Nazlı Temir, 24 Nisan 1915'te Ermenilerin tehciri ile başlayan "Büyük Felaket"in yıldönümünde İstanbul'daki anma etkinliklerini ve yurttaşların davranışlarını gözledi. İzlenimlerini bianet için kaleme aldı.
Bugün 23 Nisan 2010, İstanbul, Kurtuluş
İstanbul'un gün geçtikçe azalan azınlıklarının çoğunlukta olduğu Kurtuluş semtindeyiz... Eski ismiyle Tatavla'da bugün az da olsa Rumlar, bir avuç Ermeni ve birkaç Musevi hanenin dışında Romenler ve diğer ülkelerinden gelen göçmenler var. Farklı azınlık grupların birlikte yaşadığı Tatavla'nın sokaklarında bugün "Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı" sevinci var. 23 Nisan, Ulusal Egemenlik Bayramı, yani Mustafa Kemal'in öncülüğünde Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulduğu ve işgale karşı bağımsızlık mücadelesinin başladığı gün.
Bu keşmekeş sokaklarda yürüyorum, kafamı kaldırıyorum, apartmanlara bakıyorum, Araksi kuyriklerin (abla) camındaki Türk bayrağı gözüme çarpıyor, biraz ilerliyorum, köşedeki Musevi komşunun dükkanında bir Türk bayrağı tüm vitrini kaplamış, Mari tantikler (teyze) de öyle Artin daydayar (amcalar) da... şaşırmıyorum... daha fazla gözlemlemiyorum ama biliyorum hemen hemen her Ermeni, Rum komşunun kapısında, camında Türk bayrağı asılı Ulusal Egemenlik bayramını kutluyorlar.
Hatırlıyorum, önceki sene cumhuriyet bayramında bayrak asmayanlara ceza verildiğini, bu gelenek ulusal kimliğin bir parçası tabii. Toplumun en çok 'ceza'dan nasibini almış azınlıkları da, bayrak asma alışkanlığını asla unutmazlar, milli kimliklerini unutmadıkları gibi.
Herkesten önce onlar 'Türk'tür. Tabii bunun yanında toplumsal baskıdan pay almak da cabasıdır, mahalle baskısını ve yüzyıllarının korkularını içselleştirmiş bu bir avuç insan için bayrak asmak toplumsal görevdir, ihmal edilemez ve unutulmaz, unutulamaz bir ödev!
Bugün 24 Nisan 2010, İstanbul, Taksim
Ertesi gün İstanbul'da bu kez sayıları gün geçtikçe artmakta olan azınlık bir grubun içindeyiz. Taksim meydanında dört bir yanı polislerle çevrili kalabalığın arasındayım. Aşağı yukarı 200-300 kişilik bir topluluk, yine bir avuç insan bu sefer 24 Nisan 1915'te başlayan Ermeni sürgününde öldürülen aydınları anmak için toplanıyoruz.
Tarih yazılıyor, 'Türkiye'de bir ilk'. Evet Türkiye'de bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kuruluşunun 90. yıldönümünün ertesinde, ülkenin önemli tabularından biri su yüzüne çıkıyor.
Türkiye'de ilk kez Ermeniler, Kürtler, Türkler, Süryaniler ve bir grup aydın bundan 95 yıl önce yitirdikleri Ermeni aydınlarının, akrabalarının, ölülerinin arkasından yas tutuyorlar. Öte yandan duyulan milliyetçi, faşizan sloganlarına aldırmıyor sessizce yas tutmaya devam ediyorlar.
95 senedir biriken ve tutulamayan yas. Bir avuç insan önemli bir tarihi olaya tanık oluyoruz bugün.
Bugün 25 Nisan 2010 , Türkiye
Türkiye'de Ermeni Toplumu 1915'ten bu yana ölülerinin ardından yas tutamadı. 1915'ten sonra da cumhuriyet yıllarında devam eden antidemokratik uygulamalarla, korktukça korktu, sustukça sustu, içine kapandı. Her ulusal bayramda kendi vatandaşlık haklarını temsil etmeyen bir bayrağı camına asmaya mecbur tutularak 'bayram sevinci' yaşamaya çalıştı bu toplum. Hep sustu ve bu suskunluk büyüdükçe, derin yaralar açtı, yas tutamadıkça bu yaralar ağırlaştı, kabuk bağladı.
Fakat bugün "bu yas hepimizin yası" diyoruz, yaralarımızı hep birlikte sarmaya başlıyoruz. Evet bugün Taksim meydanında bir grup demokrat, sessizce haykırıyor yitirdiklerinin ardından. Yani bugün burada duyduğumuz gibi "Türkiye Türklerindir ve Türklerin kalacak" sloganları artık bu toplumun tamamını temsil etmiyor.
Bu ülkede azınlık bir grup gun geçtikçe çığlıklarını yükseltiyor. Ok yaydan çıktı artık, sizler istediğiniz kadar 24 Nisan'larda gelin bağırın. Aynı bugün olduğu gibi 'Ermeniler defolun' demeye devam edin. Biz bugün fark ettik ki sizin sessiniz çok cılız çıkıyordu. Azınlığın alkışları ve sessizliği bu ülkedeki milliyetçiliğe, 'Türklük'ten beslenen faşizme cevabını verdi.
Bu tıpkı gittikçe büyüyen bir kartopunun çığa dönüşmesi gibi, ilerledikçe güçleniyor ve büyüyor... Ve kar kadar naif, kar kadar beyaz bir başlangıç bu. 24 Nisan Türkiye'de beyaz bir sayfanın önsözü artık, bundan 95 yıl önce ölen Ermeniler'in ardından yas tutulmaya başlanan gün bugün. Kar beyazı bir gün bugün. Ermenilerin bayram sevinci bugün. (NT/EK)