PYD Lideri Salih Müslim'in Türkiye ziyaretiyle birlikte her ne kadar Türkiye'nin Rojava'ya ilişkin bakışını, yaklaşımını değiştireceği; Türkiye'de devam eden çözüm süreci ekseninde daha bütünsel bir politika izleyeceği yönünde bir beklenti oluşsa da, Rojava'dan gelen katliam haberlerinin arasına karışan 'Türkiye katliam yapan güçlere yardım ediyor' haberleri, bu beklentiyi de, Türkiye'de devam eden sürece dair umutları da zayıflatıyor.
Öyle ki, 'Rojava'da katliam varken hangi barış?' diye soranların sayısı hiç az değil Diyarbakır'da.
El Nusra örgütüne Türkiye'nin destek verdiği iddiası -ki bu artık iddianın ötesine geçti-, hükümetin çözüm için de samimi olmadığına dair bir kanaat oluşturuyor.
Rojava'ya gönderilmek istenen ilaç ve gıda malzemelerini taşıyan 15 kamyonun geçişine, ancak sekiz gün sonra -ki bazı ilaç ve gıda malzemelerinin güneş altında kaldıkları için bozuldukları söylenmişti- izin verilmesi, Rojava'dan peş peşe ölüm haberleri gelirken, hükümete öfkeyi ve güvensizliği artıran bir diğer unsur oldu.
Oysa Sayın Müslim'le görüşen Türkiye Dışişleri Bakanı, Rojava'daki Kürt'ler için 'Oradaki Kürt kardeşlerimiz hepimizle akrabadır, kardeştir,' demişti.
***
Türkiye ve Rojava'daki Kürt'ler bu katliamlarda bir de, Rojava'yla olan sınır kapısını kapatan Bölgesel Kürt Yönetimi'ne öfkeli...
Barzani, hâlâ sınır kapısını açmış değil. Oysa Barzani yönetiminin Peşmerge Bakanı, 'Rojava için savaşmaya hazırız,' açıklaması yapmış; yalnız bu açıklama, PYD çevrelerinde acil ilaç ve gıda malzemesine ihtiyaç olmasına rağmen sınırların kapalı tutulması nedeniyle, inandırıcı bulunmamıştı.
Barzani yönetiminin bu tutumu ayrıca, yakın zamanda toplanması beklenen Kürt Ulusal Kongresi öncesi, kaygılara neden olduğu ifade ediliyor. Hatta Barzani yönetimin sınırı kapalı tutmasının Rojava'daki saldırılarla bağlantılı olabileceğini söyleyenler de var.
***
Artık Türkiye'deki Kürt sorununun çözüm denklemi içinde Rojava'da var. Türkiye'nin Rojava'daki gelişmelere karşı takınacağı olumlu ya da olumsuz tutum, doğrudan çözüm süreciyle ilgili değerlendiriliyor. Bu yüzden Türkiye'nin çözüm perspektifi nedir, anlaşılması gerekiyor. Çünkü artık Diyarbakır'da şöyle bir söylem var: "Çözüm sürecinin başlamasıyla birlikte artık cenaze gelmiyor ama bu defa Rojava'da Kürtler ölüyor ve Kürtleri katledenlere Türkiye destek veriyor."
İşte bu yüzden Türkiye'nin, çözüm adına ne düşündüğünü artık belirginleştirmesi, açıklaması ve komşu ülkelerle ilişkilerini 'Kürt-Türk birlikteliği' üzerinden geliştirmesi gerekiyor. Bu, Türkiye'nin yararına olan en iyi seçenektir. (BA/HK)