Maçın millisi geldi ama geçmedi. Neyse ki goller az oldu da silah sesi sayısı da hiç değilse maç esnasında indi… O eğlenceli futbolu bir de erkek egemenliği üzerine kafa yormuş kadınlara sormak gerek…
“Milli takım kazanmasın istedim” çünkü Fatih Terim’in patlamaya hevesli egosunun, futbol takipçisi pek çok gence milliyetçilik pompalaya durduğunu biliyorum.
Gücünün referansı olarak sinyallerini verdiği erkek egemenliği, delikanlılık ve milli takım sevgisi arasında birebir bir bağ kuruyor.
“’BAYRAK’ yaz bilmem kaça gönder"
Oysa Hırvatistan’ın kulağı küpeli teknik direktörü bilindik “statüsü olan, ciddi iş yapan erkek” görüntüsüne olan muhalif havasıyla pek hoşuma gitmişti.
Baterist teknik direktör mağlubiyetin ardından ağlayan oyuncuları tüm sevecenliğiyle avuntuya uğraşırken, aynı anda Fetih Terim’in bir şişip bir inen ve hatta inmeyen fetih görüntüleri geçiyordu ekranlardan.
Maçın hemen ardından Kanal D’de gezinirken ekranın alt kısmında “’BAYRAK’ yaz bilmem kaça gönder ‘Yüce Bayrağım, Canım, Kanım, Her şeyim’” yazıyor…
Pek çok kanalda spikerler tüm “Türkiye’yi kutluyoruz” diye anons yapıyor.
Alt katta oturan ve geçtiğimiz yıl Diyarbakır’dan işsizlik nedeniyle göç etmiş 11 nüfuslu aile “Türkiye” diye tezahürat yapıyor.
Bu maç Türkiye’yi dünyaya tanıtacakmış.
Dünya Ekonomik Forumu'nun yıllık geleneksel 'Cinsiyet Eşitsizliği Raporu'na göre Türkiye ekonomik katılım ve fırsat eşitliğinde 118'inci, eğitime erişimde 110'uncu, sağlık ve hayatta kalma sıralamasında 87'nci ve politik yetkilendirmede 108'inciymiş.
Af Örgütü 2008 Türkiye Raporu’nda şöyle diyor.
“Artan siyasi belirsizlik ve askeri müdahalelerin ardından ülkede milliyetçi duygular ve şiddette artış görüldü. İfade özgürlüğü kısıtlanmaya devam etti. İşkence ve diğer kötü muamele iddiaları ile yasa uygulayıcıları tarafından aşırı güç kullanımı vakaları sürdü. İnsan hakları ihlalleri için başlatılan kovuşturmalar etkisiz ve yetersiz kaldı, adil yargılanmaya ilişkin kaygılar devam etti. Mülteci ve sığınmacıların hakları ihlal edildi. Aile içi şiddet mağdurlarına sığınma evleri temininde çok az bir ilerleme kaydedildi. Ekim ayında, İran vatandaşı olup Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) tarafından mülteci olarak tanınan Ayoub Parniyani, karısı Aysha Khaeirzade ve oğulları Komas Parniyani zorla Kuzey Irak’a geri gönderildi. Bu olay, Temmuz ayında sığınma hakları reddedilen 135 Iraklının Irak’a zorla geri gönderilmesinin ardından gerçekleşti.”
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Türkiye raporunda “Türkiye’de 1 Mayıs gösterilerinde çıkan olaylarda polisin fazla güç kullandığı yolundaki haberlerden Avrupa Parlamentosunun endişe duyduğu belirtiliyor” deniliyor.
Benim anladığım “Türkiye” burası ve fakat tanıtımı yapılacak olan başka bir Türkiye herhalde; futbol mafyasından, ticari sermayeden, maaşı 280 bin kişinin asgari ücretine denk gelen Fatih Terim’den, sloganların erkek sesinden mürekkep (bileşik) bir Türkiye… (GE/EZÖ)