Fotoğraf: freepik
Türkiye’de engelliliğe ilişkin politikalarda iki temel sorun var. İlk sorun temel politikaların hak temelli olmayışı. Bu nedenle BM engelli haklarına ilişkin sözleşmenin sunduğu hakları uygulamaya çalışan esaslı bir politika için ciddi bir inisiyatif henüz başlatılmadı. İkinci temel sorun ise ilkiyle bağlantılı olarak veriye dayalı bir politika olmayışı. İktidarların sürekli propaganda malzemesine dönüştürdüğü sosyal yardımlar dahil birçok konuda yeterli düzeyde ve ayrıntıda veri yok.
Son veri 2002 yılından
Başlıktaki soru(n) bu politikasızlığı sorguluyor. İlk bakışta basit gibi duran bu sorunun güncel ve kapsamlı bir cevabı yok maalesef. Aile, Çalışma Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bile yıllar önce yapılmış anket ve sayımların sonuçlarını hala güncel bülten ve raporlarında sunuyor. Engelliler konusunda bir ezbere dönüşen verilerin başında “TÜİK’in 2002 yılında yaptığı Türkiye Özürlüler Araştırması[1]” geliyor. Aradan geçen 18 yıla rağmen güncel bir sayım yapılmaması ve her raporda bu araştırmaya dayanılarak “Türkiye nüfusunun yüzde 12,29’unun engellilerden oluştuğunun ifade edilmesi”, bu alandaki güncel veri ihtiyacını göstermek için çarpıcı bir nokta.
Aradan geçen sürenin uzunluğu, sonradan yapılan araştırmalarda yöntem ve kapsam farklılığı nedeniyle çok farklı sayılara ulaşılması, söz konusu araştırmanın verilerinin güncel ve geçerli olmadığını zaten gösteriyor. Bu araştırmadan sonra yapılan 2011 yılı “Nüfus ve Konut Araştırması sonuçlarına göre, en az bir engeli olan (3 ve daha yukarı yaş) nüfusun oranı ise yüzde 6,9 (4.876.000 kişi). Erkeklerde yüzde 5,9 olan bu oran kadınlarda yüzde 7,9’[2].” Ancak bu araştırma da bir kerelik ve 9 yıl önce yapılmış bir araştırma. Ayrıca 2002 yılı araştırması ile çok farklı veriler sunması da güncel ve kıyaslanabilir olmadığını gösteriyor.
8 yıllık veri yayınlanıyor
2012 yılında yapılan Türkiye Sağlık Araştırması[3] (TSA) kapsamında da derlenen veriler de Türkiye’de yaşayan engellilerin nicel ve nitel verileri için yeterli, güncel ve kapsamlı veri sunmuyor. Sonraki yıllarda tekrarı yapılan bu araştırmanın esas yapılış amacı engellilere ilişkin güncel veri sunmak değil, daha genel sağlık(sızlık) istatistiklerini sunmaktır. Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün Mayıs 2020 Bülteni[4] kapsamında genel nüfus göstergeleri için 2018 ve 2019 yıllarına ait veriler sunulurken engelliler için 2002, 2011 ve 2012 yılları referans gösterilerek yayımlanıyor. TSA kapsamında en güncel veri 5 yıl öncesine ait olup artık bir geçerliliği yok denilebilir.
Bu araştırmalar dışında Engelli Sağlık Kurulu Raporlarını esas alan "Ulusal Engelli Veri Sistemi" ise tüm engellileri ve engel gruplarını kapsamıyor. Ulusal Engelli Veri Sisteminde kayıtlı ve hayatta olan engelli sayısının 1.422.159’u erkek, 1.107.542’si ise kadın olmak üzere 2.529.701 kişi olarak ifade ediliyor. Bu kapsamda “ağır engeli olan kişi sayısı ise 778.528” olarak ifade ediliyor. Ayrıntı veri içermeyen ve sunamayan bu sistem, hak temelli ve veriye dayalı bir kamusal hizmet sunumu için geliştirilmelidir.
Hak temelli yaklaşım şart
Gerek teknolojinin sunduğu imkanların bu işi kolaylaştırmış olması, gerekse milyonları ilgilendiren engellilik meselesinin önemi “engellilere ilişkin güncel verileri” bir kere daha derlemeyi ve güncel tutmayı tartışmamız gerektiğini gösteriyor. 83 milyon yurttaş ve hatta ülke içerisinde sayıları 4-5 milyon olarak ifade edilen mülteciler içerisinde engelli olan kişilerin sosyo ekonomik durumları engel grupları bazında politika yapıcılara, hizmet sunan kurum ve kuruluşlara, yerel yönetimlere sunulabilmelidir. Anayasanın 10. Maddesi gereği “olumlu ve eşitleyici adil bir politika için” önce hak temelli bir yaklaşım sonrasında da bu yaklaşımın uygulaması için yeterli ayrıntıda verinin sunulması şart.
Engelli nüfusa ilişkin toplam nüfus, eğitim, yaş, cinsiyet, medeni durum, işgücü durumları (işgücüne katılma oranları, istihdamdakiler, işsizler, işgücüne dahil olmayanlar, ne işte ne eğitimde olamayanlar, vb.), coğrafi dağılım gibi ayrımları içeren veriler, güncel bir şekilde temin edilmeli. Bu kapsamdaki verilerin tüm engel gruplarını ve engellilik oranlarını içermesi ve hiçbir engel grubunu yok saymaması gerekli. Bakanlığın Bültenine göre Engellilerin İşgücüne Katılma Oranı 2011 yılında sabit kalmış görünüyor. Halbuki engelli olmayan yurttaşlar için her ay açıklanan bu oran engelliler için de güncel bir şekilde sunulabilmeli.
Güncel veri tabanı oluşturulmalı
Tüm engellilerin dahil edildiği bir güncel kayıt sistemi oluşturularak ikamet değişiklikleri durumunda dahi “bir il veya ilçede kaç engellinin yaşadığı” güncel olarak bilinmeli. Erişilebilir olan bu sistem üzerinde engelliler özgün iradeleri ile kendilerine ilişkin verileri güncelleyebilmeli. Bu konuda muhtarlıklar ve belediyeler düzeyinde veri tutulması sağlanmalı. Tüm kamu hizmetleri engelliler yok sayılmadan, veriye dayalı nitel ve nicel analizlerle sunulmalı. Örneğin bir belediye sınırları içerisinde hangi gruplarda kaç engelli olduğunu bilmiyorsa, onlara yönelik sunması gereken hizmetleri de sunamayacaktır ya da eksik veya yanlı sunacaktır. Hak temelli bir kamusal hizmetin başlayabilmesi için yapılması gereken ilk işlerden biri, tüm engellilerin sosyo-ekonomik ve demografik verilerini içeren güncel bir veri tabanının oluşturulmasıdır.