3 Mart'ta "Şuware Kırmanciye" adlı yeni albümümün tanıtımını yapmak için Norveç'teydim.
Norveç'teki Kültür Kirke salonunu dolduran Kürt, Türk ve Norveçlilere albümde yer alan ağıtları sunmanın haklı gururunu ve heyecanını yaşadım. Bu gurur hiç kuşkusuz, bir sanatçı olarak kendi kültürüme, dilime ve kimliğime sahip çıkmanın ötesinde bu sahiplenmeyi uluslararası alana, doğru ve etkili bir şekilde taşımayı başarmanın gururuydu.
İlk planda Norveç'te dinleyiciyle buluşan bu albüm ve verdiğim konserle Dersim 38 trajedisinin Norveç'in ulusal günlük gazetelerinde yer bulması ve bunun yanı sıra birçok radyo kanalında albümde yer alan ağıtlarımızın çalınmasını sağladı.
Yıllardır eksik kaldığım bir alan olarak kabul ettiğim ve kendi ana dilim olan Kırmancki ağıtlardan oluşturduğum bu albüm, Dersim davasını uluslararası alana sanatın gücüyle aktarmanın çok daha kolay ve anlamlı olduğunu gösterdi.
Albümle ilgili yaşadığım bu sevindirici gelişmelerin ardından Türkiye'ye döndüm ve hemen bu yılki Newroz kutlamaları dâhilinde konser vermek üzere önce Amerika Birleşik Devletleri'ne (ABD) daha sonra Kanada'ya uçtum.
American Kurdish Association derneğinin daveti üzerine gittiğim New York'ta öncelikle Türkiyeli Kürt, Türk ve Ermeni göçmenlerle görüşmeler yaptım. Doğal olarak son siyasal gelişmeler dâhilinde Sivas davasıyla ilgili ortaya çıkan zaman aşımı olayı ve yaklaşan Newroz kutlamalarında olası gelişmeler, söyleşilerimizin ana konuları oldu.
Yurtdışında barışın, Türkiye'de yasakların Newroz'u
İnsanlarımızda, Türkiye'de yaklaşan Newroz kutlamalarının, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin (AKP) dayatma ve yasaklarıyla büyük bir felakete dönüşebileceği endişe ve korkusu hâkimdi.
Daha sonrasında başta Diyarbakır olmak üzere ülkenin birçok kentinde alanlara çıkan yüz binlerce insanla, bu korku ve tedirginlik yerini büyük bir sevinç ve coşkuya bıraktı. New York'ta gerçekleşen Newroz kutlamasında salonu dolduran insanlarımıza bir gün sonrasında nasıl bir Newroz kutlanacağına ilişkin tahminlerimin boşa çıkmamış olması benim için anlamlıydı.
Zira ben insanlarımıza bir gün sonrası kutlanacak olan Newroz'un siyasal iktidarın keyfi yasak ve saldırılarına rağmen yüz binleri alanlara çekeceğini ve tarihsel anlamına yakışır bir şekilde kutlanacağını ifade etmiştim.
ABD'de Newrozu kutlayan sadece biz değildik şüphesiz. 21 Mart'ta New York belediye
başkanının televizyon ekranlarına yansıyan "Newroz Piroz be" mesajı son derece anlamlıydı.
Bu mesaj bile AKP'nin Kürt halkının Newroz kutlamalarına yönelik faşizanca yaklaşımına anlamlı bir yanıttı. AKP, bir yandan demokrasi ve insan haklarından dem vururken, diğer taraftan Kürt halkının en kutsal sayılan Newroz bayramını yasaklayarak gerçek niyetini ortaya koydu.
ABD'de Newroz yasaklarına tepki
Ülkede ortaya çıkan bu kaotik Newroz yasağı ABD ve Kanada'da da büyük bir tepki topladı.
Yıllar sonra Türkiye hükümetinin, Newroz bayramını yasaklayan bir noktaya tekrar gelmiş olması büyük bir şaşkınlıkla karşılandı. Yaşanan olayların ardından günlük birçok gazetede Türkiye hükümetinin Kürt politikasını ve Newroz yasağını eleştiren önemli haber ve yorumlara yer verildi.
Newroz kutlamasının ardından New York'ta kaldığım on gün boyunca çeşitli ziyaretlerde bulundum.
ABD'de dikkatimi çeken en önemli olay, Türkiyeli göçmenlerin Türk-Kürt ayrılığı temelinde birbirlerinden bir hayli uzaklaşmış olduklarıydı. Birçok Türk'ün, Kürtlere ait olan mekânlara gitmediğini, alışveriş yapmadıklarını duyduğumda şaşırmadım doğrusu. Yıllardır "Türk Yürüyüşü" adı altın yapılan organizasyonların Türkler üzerinde ırkçı ve Milliyetçi bir etki yarattığı çok konuşuluyordu.
Devletin Türkçülük olgusu üzerinde oluşturduğu yeni dış politika yurt dışında yaşayan insanlarımız arasında doğal bir ayrışmaya sebep olduğunu söyleyebilirim. Bu politikanın milliyetci ve ırkçı eğilimleri güçlendirerek etnik çatışmaların yolunu açtığını söylemek durumundayım.
Montreal'de yurtseverlerle buluşma
22 Mart günü Newroz kutlaması için bu sefer Kanada'nın Montreal kentine arabayla beş saat süren bir yolculuğun ardından geçtik. Montreal'de yaşayan başta Kürtler olmak üzere herkesin büyük bir heyecanla Newroz buluşmasına hazırlandığını görmek benim için çok önemliydi. Montreal'de Newroz çalışmalarını sürdüren insanlarımızın büyük bir çoğunluğu Elbistanlı ve Pazarcıklı yurtseverlerden oluşuyordu.
Newroz'dan bir gün önce çoğunluğu işyeri sahibi olan birçok insanımızla bir akşam yemeğinde bir araya geldik. Yemeğe katılan insanlarımıza iki saate yakın bir zaman boyunca Türkiye'de ki son siyasal gelişmelere ilişkin bilgiler verdim. Son derece dolu ve anlamlı olan bu söyleşinin bir gün sonrasında Newroz kutlamasının yapılacağı salona geldiğimizde orada bulunanların deyimiyle Montreal tarihinde görülmemiş bir kalabalık ve coşku yaşanıyordu.
New York Newroz'unun aksine Montreal kutlamasında sadece Kürtler yoktu. Türkiye'nin batı illerinden bu ülkeye göç etmiş çok sayıda Türk ve Ermeni, Kürtleri bu anlamlı gününde yalnız bırakmamıştı.
Salonu dolduran insanlarımıza üç saat süren bir konser verdim. Konserle birlikte yaşadığımız sürecin yurtdışında yaşayan insanlarımız için ne anlam taşıdığına ilişkin düşüncelerimi aktardım. Konser yüzlerce kişinin çektiği halaylarla büyük bir coşkuyla son buldu.
ABD ve Kanada başta olmak üzere Newroz kutlamaları dünyanın Türkiye hariç birçok ülkesinde coşkuyla kutlandı. Ancak Türkiye'de AKP hükümetinin baskıcı ve yasakçı zihniyeti yüzünden Newroz'da yine kan aktı! (FT/AS)