Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız iki önemli gelişme, bu konu üzerine düşünme ve yazmaya yöneltti.
Bunlardan birincisi ekonomik güven endeksi ve onun alt endekslerinin son dönemlerde giderek azalması idi.
İkincisi ise, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “Yeni Ekonomi Programının kısa sürede başarıya ulaştığı, ekonomideki dalgalanmaların durduğu ve Türkiye’nin yeni bir ekonomik başarı hikayesi yazmaya başladığı” şeklindeki açıklamaları.
Ekonominin durma noktasına geldiği, enflasyonun yükselme eğiliminin sürdüğü, talep yokluğunun teşviklerle dengelenmeye çalışıldığı, dolar “stabilizasyonunun” 5.40-5.50 düzeyinde sağlanabildiği koşullarda söz edilen “ekonomik başarı hikayesi” ne derece inandırıcı olabilir? Tüketiciler, üreticiler ve yatırımcılar için içinde yaşadıkları ortam mı, yoksa anlatılan başarı öyküsü mü gerçektir?
Piyasanın temel belirleyici olarak kabul edildiği ekonomilerde beklentiler büyük önem taşır. Gerçekleşen değerler beklenen değerlerle karşılaştırılarak, amaca ulaşma yani etkinlik derecesi hakkında değerlendirme yapılır. Geleceğe yönelik iktisadi kararlar (harcama, tasarruf, yatırım gibi) beklentiler gözetilerek alınır.
Bu nedenle başta üreticiler ve tüketiciler olmak üzere değişik ekonomik birimlerin beklentileri, ekonominin geçmiş dönem değerlendirmeleri ve gelecek dönem planlamaları açısından önemli göstergeler arasında yer alır.
Geleceğe yönelik beklentilerin belirlenmesi ve değerlendirilmesi için kullanılan araçların en önemlisi ve kapsamlısı ekonomik güven endeksidir.
Ekonomik güven endeksi üretici ve tüketicilerin genel ekonomik duruma ilişkin değerlendirme, beklenti ve eğilimlerini gösterir. Hem tüketicilerin hem de değişik üretici kesimleri temsil eden değişik sektörlerin değerlendirmelerini birlikte ifade ettiği için ekonomik gidişatın nasıl değerlendirildiği konusunda geniş bir bakış açısı sunar.
Ekonomik güven endeksi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Merkez Bankası tarafından aylık olarak düzenlenen anketlere dayanarak hesaplanır. Bu anketler tüketici bireylere ve ilgili sektör temsilcilerine uygulanır. Bu endekslerde çok yönlü tahminler yapabilmek için aşağıdaki konulara ait sorular yöneltilir.
Tüketici Güven Endeksi:
Bu endekse esas teşkil eden anketlerle, gelecek 12 aylık dönemde;
- tüketicilerin kişisel mali durumları, borç kullanma olasılığı;
- genel ekonomiye ilişkin değerlendirmeleri, işsiz sayısına, tüketici fiyatlarındaki değişime, ücretlerdeki değişime ilişkin beklentileri, geleceğin tasarruf için ve dayanıklı tüketim malları almak için uygunluğu hakkındaki beklentiler sorulur.
- gelecek dönem beklentileri ve yakın gelecekteki harcama ve tasarruf eğilimlerinin ölçülmesi hedeflenir. Bu çerçevede gelecekte dayanıklı tüketim malı, otomobil veya konut satın alma ihtimali veya tasarruf etme ihtimaline ait sorular yöneltilir.
Reel Kesim (İmalat sanayi) Güven Endeksi:
Bu endekse esas teşkil eden anketlerle imalat sanayinde mevcut durumda var olan ve gelecek üç ayda beklenen toplam sipariş miktarı, üretim hacmi, toplam sipariş miktarı ve planlanan sabit sermaye ve yatırım harcaması tutarının öğrenilmesi için sorular amaçlanır.
Hizmet Sektörü, Perakende Ticaret ve İnşaat Sektörü Güven Endeksi:
Bu endekse esas teşkil eden anketlerle, bu sektörlerin son üç aylık dönemdeki iş-satış-hizmet talebi ve gelecek üç aylık dönemdeki iş hacmi-satış beklentilerinin öğrenilmesine yönelik sorular yöneltilir. İnşaat sektörü önemli bir istihdam alanı olduğundan, gelecek üç aylık dönemde beklenen çalışan sayısının öngörülmesi de istenmektedir.
Ekonomik güven endeksi ve alt endekslerinin 100’den büyük olması genel ekonomik duruma ilişkin iyimserliği, 100’den küçük olması ise genel ekonomik duruma ilişkin kötümserliğin göstergesidir.
Güven endekslerinin yıllar itibarıyla görünümü
Tablo incelendiğinde yaklaşık 4 yıllık inceleme döneminin büyük bir çoğunluğunda, piyasa katılımcılarının ekonomiye ilişkin olumsuz beklentilerinin ağırlık taşıdığı görülmektedir. Özellikle 2018 yılında her ay kademeli olarak artan güven azalması ve Ekim ayında 67.5 e düşmesi dikkat çekicidir. Bu durumun ne anlama geldiği ve olası makro ekonomik etkilerini değerlendirmek için, ekonomik güven endeksinin alt endekslerinin incelenmesi yol gösterici olacaktır. Ekonomik güven endeksi beş temel bileşenden oluşmakla birlikte incelemeyi kolaylaştırmak için, en önemli paya sahip iki temel endeks detaylı ele alınacaktır.
Yukarıdaki iki tablo ilginç bir durumu ortaya koymaktadır. Yaklaşık dört yıllık döneme ait ekonomik iyimserlik-kötümserlik, güven-güvensizlik tüketiciler ve imalat sanayi üreticileri açısından, neredeyse tüm aylarda farklılık göstermektedir.
İmalat sanayi üreticileri 2018 yılının Ağustos ayına kadar ekonomik duruma ilişkin olumlu değerlendirmeler ve beklentiler içindeyken, bu tarihten itibaren ekonomiye güvenleri olumsuza dönmüştür. Tüketici ise hep güvensizdir. Hangi konularda mı?
- Kişisel mali durumunun gelecekte daha iyi olacağı,
- Ekonominin genel olarak daha iyiye gideceği,
- İşsizliğin ve enflasyonun azalacağı,
- Gelecekte tasarruf yapabileceği,
- Dayanıklı tüketim mali ihtiyaçları için harcama yapabileceği,
- Konut, otomobil sahibi olabileceği,
- İhtiyaç duyduğunda borçlanabileceği,
- Siyasi istikrarın sağlanıp, korunabileceği,
- Uygulanan ekonomi politikalarının bit bütün olarak tutarlılığı konularında.
Sonsöz:
Türkiye’de istikrarsızlık/kriz potansiyeli taşıyan borçlanmaya dayalı finansman, inşaat başta olmak üzere üretken olmayan alanlara yapılan yatırımlarla elde edilen büyüme rakamları, artan işsizlik gibi somut problemler barındıran ekonomik koşullar; son yıllarda iç ve dış politikanın sürekli çatışma, gerginlik üzerine kurulması bir yandan ekonomik kırılganlığı artırmış, diğer yandan da tüm ekonomik aktörlerin kendilerini güven içinde hissedecekleri, geleceğe ilişkin umutlu beklentiler taşıdıkları ortamı yok etmiştir. Bu durum güven endekslerinde kendisini açıkça göstermektedir.
Ekonomik güven endeksinin, özellikle de tüketici güven endeksinin güven sınırının çok altında olması dikkat çekicidir. Bu güvensizlik özellikle 2018 Ağustos ayından sonra sürekli artmakta.
Bu durum tüketicilerin tüketim talebinin azaldığını ve azalacağını gösterir. Geleceğe ilişkin beklentileri olumsuz olan bireylerin taleplerindeki daralma, ekonomik durgunluğu artıracak, üretim, istihdam ve yatırımları azaltacak bir faktöre dönüşebilir. Yani tüketici güven endeksindeki azalma, bireylerin ve ailelerin yaşamlarının yanı sıra makro ekonomik koşulları olumsuz etkileyebilir.
2018 yılı Ağustos ayından itibaren tüketici güven endeksi, reel kesim güven ve diğer endeksleri de içeren ekonomik güven endeksinin sürekli azaldığı koşullarda; yani bireylerin, sanayicilerin, iş insanlarının yaşamlarının, ekonomik faaliyetlerinin sürdürülebilirliği konusunda bu denli güvensiz/kaygılı olduğu koşullarda, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın “ekonomik başarı hikayesi” inandırıcılıktan uzak bir “hikaye” olmaktan ileri gitmiyor. Buna da kimsenin inanmadığını rakamlar söylüyor. (AGY/EKN)