Sınır ötesi savaş denilince aklımıza sürekli olarak Kuzey Irak'a yönelik operasyonlar geliyor. Gerçekte ise Türk ordusu birkaç ülkede "sınır ötesi operasyon" amacıyla bulunuyor.
Bunlar arasında en barışçı görüneni Lübnan'daki Barış Gücü bünyesinde yer alınması olsa gerek... Bunun ötesinde Türk savaş gemileri Somali'de "deniz korsanı" olarak adlandırılan ve uluslar arası ticareti bazen kesintiye uğratanlara karşı "güvenlik gücü" olarak görev yapanların arasında bulunuyor.
Sınır ötesi unutulan savaş ise Afganistan'da sürüyor. Türkiye'nin bu ülkedeki savaşa "muharip olarak" katılmadığı söyleniyor. Bu durum, onun savaşta bir taraf olmasını ortadan kaldırmıyor. Hiçbir savaş, sadece fiilen silahlı çatışmanın içinde olanların savaşı değildir. Lojistik destek, güvenlik, askeri eğitim verilmesi, propaganda faaliyetleri de silahlı savaşın ayrılmaz bir parçasıdır. Bunlar olmadan silahlı savaş etkisizleşir, anlamsızlaşır.
Büyük bölümünü ABD'nin oluşturduğu NATO'nun askeri makinesi, Afganistan'da açık bir bataklığa girmiş durumdadır. 2001 yılı sonlarında bu ülkeye giren ABD askerlerinin sayısı sürekli artırıldı, yetmedi, öteki NATO ülkelerinin ordularıyla takviye edildi. Yine yetmedi, bu kez yerli halk silahlandırılarak Taliban'a karşı savaştırılmak istendi.
Bu günlerde bu politikanın da iflas ettiğini görebiliyoruz.
Afgan polisinin eğitilerek Taliban'a karşı savaşa sürülmesi için çalışan güçlerden bir tanesi de bu ülkedeki Türk birliğidir. Savaşa "muharip olarak" değil, geleceğin muhariplerini hazırlama işleviyle katılmaktadır.
ABD'nin en gelişmiş savaş teknolojisini kullanmasına karşın, ülkenin büyük kesimi Taliban olarak anılan güçler koalisyonu tarafından kontrol ediliyor. Savaşın Afganlaştırılması çabası sonuçsuz kalmıştır. Afgan polisi ve ordusunun "daha iyi eğitilerek" savaşa sürülmesi ve buradan hareketle Taliban'a karşı daha etkin olunması çabası sonuç vermemiştir.
Bu başarısızlık aynı zamanda bu ülkede asker bulunduran Türkiye için de söz konusudur ama basında bundan söz edilmiyor. Bunun yerine, Afgan halkının "Türk birliğini ne kadar çok sevdiği"nden söz edilir. Türk birliği doğrudan savaşmak yerine okul yapımına destek vermekte, halka sağlık hizmeti götürülmesine çalışmakta ve bu arada da özellikle Afgan polisine askeri eğitim vermektedir. Sonuncu işlevden "güvenlik güçlerinin eğitimi" olarak söz edilir. Bu güçlerin kime karşı ve hangi amaçla eğitildiklerinden ise söz edilmez.
Sadece geçtiğimiz Cumartesi günü ülkenin değişik yörelerinde yapılan bombalı saldırılarda işgal güçlerinden 6 asker öldü. Haziran ayı ISAF olarak da anılan askeri işgal güçleri için savaşın başından beri yaşanılan en kanlı ay oldu: 89 kişi öldü. Yılbaşından bu yana ölen değişik ülkelerden işgalci ordu mensuplarının sayısı ise 309.
Afganistan'da ABD'den sonra en fazla asker bulunduran İngiltere ordusundan bir general, "bu savaşın kazanılmasının mümkün olmadığını" açıkça söylediğinde herhangi bir tepki görmedi, gerçeği söylüyordu.
Bu arada Afganistan'da muhtemelen dünyanın en zengin lityum kaynakları bulundu. Lityum özellikle pil ve değişik elektronik aygıtların yapımında kullanılıyor. Bunun ülke için anlamı, ABD ve öteki işgal güçlerinin Afganistan'da daha uzun zaman kalacaklarıdır.
Uyuşturucu bağımlısı bir halk
ABD ve öteki NATO güçleri Afganistan'ı "halkı Taliban'ın zulmünden kurtarmak gerekçesiyle" işgal ettiler. Yaklaşık 9 yıl sonra ulaşılan sonuç, Birleşmiş Milletler'in ilgili birimi tarafından geçenlerde açıklandı.
Afganistan'ın dünyanın en büyük uyuşturucu üreticisi olduğu biliniyordu. Ek olarak, Türkiye'nin de içinde bulunduğu işgal güçleri döneminde bu üretimin azalmadığı, tersine arttığı da biliniyordu. Büyük üreticilerin Taliban'a "nakliyat konvoyları"na saldırmaması için büyük para ödedikleri de biliniyordu.
Yeni öğrenilen, Afgan halkının uyuşturucu bağımlılığındaki büyük artıştır.
Bir milyon Afgan (nüfusun yüzde 8'i) uyuşturucu bağımlısıdır. Sakinleştirici, ağırı kesici gibi uzun süre kullanıldığında bağımlılık yapan maddeleri kullananlar bu rakamın dışındadır.
350 bin kişinin sürekli "sert uyuşturucu" etkisi altında yaşadığı tahmin ediliyor.
Frankfurter Rundschau'nun 24 Haziran baskısında yer alan BM Raporu'na göre; Afganistan'da son beş yılda esrar kullananların oranı yüzde 53, eroin kullananlar ise yüzde 140 artmıştır.
Esrar kullananların yaklaşık yarısı çocuklarına düzenli olarak "uyku getirici ilaç" vermektedir. Her ailenin en az altı çocuğa sahip olduğu düşünülürse, Afganistan'ın gelecek neslinin daha şimdiden bağımlı olarak yetiştiği ortaya çıkar.
BM raporuna göre; yıllardan beri süren savaş, yaşanılan büyük acılar ve yoksulluk, ucuz ve sert uyuşturucu bulunabilmesi ve tedavi olanaklarının son derece yetersiz olması, halkı giderek daha fazla uyuşturucu kullanımına itmektedir.
Dokuz yıl önce "kurtarılacağı" iddia edilerek ülkesi işgal edilen Afganistan halkının durumu budur...
Türkiye'nin pek bilinmeyen bu "sınır ötesi savaşında" son durum böyledir. (EE/EK)