ABD yönetimi, Başkan'ın ağzından, bir "savaş"ın içinde olduklarını söyledi. Ancak, savaşın saldırgan tarafı bilinmiyor. Bu bir klasik savaş değil. ABD'ye saldıran bir devlet yok. Bir terör eylemi söz konusu. Ama, terörist henüz bilinmiyor.
ABD yetkilileri, saldırıyı gerçekleştirenleri ve (varsa) bunların arkasında bulunan kişi ya da örgütü belirlemeye çalışıyorlar. Çalışmalar çok yoğun bir biçimde sürüyor ve sonuç vermeye başladığı anlaşılıyor. ABD Başkanı dahil yetkililer, saldırının arkasında Usame Bin Ladin adlı teröristin bulunduğunu bildiriyorlar. Bin Ladin'in Afganistan'da olduğu belirtiliyor ve elbette ABD tarafından Afgan Hükümeti'nden isteniyor. Afganistan'ın yanıtı şu: "ABD'ye gerçekleştirilen terörist saldırıyla Afganistan'ın da Bin Ladin'in de ilgisi yoktur. Üstümüze gelirseniz kendimizi savunuruz".
ABD Hükümeti, bir yandan saldırıyı gerçekleştirenleri belirlemeye çalışırken bir yandan da "terörist" olarak nitelediği devletlerin yönetimlerini , bu fırsatı da kullanarak, ortadan kaldırmayı hesaplar bir tutum sergiliyor. Kendi kamuoyunu, bir saldırıya hazırlıyor.
Bütün bu gelişmeler olurken, NATO, ABD'nin bir silahlı saldırıyla karşı karşıya kaldığını ve bu saldırının, NATO Andlaşması'nın 5. maddesine göre, tüm taraf devletlere yapılmış sayıldığını, 5. maddenin işletilmesi gerektiğini açıklıyor.
NATO Andlaşmasının 5. Maddesi
NATO Andlaşmasının 5. maddesi, şu düzenlemeyi getiriyor:
NATO Andlaşmasını imzalayan taraflardan birisi ya da birkaçı bir silahlı saldırıya uğrarsa, bu saldırı öbür taraf devletlere de yapılmış sayılır.
Tüm taraf devletlere, Birleşmiş Milletler Şartı'nın 51. maddesinin tanıdığı, bireysel ya da toplu meşru müdafaa hakkı doğar.
Taraf devletler, bu hakkın kullanımı çerçevesinde, saldırıya uğrayan devlete ya da devletlere yardım ederler.
Bu yardım, silahlı güç kullanımı dahil, gerekli görülen her türlü önlem alınarak yapılır.
Burada güdülen amaç, Kuzey Atlantik Bölgesi'nde güvenliği yeniden sağlamak ve sürdürmektir.
Bu tür bir saldırı olduğunda ve ardından taraf devletlerce önlemler alınarak yardım etme yükümlülüğü yerine getirildiğinde, saldırının ve önlemlerin hemen Güvenlik Konseyi'ne bildirilmesi gerekiyor . Güvenlik Konseyi, barışı ve güvenliği yeniden kurmak ve sürdürmek için önlem aldığında da taraf devletlerin aldıkları önlemler kaldırılacak, sona erecektir. (Demek ki, esas olan, barışı ve güvenliği Güvenlik Konseyi'nin yeniden kurmasıdır ).
Türkiye'nin yükümlülüğü
NATO'nun yetkili organı, ABD'ye yapılan terör saldırısı üzerine, Andlaşmanın 5. maddesini işletmeye karar verdiğine göre, Türkiye de , öbür taraf devletler gibi, Andlaşma'dan doğan yükümlülüklerini yerine getirme göreviyle karşı karşıyadır.
Türkiye'nin bu yükümlülüklerini yerine getirme çerçevesinde, ABD'ye asker yollanması, orada silahlı güç kullanılması ya da başka önlemler alınması için hükümetin kararı yeterlidir . Bunun için TBMM'nin iznine gereksinim yoktur . Çünkü, Anayasa'nın 92. maddesine göre, TBMM'nin izni, "Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında" alınmak zorundadır. Oysa, bu durumda milletlerarası andlaşmadan doğan bir yükümlülük söz konusudur.
İçinde bulunduğumuz durumda, NATO üyesi devletlerin yardım etmek üzere ABD topraklarına gitmelerini gerektiren koşullar da, ABD tarafından bir davet de yoktur. Terörist saldırı olmuştur ve en azından şimdilik bitmiş görünmektedir.
Ancak, ABD, terörü gerçekleştirenlere yardım ve yataklık edenleri, varsa bağlı oldukları örgütü yok etmek, teröristleri ya da terör örgütünü koruyan devletleri cezalandırmak istiyor. Bu cezalandırma eyleminde NATO Andlaşması'nın 5. maddesi nasıl uygulanacak? Üstelik, 5. maddenin son fıkrasında belirtildiği üzere, duruma artık Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin el koyması gerekmiyor mu?
Sorun Nerede Yatıyor?
ABD, terör örgütünün barındığını düşündüğü Afganistan'a operasyon yapmayı düşünüyor. Bunun için Pakistan'ın yardımını istiyor.
Şimdi soru şu: ABD, bu eylemleri gerçekleştirirken, NATO Andlaşması'nın 5. maddesi çerçevesinde öbür taraf ülkeler ve bu arada Türkiye "bu Andlaşma gereği" ABD ile birlikte hareket etmek zorunda mıdır? Hükümet, eğer istenirse, "bu Andlaşma gereği" ABD ile birlikte Afganistan'ı vurmaya gitmek zorunda mıdır?
Kuşkusuz, ABD, yaptığı ve yapacağı araştırmalar sonucunda, vurulması gereken başka "terörist" devletler de bulabilir ve onları vurma kararı verebilir. Bu konuda da müttefiklerinin yardımını isteyebilir. Adı sık sık anılan Irak, İran, Libya, Cezayir, Afganistan gibi devletler arasında komşularımız vardır ve bunlara yapılacak bir askeri müdahale bizi elbette çok etkileyecektir. Peki, eğer varsa, ABD topraklarında bulunan teröristlerle ilgili olarak ne yapılacaktır? Böylesi bir olasılık varsa, ABD topraklarındaki terörist yuvaları da vurulacak mıdır?
NATO Andlaşması'nın 5. maddesi çerçevesi içine sokulması çok zor olacak yukarıdaki durumlarda, bir savaş ilanının söz konusu olması halinde, Türkiye açısından, TBMM'nin kararına gereksinim doğacaktır. Çünkü, TC Anayasası'na göre, savaş ilanına ya da Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine karar verme yetkisi TBMM'nindir .
Bu arada, ABD topraklarında yardımı gerektiren acil bir durum olmadığına göre, Güvenlik Konseyi'nin devreye girmesinin ve bundan sonra alınması gereken önlemleri belirleyip onun almasının NATO Andlaşması'nın 5. maddesine daha uygun olduğunu tespit etmek gerekiyor.
Türkiye'nin, herhangi askeri bir adımı atmadan önce, konunun çeşitli yönlerini NATO içinde tartışma gündemine getirmesinde yarar bulunmaktadır. "Terör" tanımını ve buna bağlı olarak "terörle mücadele" tanımının yapmak gerekmektedir . Andlaşma'nın 5. maddesinin getirdiği yükümlülüklerin açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç vardır. "Terörist devlet"(ler)in vurulması savunma mı sayılır yoksa saldırı mı? Aradan bu kadar zaman geçtikten sonra, Güvenlik Konseyi'nin devreye girmesi Andlaşma'nın gereği değil mi?
Öte yandan, Türkiye'de Hükümet, kendi Anayası'ndan kaynaklanan yükümlülüklerini de unutmamalıdır. (NU)