Bazen kahvaltı öncesi altı tane imkansız şeye inandığım olmuştur...
Alis Harikalar Diyarında
Bu süreçte 7-11 Nisan arası yaşananlar nedir diye bir bakarsak, neler görüyoruz.
Tarafgir ve partizanca haberler
Patrick Cockburn durumu şöyle açıklamış:
“Suriye iç savaşında yaşanan her katliamdan sonra, böyle bir olayın gerçekten olup olmadığına, olduysa da kim ya da kimler tarafından yapıldığına dair büyük bir kargaşa ve tartışma başlıyor.
“Tüm tarafların acımasız şiddetine eşlik eden tarafgir ve partizanca haberlerin varlığı, bağımsız gazeteci veya araştırmacıların bulunmaması veya onlara ulaşılamaması, en açık seçik savaş suçlarının bile şüphe ile karşılanmasına yol açıyor.
“Düşman”dan al haberi
“Bu durumda bir tek iyi kural var; savaşa katılan tarafların düşmanlarının ne yaptığını çok açık ve ayrıntılı olarak anlatmaları, ama iş kendi yaptıklarına geldiğinde yalana başvurmaları.”
Fisk: Ne yalan, ne doğru?
Yıllardır Beyrut’ta yaşayan ve artık İngiliz olmaktan çok bölge insanı olarak kabul gören Robert Fisk bile geçenlerde yazdığı bir yazıda “Artık Ortadoğu muhabirliğinden istifa edeceğim. Neyin doğru, neyin yalan olduğunu anlamak imkansızlaştı” diyordu.
Trump’tan Rusya’ya
ABD'nin turuncu saçlı lideri sayın Donald Trump, 7 Nisan Cumartesi, Şam'ın güneyinde yer alan ve Doğu Guta olarak anılan bölgenin Duma kentinde, Suriye'nin taş üstünde taş kalmamış bu talihsiz bölgesinde hala yaşamaya çalışan çoluk çocuk insanların üstüne gökten zehirli gaz yağmasına fena halde öfkelenmiş, konuşuyor:
“Hazırlan Rusya, bu füzeler, hem de en yeni, en akıllı olanları gelecek. Kendi halkını öldüren bir hayvanla ortak olmamalısın.
“İnsanlıkla ilgili bir durum var ortada, böyle bir durumun yaşanmasına izin veremeyiz. Danışmanlarım, askerler hep birlikte 24 veya 48 saat içinde ne yapacağımıza karar vereceğiz.”
Bir hafta önce
Tam bir hafta önce aynı sayın Trump, “ABD askerlerini Suriye'den çekeceğim, bizim orada işimiz bitti, bırakalım başkaları uğraşsın diye buyurmuşlardı.
Zaten uğraşan başkaları vardı, yeni “başka”lardan mı söz ediyordu? Bilemeyiz ama Fransız Cumhurbaşkanı Macron hevesle ortaya atıldı, “biz de varız” dedi.
Zaten vardı ama belki de daha etkili olmaktan söz ediyordu.
“Parayı bastırsınlar kalalım”
ABD askerlerinin Suriye'den çekilmesinin yaratacağı sorunlardan söz edilirken, Trump yeni bir tweet attı, ya da konuştu: “İlle Suriye'de kalmamızı isteyenler varsa, parasını öderler, biz şimdiye kadar trilyon dolarlar ödedik, ne oldu? Parayı bastırsınlar kalalım.”
O fotoğraf
Bunlar yaşanırken, Türkiye'den bambaşka bir fotoğraf yayınlandı. Fotoğraftakiler komşuluk ve bölgesel yakınlık nedeniyle zaten Suriye'nin içindeydiler, ABD gibi Suriye’yle ilişkileri kıtalararası değildi.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan el ele tutuşarak "beraberiz" mesajı verdiler.
Siyasal çözüm
Suriye konusunda farklı görüşlere sahip olmakla birlikte üç lider Suriye'de askeri değil, siyasal çözüm olması için işbirliği içinde olacaklarını açıkladılar.
Askerleri Suriye'de bulunan bu üç devlet Astana sürecinin de baş kurucularıydı.
Rusya büyük bir başarıya imza atarak iki büyük bölge devletini Türkiye ve İran'ı bir araya getirmiş ve böylece Batı'nın körüklemekten çok hoşlandığı Sünni-Şii ayrımının Suriye konusunda geçerli olmayacağını ilan etmişti.
NATO
NATO üyesi Türkiye ile Batı düşmanı İran aynı masaya oturmuş, sonra da el ele poz vermişti.
Üç ülke Suriye'de “teröristlere” karşı verilen savaş sürdükçe askeri birliklerini garantör devletler olarak Suriye'de tutmaya devam edecekti.
5 temel ilke
Üç ülkenin Suriye için Astana'da savunduğu beş temel ilke vardı: “egemenlik, bağımsızlık, birliktelik, toprak bütünlüğü ve ülkenin mezhepsel çoğunluğunun korunması.”
Diplomatik bir incelik olarak da Astana sürecinin, Cenevre'ye bir alternatif değil, Suriye'deki şiddeti sona erdirebilmek için kurulan bir yapı olduğu vurgulanmıştı.
Üç liderin bu fotoğrafı sonradan çok konuşulacaktı.
Albright ve ilk tepki
ABD'de Başkan Bill Clinton döneminde Dışişleri Bakanı olan Madeleine Albright CNN INT televizyonunda Christiane Amanpour'a verdiği röportajda bu fotoğrafa dikkat çekti.
“Bu üç liderin fotoğrafında biz yokuz, ABD yok. Bu hiç iyi bir şey değil, fotoğrafta yer almamanın sonuçlarını bilirim ben.”
Deneyimli diplomat Albright, Trump döneminde ABD Dışişleri Bakanlığı'nın iş yapamaz hale geldiğini, işten çıkarılan diplomatların yokluğunun ABD dış politikasında her geçen gün daha fazla hissedildiğini ve diplomasi olmadan dış politika yapılamayacağını da aynı röportajda söyledi.
Trump yönetiminin dış politikadaki başarısızlığını diplomatik bir dille anlattı.
Sibirya’da yangın
18 Mart’ta Rusya Federasyonu Devlet Başkanı seçilen Putin, yeniden seçilmesinin tadını çıkaramadan, Sibirya'nın uzak ve unutulmuş bir kentindeki bir AVM'de çıkan yangında, 40’ı çocuk 60’tan fazla insanın öldüğü, bir o kadarının da yaralandığı korkunç bir felaketle karşılaştı.
O sırada ABD de Trump'ın bitmek bilmeyen atamaları, olur olmaz zamanlarda attığı tweetler ve ortaya dökülen aşk maceralarıyla meşguldü.
Putin derhal bölgeye gitti ve bu tür felaketlere son derece alışık ve talimli olan halkına gereken sözleri söyledi; yas tutuldu, mumlar yakıldı, insanlar ağladı. Avunacak sanal gerçeklikler varken, bu tür acılara, gerçek felaketlere ayrılan zaman bu kadardı.
“Zehirlenme” sorunu
Putin yeniden Rusya Federasyonu devlet başkanlığına yeniden seçilmeden önce İngiltere’nim Salisbury kentinde yaşayan eski Rus casusu Serge Skripal ve kızı Yulia esrarengiz bir madde ile zehirlendiler.
Daha önce de Putin Rusya'sından kaçıp İngiltere'de yaşayan Rus oligarklar benzer bir şekilde öldüğünden bu olayın sorumlusu olarak Rusya Devlet Başkanı Putin ilan edildi.
Bu kez eski casus ve kızı ölmediler ama İngiltere olayın tek sorumlusu olarak Rusya Başkanı Putin'i göstermekte ısrarcı oldu. Rusya olayla hiç bir ilgisi olmadığını açıkladı.
“Yeni soğuk savaş” pazarlaması
İngiltere'nin başlattığı Rusya karşıtı kampanya Batı dünyası içinde yayılmaya başladığında “yeni soğuk savaş” sözleri de piyasaya sürüldü.
Batı dünyası çıkardığı her yeni malı nasıl satışa sunmadan pazarı hazırlıyorsa, “Yeni Soğuk Savaş”ın da pazarlanmasına başlanmıştı.
Kitaplar çıkmaya başladı “Who Lost Russia? How the World Entered A New Cold War” (Dünya Yeni bir Soğuk Savaşa Nasıl Girdi) yayın tarihi 2018 .
Trump’ın seçilmesi ve Rusya
ABD'de seçimlerinde Hillary Clinton yerine Donald Trump'ın seçilmesi için Rusya'nın gizli faaliyetleri olduğu, internet trolleri sayesinde sosyal medya üzerinden Hillary Clinton aleyhinde yayınlar yaptığı, ABD'li zengin ve güçlü iş adamları ile gizli görüşmeler içinde olduğu vb. haberler ABD medyasında yer almaya başladı.
Trump, başkan seçildikten sonra, bu yayınlar hız kazanarak devam etti. Bu haberlerin ne kadar gerçek olup olmadığı tartışılırken, 21. yüzyılın en büyük keşfi internet ve akıllı telefonlar devreye girdi.
Medya tek başına kamu oyunu oyalamak ve yönlendirmek konusunda yetersiz kaldığı için, sosyal medya imdada yetişti. İnsanların birbirleriyle daha rahat iletişim sağlaması, uzaktaki ve geçmişteki eşine dostuna ulaşabilmesi ve de elbette “selfie” çekebilmesi için yaratılan bu zararsız, hatta yararlı aletler, bireylere ve giderek toplumlara yön vermeye başladı.
Herkes mutluydu. Facebook hepimizle ilgili her şeyi biliyordu, bizler ise Facebook hakkında hiçbir şey bilmiyorduk.
Bu son derece normal durum, 2016 ABD seçimlerinde Hillary Clinton aleyhine Rus trollerinin ABD'de sosyal medyayı adeta ele geçirdikleri ve Amerikan halkını Clinton yerine Trump'a oy verme konusunda etkiledikleri savı ortaya çıkana kadar devam etti.
Rusya neden Trump’ı istesin?
Herkes aynı soruyu sordu, Rusya'nın bu işte çıkarı neydi? Trump gibi, kapitalist sistemin tam göbeğinden gelen, kendi kulesinde paralarını saymakla uğraşan bir iş adamını iktidara getirmek niçin bir zamanların sosyalist ülkesine kalmıştı?
Kimilerine göre siyasi yaşamda tecrübesiz, cahil, aklına estiği gibi davranan, Kırım'ın haritadaki yerini bile bulamayan Trump Rusya'nın hesaplı ve uzun vadeli stratejileri için daha uygun, kolay yutulacak bir lokmaydı.
Barack Obama iktidarı döneminde hayli zorlanan Kremlin, Hillary Clinton gibi ABD devlet yapısının içinden gelen, tecrübeli bir siyasetçiyi istemiyordu.
Putin'in Rusya'sı ABD ve Avrupa'da boy veren sağ, popülist söylemlere yakın siyasetçileri, kendisine daha yakın bulup destekliyordu.
Güçlenen Rusya korkusu
Avrupa, Ukrayna'da yaşanan iç savaşa yapılan Rus askeri müdahalesi sonrası bu ülkenin bölünmesine ve Kırım'ın ilhakına sıcak bakmıyordu.
Sovyet yayılmacılığına geri dönüş sinyalleri olarak yorumladığı bu girişimlere Rusya'nın Suriye'deki iç savaşta Esad hükumetinin arkasında durarak ipleri ele geçirmesi eklenince, Rusya eskisi gibi korkulan bir nükleer askeri güç konumuna geldi.
İngiltere'nin başlattığı eski Rus casusunun zehirlenmesi hikayesi kolay alıcı buldu ve başta ABD bir çok ülke Rus diplomatlarına yaptırım uygulamaya ve sınır dışı etmeye başladılar.
Duma’ya “gaz/kimyasal”
Bu ortamda Suriye'deki Duma kentinde yüzlerce insanı etkileyen ve bazı bilgilere göre helikopterlerden atıldığı ileri sürülen gazlama olayı geldi. Her zaman olduğu gibi Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantıya çağrıldı.
Rusya, Konsey’de ABD'nin Duma'da ne olduğunu araştırmak için bölgeye gitmesini önerdiği Kimyasal Silahları Denetleme heyetini veto etti.
Rusya bölgeye kendi heyetini yollayarak kimyasal silah izine rastlanmadığını söylerken Suriye ve Rus güçleri dışında kimseye bölgeye girme izni vermedi.
"Hiçbir şey doğru değilse..."
Birleşmiş Milletler uzmanı Richard Gowan, “Suriye'de neyin gerçek olduğu konusunda ortak görüş yok, olamıyor derken, ABD de yayınlanan, The Atlantic dergisin yazarı, Peter Pomeranstev ise şöyle yazıyordu:
“Gerçeklikler sahada yaşananlar değil, ‘yaratılanlar’dır. Sonra da bu yaratılanlardan siyaset oluşturuluyor. Gerçeklikten kopuk bir saçmalıklar yumağı içinde debelenirken, ‘hiçbir şey doğru değilse, o zaman her şey olabilir’ noktasında insanlar Duma'da gözleriyle gördüklerine bile inanmayıp, gözlerim yalan söylüyor diyebiliyor.” (MT/APA) (SON)
Kaynaklar
* Who Lost Russia? How the World Entered a New Cold War, Peter Conradi, Oneworld Yayınları, Ocak 2018
* The Atlantic, The Daily Beast, Counterpunch, The New Yorker, The Boston Globedergi ve gazetelerinde 7-13 Nisan tarihleri arasında yayınlanan haber ve makaleler.