Fotoğraf: AA
Kasım 2020’de Pfizer ve BioNTech’in, COVID-19 aşısının Faz 3 çalışmalarıyla ilgili yaptıkları ilk duyurunun ardından Türkiye’de çeşitli medya kanallarının kadını yok sayan haber dili ve buna yönelik eleştiriler, şu sıralar bir kez daha gündeme geldi.
O zaman aşıyı geliştiren bilim insanları Dr. Özlem Türeci ve Dr. Uğur Şahin’in başarısını büyük bir sevinçle paylaşan haber siteleri ve pek çok politikacı, bir o kadar sevindirici olmayan cinsiyetçi ifadeleriyle tepki çekmişti.
Uğur beyin eşi mi!
Yazılan haber ve paylaşımlarda kimi zaman aşıyı geliştirenlerden ve BioNTech’in kurucu ortaklarından biri olan bilim insanı Dr. Özlem Türeci’nin ismi hiç geçmezken, kimi zaman da onu tanımlamak için “Dr. Uğur Şahin’in eşi” ifadesi kullanılmıştı. Bugünlerde, Dr. Özlem Türeci’den tekrar "Uğur Bey’in eşi" olarak bahsedilmesi yeniden haber olarak karşımıza çıktı.
Kadınların toplumsal hayata katılımı artış gösterse de halen pek çok alanda olduğu gibi bilimde ve akademide de erkeklere oranla azınlık konumdalar [1]. Araştırmalara göre kadınların bu konumları, geleneksel ve sosyal medyadaki temsillerinde de devam ediyor [2,3].
Hatta medyada da her konunun uzmanı olarak söz hakkı verilenler daha çok erkekler oluyor. Kadınlar temsil edildiklerinde ise uzmanlık alanları değil, ya dış görünüşleri ve anne/eş olarak rolleri vurgulanıyor ya da sanki istisnalarmış gibi bir süper kahraman kisvesi altında sunuluyor [4,5,6].
Matilda etkisi
Üstelik yalnızca Türkiye [7] gibi Dünya Ekonomi Forumu cinsiyet eşitliği sıralamalarında sonlarda yer alan ülkeler değil, Finlandiya gibi zirvelerde yer alan ülkelerde de durum böyle gözüküyor [8]. Tüm bu temsiller, şu anda içinde bulunduğumuz durumu özetler nitelikte olan bir terime yönlendiriyor bizi: Literatürde "Matilda etkisi" [9] de denen, kadınların başarılarını küçümseme ve/veya erkek meslektaşlarına atfetme durumu. Bilim alanında çok rastlanan bu durumun altında yatan en önemli etmenlerden biri toplumsal cinsiyet rolleri ve kadınlara yönelik kalıp yargılar.
Cinsiyet rolleri ve toplumsal cinsiyete yönelik kalıp yargılar, kadın ve erkeklerden beklenen özellikler ve davranışsal yatkınlıklar gibi genellemeleri ifade eder [10]. Bu genellemeler pek çok toplumda kadınların ilişkisel, bakım veren, sıcak, nazik olması ve erkeklerin girişken, kendinden emin ve yetkin olması şeklindedir. İşte rol uyumu teorisi, bu genellemelerin nasıl kadınların başarılarına karşı ön yargılı tutumlara dönüştüğünü açıklar [11].
Sadece erkekler mi bilim yapabilir?
Bu teoriye göre, kadınlara toplum tarafından atfedilen bu özellikler, bilim insanlarına atfedilen özelliklerle çelişiyor ve dolayısıyla ortaya koydukları işe önyargıyla yaklaşılmasına sebep oluyor. Örneğin, Ege Üniversitesi’nden Prof. Dr. Hakan Türkmen tarafından 2008'de Türkiye’deki çocuklarla yapılan bir araştırmanın bulguları, ilkokul çocuklarının bile bilim insanı olmayı erkeklere atfettiğini gösteriyor [12].
Araştırmalar, bu ön yargıların özellikle erkekler ve geleneksel cinsiyet rollerine inanan bireylerde daha yoğun şekilde görüldüğüne işaret ediyor. Kadınlara atfettiğimiz roller, onları sıkıştırmaya çalıştığımız kalıplar, şu anda milyonlarca insanın hayatını etkileyecek olan bir aşının geliştirilmesinde çok önemli rol oynayan bilim insanı Dr. Özlem Türeci’nin bu başarısıyla temsil edilmemesine de sebep oluyor.
Deneyimiz
Elbette bu kalıp yargılar, önemli toplumsal sorunlara da işaret ediyor. Koç Üniversitesi Sosyal Etkileşim ve Medya Laboratuvarı bünyesinde TÜBİTAK tarafından desteklenen 120K438 proje numaralı geniş çaplı bir çalışmanın bir parçası olarak Kasım 2020’de yürüttüğümüz bir deneyde medyadaki cinsiyetçi temsilin pandemi dönemi için olası sonuçlarını inceledik. Çalışmanın adı "Gender Stereotypes and Vaccine Attitutes/ Toplumsal Cinsiyet Kalıpları ve Aşı Tutumları"ydı. Benim de içinde olduğum bu çalışmada, gerçek haberlerden yola çıkarak üç çeşit haber hazırladık.
Üç haber, üç okuma
Haberlerden biri BioNTech ile ilgili gelişmeyi yalnızca Dr. Özlem Türeci’den bahsederek, diğeri ise yalnızca Dr. Uğur Şahin’den bahsederek aktardı. Üçüncü versiyonda ise aynı içerik her iki bilim insanının bir arada temsil edildiği bir şekilde sunuldu. Katılımcılar, bu haberlerden rastgele bir tanesini okuduktan sonra aşıyı yaptırma niyetlerini puanladılar.
Katılanlar
Çalışmaya katılan yüzde 51.2’si erkek 746 katılımcının yaş ortalaması 34’tü. Lise eğitimini tamamlamış olanlar verinin yüzde 48.9’unu, üniversite eğitimini tamamlamış olanlar ise yüzde 40.5’ini oluşturuyordu. Yalnızca yüzde 9.9’unun eğitim seviyesi lise altındaydı. Bu açıdan bakıldığında çalışmaya katılan katılımcıların Türkiye demografiklerine göre daha eğitimli bir grubu temsil ettiği söylenebilir.
Katılımcıların geleneksel cinsiyet rollerine inanç seviyeleri de güvenilir bir ölçümle ölçüldü. Bu ölçümde katılımcılar, kendilerine sunulan cinsiyet eşitliği ile ilgili ifadelere (örneğin, “Kadınlar doğaları gereği iyi yönetici olamazlar”, “Erkeğin görevi para kazanmak, kadının görevi ise ev işleridir”) katılım durumlarını değerlendirdiler. Yüksek puanlar, katılımcıların cinsiyet eşitliğini daha çok desteklediklerini ve cinsiyet rollerine daha az inandıklarını ifade ediyordu.
Sonuç: Aşı yaptırmayı etkiliyor
Elde ettiğimiz veride ortalama puan ise 4 üzerinden 2.9’du. Bu ortalama kadınlarda (ortalama 3.07) erkeklere göre (ortalama 2.75) daha yüksekti. Katılımcıların ortanca değeri baz alınarak geleneksel cinsiyet rollerine inanç puanları yüksek ve düşük olarak ikiye ayrıldı. Yapılan istatistiksel analizlerin sonucu şöyleydi: Geleneksel cinsiyet rollerine daha fazla inanan erkekler, Dr. Özlem Türeci’nin bulunduğu versiyonlardan herhangi birini okuduklarında, daha az inananlara göre aşıyı daha az etkili ve güvenilir buldular. Bununla birlikte aşıyı olma niyetleri de daha düşüktü. Örneğin, geleneksel cinsiyet rollerine daha fazla inanan erkek katılımcılar yalnızca Dr. Özlem Türeci’den bahsedilen haberi okuduktan sonra aşıyı yaptırma niyetlerini 4 üzerinden ortalama 2.118, her iki bilim insanından da bahsedilen haberi okuduktan sonra da 4 üzerinden ortalama 2.151 ile derecelendirdiler.
Toplumsal cinsiyet ve kamu sağlığı
Geleneksel cinsiyet rollerine daha az inananlarda ise bu haber koşullarından sonra aşı yaptırma niyeti sırasıyla 2.481 ve 2.599’tu. Aradaki puan farkı, istatistiksel olarak anlamlıydı ve bu fark, yalnızca Dr. Uğur Şahin’den bahseden haber metnini okuyan katılımcılarda görülmedi. Yani, haberlerin sunuluşunda kadının adının geçmesi, geleneksel cinsiyet rollerine daha fazla inanan erkekler için aşı tutumlarının anlamlı şekilde daha düşük olmasına yol açmıştı. Bu çalışma, kadınlara yönelik kalıp yargıların hem bireysel sağlık davranışları hem de halk sağlığına kadar varabilecek negatif etkileri olduğunu göz önüne serdi. Çalışmayla ilgili tüm kaynak ve detaylara şu linkten ulaşabilirsiniz: https://osf.io/awube/?view_only=211d10e2c7cc44ccade2bd480a781610
2009'da yapılan kapsamlı bir başka araştırma, bize bu sözünü ettiğimiz eşitsizlik ve sonuçlarından bir kaçış yolu gösteriyor. 34 ülkeden toplanan verilerle yürütülen bu çalışmada, bilimin kadınlardan ziyade erkeklerle eşleştirildiği kültürlerde, daha az sayıda kadın bilim insanı olduğu ve hatta kadın bilim insanlarının erkek bilim insanlarına göre daha az başarılı olduğu görülüyor [13].
Kadınlar vardır, her yerde
Burada dikkatimizi çekmesi gereken nokta, genel kalıp yargılar ve gerçek hayat ve tabii medyada görülen eşitsizliğin birbirlerini karşılıklı besliyor oluşu. Yani kadınlara belli roller yüklendikçe, bilimsel alandaki eşitsizlikler de desteklenmiş oluyor. Bilimsel alandaki eşitsizlikler ise, döngüsel bir şekilde, kadınlara yüklediğimiz bu rolleri pekiştiriyor. Görünen o ki, Türkiye’de kadının adı vurgulanmadıkça, cinsiyet rollerine dair köklü değişiklikler meydana gelmedikçe, kullanılan yanlı ifadeler düzelmedikçe, bu durum karşımıza çıkmaya devam edecek. Çünkü kadınlar, pek çok alanda başarılarıyla var olsalar da toplumsal görünürlükte var olamıyor, saklanılıyor, siliniyor, görmezden geliniyor.
(İD/NÖ)
Kaynaklar
1 Wang MT and Degol JL (2017) Gender gap in science, technology, engineering, and mathematics (STEM): Current knowledge, implications for practice, policy, and future directions. Educational Psychology Review 29(1): 119-140.
2 E, van de Rijt A, Miltsov A, Kulkarni V and Skiena S (2015) A paper ceiling: Explaining the persistent underrepresentation of women in printed news. American Sociological Review 80(5): 960-984.
3 Amarasekara I and Grant WJ (2019) Exploring the YouTube science communication gender gap: A sentiment analysis. Public Understanding of Science 28(1): 68-84.
4 Chimba M and Kitzinger J (2010) Bimbo or boffin? Women in science: an analysis of media representations and how female scientists negotiate cultural contradictions. Public Understanding of Science 19(5): 609-624.
5 LaFollette MC (1988) Eyes on the stars: Images of women scientists in popular magazines. Science, Technology, & Human Values 13(3-4): 262-275.
6 Mitchell M and McKinnon M (2019) 'Human' or 'objective' faces of science? Gender stereotypes and the representation of scientists in the media. Public Understanding of Science 28(2): 177–190.
7 World Economic Forum (2021) Global gender gap report 2021. Available at:https://www.weforum.org/reports/global-gender-gap-report-2021 (accessed 20 May 2021).
8 Niemi MK and Pitkänen V (2017) Gendered use of experts in the media: Analysis of the gender gap in Finnish news journalism. Public Understanding of Science 26(3), 355-368.
9 Rossiter MW (1993) The Matthew/Matilda Effect in Science. Social Studies of Science 23(2): 325–341.
10 Eagly AH (1987) Sex Differences in Social Behavior: A Social-Role Interpretation. Hillsdale, NJ: Lawrence Erlbaum.
11 Eagly AH and Karau SJ (2002) Role congruity theory of prejudice toward female leaders. Psychological Review 109(3): 573-598.
12 Türkmen H (2008) Turkish primary students’ perceptions about scientist and what factors affecting the image of the scientists. Eurasia Journal of Mathematics, Science and Technology Education 4(1): 55-61.
13 Nosek BA, Smyth FL, Sriram N, Lindner NM, Devos T, Ayala A, Bar-Anan Y, Bergh R, Cai H, Gonsalkorale K, Kesebir S, Maliszewski N, Neto F, Olli E, Park J, Schnabel K, Shiomura K, Tulbure BT, Wiers RW, … Greenwald AG (2009) National differences in gender–science stereotypes predict national sex differences in science and math achievement. Proceedings of the National Academy of Sciences 106(26), 10593-10597.