Aynaya bakınca ne görürüz? Kendi düzeneğimizi. Biraz düşünerek bakarsak; kemiklerden oluşmuş bir çatı, birbirine bağlı kaslar, bol miktarda sıvının dolaşıp durduğu bir ortamda kendiliğinden çalışıp duran iç organlar ve hepsinin üzerini örten deri adını verdiğimiz bir tabakayla görünür olan, aynaya yansıyan bir paket. Ben. Sen. O.
Bu paketin bir komuta merkezi var: Beyin. Yaklaşık 1,5 kg. ağırlığında, karmaşık, gizemli bir organ. Milyarlarca nöron ve onların bağlantılarından oluşan bu kontrol komuta merkezi elektriksel ve kimyasal sinyallerle iş görür. Düşünür, hisseder, işitir, koklar, tadar, hareket eder ya da uyur, uyurken de rüya görür, her şeyi anlamlandırmaya çalışırız.
Beyin harika bir organdır, üstelik akla hayale gelmeyecek sürprizler barındırır. Neden olduğunu açıklayamadığımız seçimler yapar, kelimelere dökemediğimiz duygular yaşatır.
Beyne alınan darbelerle, yaralanmalarla ya da tümör nedeniyle kişiliği değişen insanlarla ilgili pek çok hikaye duymuşsunuzdur.
Parkinson hastasının titremelerini engellemek amacıyla yapılan cerrahi müdahale sonrası kişilik değişebilir, ya da beynindeki tümör büyüyünce sakin, uyumlu biri şiddet yanlısı olabilir. Niçinler, nedenler araştırılırken tümdengelim, tümevarım yöntemleriyle akıl yürütülür. Şimdi artık bağlantısallık temelli bir akıl yürütme gelişmekte. Bu yeni bir bilim demek. Beraberinde yeni bir hukuk, yeni bir ekonomi, bugünden farklı bir yaşam anlayışı getirecek.
Yeni bir yıla girerken yeni bir dünyayla karşı karşıyayız, yeni bir insan ve yeni düşünce biçimleriyle tanışıyoruz. 2021 yılında Nobel ödülü alan İtalyan fizikçi Parisi, düzensiz karmaşık sistemler arasında gizli bir düzen keşfetmişti. Gökyüzündeki sığırcık sürüsünün sanki tek bir organizmaymış gibi hareket etmesini inceledi. Sürü halinde uçan kuşlardan çok şey öğrendik.
Bu keşif sayesinde sadece fizikte değil, matematik, biyoloji, nörobilim ve makine öğrenimi gibi çeşitli alanlarda önemli adımlar atıldı. Son yıllarda özellikle yapay zekayla birlikte yeni bir dünyanın kapısı aralandı.
Newton-Bacon-Descartes’tan bu yana geçen yaklaşık 350-400 yıldan sonra bilimde paradigma değişti. Bağlantısallık temel alınıyor ve artık yaşam insan için değil, insan yaşam için.
Mesela, süs balıklarının kadeh şeklindeki yuvarlak akvaryumlarda beslenmesi yasaklanıyor. Hayvan dostları bu tür akvaryumların balıkların gerçeklik algısını değiştirdiğini dile getiriyor ve buna hakkımız olmadığını savunuyorlar. Bazı ülkelerde evcil hayvanların avukatı var. İnsan merkezli bakış açısı giderek gücünü kaybediyor. Kaybetmek zorunda.
İnsan evrende yaşayan canlılardan sadece biri, asla biricik olmadı, üstün de olmadı, üstünlük tasladı, hala da taslıyor ve giderek hızla kendi sonuna koşuyor. Sahip olmak üzerine temellendirilen insan merkezli bakış açısı, yaşadığımız ve yaşayacağımız felaketlerin asıl nedeni.
Ufukta görünen kötü sonu değiştirmek istiyorsak Prof.Dr. Türker Kılıç bize yeni bir perspektif öneriyor. "Yaşamın yapı taşı atom değil, enformasyon" diyor. Canlılığı enformasyon işleyebilme, zeka üretebilme, tercih yapabilme becerisi olarak tanımlarsak maddeye can katan, harekete geçiren tözün adı enformasyon oluyor. Varoluş tözünün matematiğinden bahsediyor.
Ona göre, hayat enformasyon matematiği temelinde anlaşılabilir. Bu matematik küçük ölçeklerde hücrelerden, büyük ölçeklerde şirketlerin veya toplumsal hareketlerin oluşumunu ve evrimini anlamamıza ya da tam olarak anlamasak da ortak mekanizmaları kavramamıza yarayabilir.
Türker Kılıç, ilkokulda insanı ve organlarını tanıma dersinde öğretmeninin “sen beyin ol” demesiyle tanıştığı, o günden bu yana tanımaya, anlamaya çalıştığı pembe jölemsi, nöron ağlarının uzmanı. Beyin cerrahı. Beyin bilimci.
“Yaşam nedir?” “Nasıl daha iyi ve güzel bir yaşam kurabiliriz?” sorularının peşinden giderken enformasyon temelli bir devrimle karşı karşıya olduğumuzu fark etmiş. Ona göre yeni bilim; bağlantısallık. Yeni kültür; yaşamdaşlık. Türker hoca, Spinoza’yla dost, Pink Floyd tutkunu. Beynin yapısında hiyerarşi olmamasını önemsiyor.
Dil insanın ilk yalanı, diyenlerden. Doğan Kitap tarafından yayımlanan “Nasıl Daha İyi ve Güzel Bir Yaşam Kurabiliriz? Beyinbilimin Yanıtı” okuyana yeni bir bakış açısı kazandırıyor.
Kitapta anlatılanların hikayesi aslında 2010’lu yılların başında bir dönüm noktasından geçmiş. O yıllarda İsviçre’de çalışmalarını sürdüren Avustralya asıllı matematikçi Henry Markram Avrupa Birliği yetkililerini ikna ediyor ve bir milyar avroluk bir bütçe ayrılmasını sağlıyor. 2012-2013 yıllarında Avrupa merkezli İnsan Beyin Projesi başlatılıyor.
155 ayrı kurum, 1500 bilim insanının katkısıyla 10 yıl süren bu projeye Türker Kılıç ve ekibi de dahil oluyor. 2014’te Avrupa Bilim Sanat Akademisine girdikten sonra İnsan Beyin Projesinde çalışmaya başlayan Prof.Dr. Türker Kılıç, Şubat 2021 Ayrıntı Yayınları tarafından yayımlanan ve sekiz baskı yapan “Yeni bilim; Bağlantısallık, Yeni kültür: Yaşamdaşlık” kitabının da yazarı.
“Bilgi insanın yaşamı algılayışını değiştirir. Yaşam organize bir enformasyon, bir çeşit dildir. İnsanlar yaşantılar üzerinden konuşur, çünkü bizler içinde bulunduğumuz ağ ile anlamlıyız ve yaşam dediğimiz bu enformasyon ağı içerisinde yaşantılarımız üzerinden birbirimizle ve yaşamla iletişim halindeyiz” diyor.
Niçin? İnsan merak ediyor. Merak bilinmeyene karşı duyulan bir açıklama, öğrenme çabası. Türker Kılıç’a göre paradoks şu: “Merak bilmeyende değil bilende daha çok olan bir anlama arzusudur. Yani daha çok bilen, daha çok merak eder. Bilim, cevap bulmaktan çok, yeni sorular sorarak merakı anlamaya dönüştürmektir. Merak özgürleştirir.”
Enformasyon işleyen her sistemin er ya da geç zeka üreteceğini bilmek gerekiyor. Yapay zeka gündelik hayata dahil olduğundan bu yana çok şey değişti ve daha da çok şey değişecek, mesela bedensiz zihinler olacak. İşte bu yeni dünyada sahip olmak yerine anlamlandırma önemli olacak.
Ben’i ben yapan, siz’i siz yapan yanımızdakiler değil mi? İnsanı içinde bulunduğu “yaşam bağlantısallığı” oluşturuyor. Özgürlüğümüz, zihnimizin yaşam ağı içinde kapladığı alan kadar, özgür irademiz içinde yer aldığımız yaşam ağımız kadar. Ne eksik, ne fazla, dolayısıyla biz, zihnimiz yaşam ağımız tarafından oluşturuluyoruz. Değişimi de buradan başlatabiliriz, yanımızdakiyle, dokunabildiklerimizle iletişime geçerek, ‘ben’i değil diğerini, ‘ötekileri’ önemseyerek bir adım atabiliriz.
Dil, gerçekten de insanın ilk yalanı, ancak dil sayesinde düşünüyor, iletişim kuruyoruz. Ve bu yalan üzerine inşa edilen bir yaşam içindeyiz. Türkiye’de eğitim sistemi hallaç pamuğu gibi atılırken, matematik, fen dersleri azaltılmaya çalışılıp sorgulamak, soru sormak, merak etmek suç kabul edilirken işimiz çok zor.
Bu ortamda matematiğin önemini, ağırlığını unutmamalıyız. Ufukta enformasyon matematiği gözüküyor. Bağlantısallık biliminin matematik temelleri ortaya çıktıkça bilim metodolojisi de değişecek.
Mikrocerrahi ve gamma-knife cerrahisi yöntemleriyle binlerce ameliyat yapmış, yüzlerce ödül almış, tümör bankası kurucusu Prof.Dr. Türker Kılıç’la tanışmanızı öneririm. Bu arada, Eylül 2024’de yayımlanan kitabının önsözünde teşekkür ettiği editörü Aslı Güneş’e bizim de teşekkür etmemiz gerekiyor. Onun sayesinde bu kitap var, onun emeğiyle bu kitap ortaya çıkmış. Tavsiye ederim.
Türker Kılıç / Nasıl Daha İyi ve Güzel Bir Yaşam Kurabiliriz? / Beyinbilimin Yanıtı / Doğan Kitap /Eylül 2024
(AB/EMK)