Durex firmasının 2005’e kadar her yıl yaptırdığı The Global Sex Survey (Küresel Seks Araştırması), dünyada küresel cinsel sağlık, cinsel eğilimler ve davranışlar alanlarında ortaya konulan istatistiksel bir çalışma.
Çalışmanın metodolojisi sorgulanmaya açık. Özellikle, örneklemin temsiliyeti, ki araştırma raporunda örneklemin büyüklüğü dışında bir bilgi verilmemiş, çalışmanın güvenilirliği ve geçerliliği bakımlarından yetersiz olduğuna işaret ediyor. Lakin bizim bu yazıda dikkat çekmek istediğimiz nokta, araştırmanın kendisinden ziyade araştırmanın ortaya koyduğu bulguların medyaya nasıl yansıdığı ya da daha doğrusu nasıl yansıtıldığı.
2005'te 41 ülkeden 317 bin kişiden gelen cevaplara dayanan Durex’in en son araştırma raporu ile ilgili çeşitli yayın organlarında aynı yıl içerisinde farklı haberler yayınlanmıştır. Buna rağmen 2007’nin Ağustos-Eylül aylarında medyada yer bulan iki ayrı haber yazısı aynı raporu tekrar gündeme getirdi.
Gelin öncellikle The Economist dergisinde nasıl verildiği ile başlayalım.
Risky Business (Riskli iş) başlığıyla 20 Ağustos 2007'de araştırma sonuçlarına yer veren The Economist, açıklayıcı metinde ilk seks deneyim yaşının düşmesi ve cinsel ilişkiye girilen insan sayısındaki artış ile cinsel yollarla bulaşan hastalıklar arasındaki bağlantıya dikkat çekmiş.
Türkiye önde!
Bununla birlikte hazırladığı grafikle görsel olarak da okuyucularına araştırmanın en çarpıcı bulgularını toplu şekilde sunma yolunu seçmiş. Bahsettiğimiz bu çarpıcı bulgular korunmadan cinsel ilişkiye giren insan sayılarının, ilk cinsel deneyim yaşının, cinsel yoldan bulaşan hastalıklara yakalanma oranlarının ve hayat boyunca birlikte olunulan toplam seks partneri sayısının ülke ortalamaları.
Bu değişkenlerden en sonuncusu olan hayat boyu cinsel ilişkiye girilen insan sayısı toplamı bağlamında Türkiye ortalamasının dünya çapında 14,5 ile en yüksek değer olması grafikte bizim gözümüze çarpan bulgulardan ilki, ve birazdan anlaşılacak nedenlerle, en önemlisi.
Tekrar belirtelim, bu sonuçların gerçekliği konusu bu yazının içeriği dışında tutulmalı.
Şimdi gelelim, yazımızın asıl derdi olan mevzuya. Bu tarz araştırma sonuçlarının Türkiye medyasında nasıl yansıtıldığına dair ne denli uyanık okuyucu olmamız gerekliliğini gözler önüne serebilecek bir örnek vermek niyetindeyiz. Yukarıda bahsettiğimiz araştırma 2 Eylül 2007'de Vatan'ın internet sitesinde "Türk Erkeği Zirvede" başlığıyla verilmiş (ve ne hikmetse ‘Zirvede’ kelimesi kırmızı renkle yazılmış).
Haber metni kelimesi kelimesine şöyle devam ediyor: “Durex’in yaptığı son araştırmaya göre erkekler en çok Türkiye'de sevgili değiştiriyor. İşte ilginç araştırmanın ilginç sonucu. Türk erkeği hayatı boyunca ortalama 15 partnerle ilişkiye giriyor. Bu sayıyı 13 kişiyle Avustralyalı ve İzlandalılar izliyor. İtalyanlar hayatı boyunca 12, ABD ve Yunan erkekleri ise 11 kadınla birlikte oluyor.”
Sevişgenlik zirvesinde ya hepimiz varız ya hiçbirimiz yokuz
Nereden çıktı bu erkekler? Türkiye sadece erkeklerden mi oluşur yahut erkekler cinselliğin tek öznesi olarak mı görülür Türkiye’de? Kadınlar sadece birlikte olunan nesneler midir? Araştırma sonuçları raporunda hiçbir şekilde kadın-erkek ayrımı halinde veriler tayin edilmemesine rağmen, Vatan'ın ilgili bulguları bu şekilde çarpıtmasının sebebi ve amacı nedir?
Türk erkek okuyucusunu poh pohlamayı tercih eden Vatan, zaten okuyucu yorumlarından da anlaşılacağı üzere amacına ulaşmış görünüyor. Öte yandan erkek okuyucusunun annesi, kız kardeşi, sevgilisi veya karısının cinselliğinin de dünya çapında ‘zirvede’ olduğunu gizleyerek ya da onların da aynı ‘zirve’ sayıda cinsel partnere sahip olduğunu gözardı ederek ataerkil söylemin devamına hizmet etmekten başkaca bir şey yapmıyor.
Zaten "Türk" erkeklerinin sevişkenlikleriyle bu kadar “gurur” duyarken bunca adamın kimlerle seviştiği muamması tabulaştırılmış bir konu olmaya devam ediyor.
Hatırlatalım. Cinsel ilişki iki ya da daha fazla kişi ile yapılır. Bu sevişkenlik zirvesinde ya hepimiz varız ya hiçbirimiz yokuz. Tercih sizin? (US/AA/NZ)