61 milyar dolarlık sözde Amerikan yardımının 50 milyar dolarından fazlası aslında Amerikan silahlarının satışı ile ilgili, yani para yine dönüp dolaşıp Amerikan silah tüccarlarının cebine girecek. Yani para, Amerikan emperyalistlerinin bir cebinden öteki cebine aktarılmış oluyor ve bunu buradaki halk çok iyi görmüş durumda. Sadece 8-10 milyar dolarını Ukrayna kendi kullanacak. Onu da öğrendiğim kadarıyla emekli maaşlarının ödemesinde kullanamayacak. Yeni çıkarılan seferberlik yasasında askerlerin terhisiyle ilgili bir sürenin olmaması da askerler tarafından öfkeyle karşılanmış durumda. Bu karara küfür eden askerlerin sözlerini duyuyoruz. “Mahkûmların bile bir tahliye tarihi var, biz ise mahkûmlardan da kötü durumdayız” diyorlar.
Cılız da olsa insanlar bugünlerde burada ekmek ve su kadar ihtiyaç haline gelen ‘BARIŞ’ sözcüğünü daha bir cesaretle haykırmaya çalışıyorlar. Adeta diyorlar ki; “Neredesiniz ey insanlık? Biz bomba ve patlama sesleri altında daha ne kadar yaşamak zorundayız? Barışı istemek bu kadar zor mu? Adil, yaşanabilir bir dünya herkesin hakkı değil mi?”
Bu soruları sormak suç mu? Emperyalist, hegemonyacı, silah tüccarları ceplerini dolduracak diye daha ne kadar gencecik insanın ölmesi gerekiyor?
(İD/VC)