Ukrayna Başbakanı Mykola Azarotov’un 30 Kasım’da Avrupa Birliği (AB) yanlısı eylemlere polisin şiddet bulaştırmasıyla ilgili “derin üzüntü” bildirmesi ve olayların şimdiden soruşturmaya tabi olduğunu açıklaması protestocuları Özgürlük Meydanı’ndan uzaklaştırmaya, evlerine döndürmeye yetmedi.
Çoğu ileri yaşlarda, bazıları elinde mavi-sarı veya AB bayraklı binlerce kişi, Salı gecesi de, soğuğa aldırmadan, 2004’teki Turuncu Devrimin merkezi olan başkent Kiev’deki Özgürlük Meydanı’nda iktidarı protesto etmeye devam etti. Buraya Ukraynalılar, “Maydan” diyorlar.
Özür ve soruşturma sözü kesmedi
Polis müdahalesine tepkinin en yüksek seviyesine çıktığı 1 Aralık Pazar günü, 100 bin kişilik bir kitlenin harekete geçmesinin ardından ne Başbakanın özrü ve soruşturma sözü, ne de hükümetin düşürülmesi girişiminin Mecliste sonuçsuz kalması eylemleri durduramıyor.
Başbakan özür mesajını Ukraynaca yerine Rusça vermesi de muhalefetin sert tepkilerine neden oldu. Televizyon görüntüleri, yerlerinden kalkan sinirli vekiller gösteriyor.
Eylemler, Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in 28-29 Kasım’da yapılması öngörülen Vilnius Zirvesinden bir hafta önce ekonomik krizi gerekçe göstererek AB ile ilişkileri askıya almasıyla başlamış, aralıksız da sürmüştü.
Eylemciler, AB ile ilişkileri yeni demokratik standartların temelini atmanın bir fırsatı olarak, Yanuşenko’nbun bu tavrını ise ihanet olarak görüyorlar.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) üye ülkelerin bakanlarının 5-6 Aralık’taki yıllık zirvesinin arifesinde toplanan AGİT Paralel Sivil Toplum Konferansı’nın birçok katılımcısı, Ukrayna hükümetini başvurduğu şiddet nedeniyle kınadı.
14 eylemci, 40 gazeteci yaralı, 7 kayıp
Ukrayna’daki insan hakları savunucusu çevreler, 30 Kasım’da 14 eylemcinin polis saldırısına uğradığını, bazılarını ağır şekilde yaralandığı, yedi kişininse kayıp olduğunu ve adlarına gözaltındaki şüpheliler arasında dahi rastlanmadığını belirtiyorlar.
Ukrayna Gazeteciler Sendikası, eylemler sırasında 40 habercinin eylemleri izlerken yaralandığını bildirdi. Nitekim, AGİT Parlamenter Asamblesi Başkanı Ranko Krivokapic de, Bakanlar Konseyi toplantısı öncesinde eylemcilerin, polisin ve gazetecilerin yaralandığı haftasonu gelişen olaylarla ilgili derin endişe duyduğunu açıkladı. Açıklamada, hem eylemciler hem de yetkililerden provokasyondan uzak durulması istendi; gerginliğin giderilmesi için diyalog çağrısı da yapıldı.
Kiev “Maydan”ı da barikatlı
Salı gecesi, destek mesajlarının okunduğu ve konserlerin verildiği Özgürlük Meydanı tüm yönlerden araç trafiğine kapalıydı. Eylemciler, tıpkı Gezi eylemlerinde Taksim Meydanı için gözlemlendiği gibi, “Maydan”a giden anayolları dev barikatlarla kesmişti.
Barikatların hemen arkasında düpedüz sobalar kurulmuş, sıcak içecekler ve bisküviler gelip giderken, sönük dahi olsa zaman zaman da sloganlar işitiliyor.
Boksör, tutuklu ve milliyetçiden ittifak
Kiev’deki eylemler, bütünlüklü bir oluşumun meyvesi değil; birkaç siyasi hareketin ittifakıyla yürütülüyor.
Bunlardan ilki, boksör Vitali Klitschko’nun liderliğini yaptığı “Udar” (Yumruk) partisi, ikincisi iki yıldır tutuklu bulunan eski Başbakan Yulia Tomochenko’nun Batkivchtchina İttifakı, üçüncüsüyse aşırı milliyetçi Svoboda (Özgürlük) Partisi. Bu son partinin AB yanlısı tavır alması, bunun ülkesinin Rusya’nın kontrolünden kurtulmasının tek yolu olarak gözükmesinden kaynaklanıyor.
Gezi’deki gençlik yok, dinamiği sınırlı
Eylemler, Gezi eylemleri göz önünde tutularak incelendiğinde, ilk göze çarpan farklılık, gençlerin ağırlığının o denli belirgin olmaması oluyor. Gençler elbette varlar ancak Gezi sürecindeki dinamiği, heyecanı ve yaratıcılığı harekete geçiremiyorlar.
Bıkkınlık ve sorunların birikmişliğinin yansıması olarak daha sert, hatta agresif bir reddetme söz konusu gibi.
Bu durumu, demokrasi arayışının başında olmaktan, yolsuzluk, aşırı milliyetçilik gibi kronik şartlardan kopuk yaşayamamaktan soyut düşünmek güç.
Direniş var, umutsuzluk da
Gezi’de, on yıllar boyunca ya AB sevdası ya da demokrasi yolculuğu adına iç mücadele yürütebilmiş bir ülkede gençliğin enerjik ve yaratıcı bir baskınından söz etmek mümkünken, Sovyetler Birliği’nden 1991 yılında kopan Ukrayna’da arayış yılgınlığı hakim görünüyor. Kiev’deki Özgürlük Meydanı’nda bir toplanma ve bir direniş var var olmasına ama bununla birlikte bir umutsuz ve yorgun bir hava da soluyorsunuz.
İktidarda olanlar güçlerini, doğalgaz ve sanayileşme bakımdan bağımlı oldukları ve ihracatlarının yüzde 30’unu borçlu oldukları Rusya’dan devşirirken yolsuzluk hem iktidar hem de muhalefetin de alnının pek açık olmadığı bir mesele.
Ukraynalı muhalifler AB uğruna sokaklara dökülürken Birlik ise, bir yandan Yunanistan, İtalya, İspanya ve Portekiz gibi unsurlarıyla ağır mali sorunlardan geçerken diğer yandan da yeni üye kabul ettikçe ciddi “sindirim” sorunları yaşadığı sinyallerini veriyor.
AGİT Kiev’de, Yanukoviç Çin’de
Meydanda İngilizce konuşan yok gibi. Güç bela konuşabildiğimiz bir eylemci, Putin’in Rusya’sına öfkesini gizlemiyor. “Çözüm muhalefetin elinde mi?” sorumuza ise “Öyle sandığınız gibi kolay olmuyor” manasına çekilebilecek bir tebessüm alıyoruz. Kitlenin coşamama problemi buna mı bağlı yoksa?
Kente henüz ayak basarken konuştuğumuz taksi şoförü, Putin’in eylemleri “kabadayılık” olarak göstermesine söz gelince, “Eski bir KGB’liden ne beklersiniz ki? O başka bir şey bilmez ki!” demişti.
AGİT Bakanları ülkesinde zirvede toplanadursun Ukrayna Cumhurbaşkanı Yanukoviç’in bir resmi ziyaret için Çin’de olduğu açıklandı. Bu nasıl olur? Yoksa yeni bir hamle mi? Bu çok önceden netleşmiş ve protestolar bakımından özel bir anlam taşımayan bir ziyaret olabileceği gibi, izlediği AB’ye soğuk politikasına rağmen Rusya’dan sonra Çin’in de desteğini alabildiğini göstermenin bir taktiği de olabilir.
Müdahale bekleniyor ama sonra
Ancak meydandaki kitleye karşı bir ikinci polis müdahalesi hiç beklenmiyor da değil. Başbakan Azarotov, polis şiddetinden dolayı özür dilerken ülkenin kalkınmasına darbe indirdiğinden de söz etmeyi ihmal etmedi.
Bu durum, gelecek günlerde protestocuları meydandan çıkarılmasına kalkışılabileceğinin bir işareti de görülebilir.
AGİT saha etkili izlemeli
Ancak iktidarın, bunun için AGİT Bakanlarının başkentte olduğu günleri seçmeyeceği de konuşuluyor. Paralel Sivil Toplum konferansında, AGİT’in seçimler kadar örgütlenme özgürlüğünün bir parçası olarak demokratik halk hareketlerini de etkili şekilde izleyecek mekanizmalar geliştirmesine olan ihtiyaç dile getirildi.
Anlaşılan Ukrayna, hem toplumsal özgürlükler açısından hem de siyasi çalkantılar bakımından uzun süre dikkatleri üzerine çekmeyi sürdürecek. (EÖ/EKN)