Ekimde yaşamını yitiren, Kürt edebiyatının değerli yazarı Mehmed Uzun'u geçen yaz İthaki yayınlarından çıkan son kitabı, "Bir Romanın Hatıra Defteri"ne yazdığı girişte şöyle anlatır Murat Belge:
"Herkesin, kendi dışında biçimlenmiş bir dünyaya ve o dünyanın, kendinden önce var olan kendine özgü sorunlarının içine doğduğunu belirterek; İzlanda'da doğmak başka, İspanya'da doğmak başka; Türkiye'de doğmak ve Türkiye'de Kürt olarak doğmak başka durumlardır, yükümlenmeler başkadır."
Çağdaş Kürt edebiyatının en önemli ismi Mehmed Uzun için de durum böyleydi şüphesiz. Milliyetini ve kökenini seçemeyen herkes gibi, sorunlarla dolu bir çağa tanıklık ettiğini yazdıklarıyla kanıtlamaya çalışıyordu. "Davalardan kaçan biri değil, körü körüne taraf olmamayı bilecek kadar davasına bağlanmayı seçen birisidir" Mehmed Uzun, yine Murat Belge'nin deyişiyle.
Hawara Diclêyê
"Bir Romanın Hatıra Defteri" de onun Kürtçe yazdığı "Hawara Diclêyê" romanın mücadeleli yazılış sürecini anlatır. Romanın karakterleri de bu süreçte belirlenir. Yezidi ve Nasturi katliamlarını anlatan kitabının kahramanıyla dolaşır Mehmed Uzun bütün gün, onunla okur ve günlük hayatını sürdürür; başka halkaların acısını ve çaresizlikleri de kitabına katar bu arada.
Ermeniler, Keldaniler ve Süryaniler de büyük acılardan nasibini almış halklar olarak dahil olurlar Hawara Diclêyê. Bir günlük biçiminde kaleme alınan "Bir Romanın Hatıra Defteri", 6 Ekim 1998'de başlar ve romanın ikinci cildinin tamamlandığı 29 Nisan 2003'te biter. Mehmed Uzun'un bu süreçteki yolculukları, dostlarıyla olan ilişkileri, toplantılar, yazılar, konferanslar ve en önemlisi Türkiye'de sürekli yasaklanan kitapları için verdiği uğraş kitaba da yansır.
Tüm sessiz ve çaresiz kalmış halkların acısını, edebiyatın evrensel diliyle ifade etmeyi tercih eden yazar, sanatı sadece bir mücadelenin ifade aracı olarak kullanmaz; yazının hakkını da verir. Mehmed Uzun'un edebiyatını da sanırım güçlü kılan bu. Popülist ve popüler yaklaşımlara yüz vermeyerek; Thomas Mann'ın dünyasından, Flaubert'in evrenine kendi dilinde geçebilme becerisi. Romanın, kurgunun ve edebiyatın hakkını vererek; yaralı insan çığlıklarını duyurmayı başaran bir yazardır Mehmed Uzun bu bağlamda.
Bir yazar olarak seçimini insanlıktan yana yapmak
"Bir Romanın Hatıra Defteri" ayrıca, Uzun'un; Orhan Pamuk'tan, Yaşar Kemal'e, Türk, İsveçli ve daha birçok yazar ve entelektüel dostuyla olan iletişimini de gözler önüne serer. Kitap bittiğinde başlayan yayınlanma süreci ve mücadelesi; Türkiye'de yaşanan kitabevlerinde satılmama sorunları, mahkemeler, bildiriler ve sonunda bir roman boyunca yaşanan ve yazılan bir ömür Mehmed Uzun'unki. Onurlu bir yazarın, seçimini insanlıktan ve sanattan taraf belirleyen yaşamının kısa bir kronolojisi.
Yazar olmanın, öteki olmanın yüküyle birleştiği bir kimliği taşıyan Mehmed Uzun; Kürt dilini bir edebiyat dili haline getirmesinin yanı sıra, tüm dünyaya da tanıtmıştı. Uzun yıllar yaşadığı İsveç'te öğrendiği İsveççe'yi de edebiyatına katarak çok dilli bir edebiyatı benimseyen Uzun'un zor ve yıpratıcı yaşamından geriye kalan edebiyatı onun davasını da yansıttı.
Yazar olmanın, yazı yazmanın ve başka bakabilmenin her halini bilen bir yazar olarak Mehmed Uzun, Kürt olmanın içine de yazısının ve dilinin başka bakabilme hallerini eklemişti. Ayrıca, bu ülkede başkası olma halinin çaresizliğini de, edebiyatının çok kültürlü ve çok dilli yapısına katmıştı. Ve Kürtçe'den İsveççe'ye kadar uzanan edebiyat serüveninin bir noktasında tekrar Türkçe'de yazmıştı.
Edebiyatın sınırsızlığı ve yazarın aidiyetsizliği içinde yazmaya çalışırken, Murat Belge'nin dediği gibi "Herkesin, kendi dışında biçimlenmiş bir dünyaya ve o dünyanın, kendinden önce var olan kendine özgü sorunlarının içine doğmuştu" Mehmet Uzun. Yani, "Türkiye'de doğmak ve Türkiye'de Kürt olarak doğmak başka durumlardır ve haller yüklemişti" ona.
* Mehmed Uzun, Bir Romanın Hatıra Defteri, İthaki Yayınları: İstanbul, Temmuz 2007, Kürtçe'den Çeviren: Muhsin Kızılkaya