İşçilerin fabrikada yasadışı işgal yaptığı gerekçesiyle Beykoz 2. Asliye Hukuk Hakimliği'ne başvuran Şişe Cam yetkilileri yargıdan "direnişteki işçilerin fabrikayı işgal etmediği" yanıtını aldı.
Anti Mai Çalışma Grubu üyesi Gaye Yılmaz ile Şişe Cam yetkililerinin üretimi durdurma gerekçelerini, çözüm yollarını, işçilerin eyleminin ifade ettiklerini konuştuk.
Dayanışmayla yaratılan "işçi muhalefeti"
Şişe Cam yetkililerinin gerekçelerinin inandırıcı bulmadığını söyleyen Yılmaz, diğer işkollarının da desteğiyle işçi muhalefetinin yaratılmasına dikkat çekti.
Fabrikanın kapatılma gerekçesi olarak sunulan "maliyetlerin artmasıyla beraber fabrikanın zarar etmesi" veya "fabrikanın şehrin içinde kalmasıyla maliyetlerin artması" gerekçelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunu geçmişten bir örnek vererek açıklamak istiyorum. Bundan sadece 10-15 yıl önce özelleştirme gerekçesi olarak "devlet ayakkabı ya da bez değil stratejik ürünler üretmeli. Bu nedenle, stratejik önemi olmayan Kamu İktisadi Teşekkülleri (KİT) özelleştirilmeli" deniyordu. Sonra, "devlet ekonomiden anlamadığı için KİT'ler zarar ediyor, zarar eden KİT'ler satılmalı" gibi gerekçeler duyulur oldu.
Ardından ne oldu? Bırakın Türkiye'yi, dünya listelerinde bile başa güreşen Türkiye Petrol Rafinerileri Anonim Şirketi (TÜPRAŞ) özelleştirildi. TÜPRAŞ'ın üretimi stratejik değere sahipti. Zarar eden bir KİT olmadığı gibi ülkedeki en karlı işletmeydi. Kapitalist kurumlar halkı kendi çıkarlarına ikna edebilmek için tarihin bütün dönemlerinde bu tür gerekçeler öne sürmüşlerdir.
Paşabahçe fabrikasında iki yıl önce başta yeni fırınlar olmak üzere çeşitli yatırımlar yapıldığı halde bu yatırımlar kullandırılmamış. Böyle bir durumda fabrika tabii ki zarar eder. Üretim olmayan bir yerde zararın da olması çok normal. Dolayısıyla şirket yönetiminin öne sürdüğü argümanlar inandırıcı değil.
"Turizm sermayesinin gözü Paşabahçe'de"
Peki yapılanların gerekçesi ne olabilir ?
SİT alanlarında, ormanlarda, milli parklarda bile sanayi üretimi yapılmasını öngören "Endüstri Bölgeleri Yasası" ile mevcut sanayi işletmelerini bölgeyi turizme açma gerekçesiyle kapatma anlayışı birbirinden farksız. Her iki girişim de tek bir amaca hizmet ediyor: Kapitalistin karlılığı...
Paşabahçe fabrikası, boğazın en gözde noktalarından birisinde. Bu nedenle, turizm sektörü kapitalistlerinin gözü de burada. Turizm sektörü sermayesinin bölgede çok ciddi çıkarları var. İlginç olan, sanayi sermayesi ile hizmet sektörü işkollarından birisi olan turizm sermayesi arasındaki ittifak. Bunu, kamu mallarına yapılan saldırıların bir parçası olarak değerlendirmek gerekir.
Bundan önceki Paşabahçe direnişinde, devlet, "burada stratejik üretim yapılıyor" gerekçesiyle direnişe müdahale etmiş, işçileri eylemlerinden vazgeçirmiş ve tarafları uzlaştırmıştı. "Şimdi neden yapmıyor?" diye sormak gerekir. Eğer ortada bazı kesimlerin çıkarları olmasaydı devletin sessiz kalmaması gerekirdi.
Belçika örneği ve İstanbul
Kapatma kararının İstanbul'un sanayi üretiminden koparılıp bir hizmet ve eğlence kenti olarak tasarlanması arasında bağlantı var mı?
Bu tasarlanıyor olabilir. Böyle bir yapılanma Avrupa'da Belçika'da yapılmıştı. Brüksel'in bir Avrupa Birliği (AB) olması nedeniyle ülkenin kuzeyinde hizmet sektörü ağırlıklı bir yapıya gidilmişti. Bölgedeki sanayi üretimi önce kuzeyden güneye sonra da AB direktifleri doğrultusunda AB dışına çıkarılmıştı. Belçika'nın kuzeyindeki yeni hizmet sektörü iş alanları hiçbir zaman güneydeki işsizliği absorbe edecek düzeyde olmadı. Bugün, güneydeki işsizlik yüzde 20'yi aştı.
İstanbul için de benzeri senaryolar düşünülüyor olabilir. Özellikle Taksim, Beşiktaş ve boğaz çevresinde bu tasarıyı çağrıştıran uygulamalar var.
Örneğin Kabataş Lisesi'nin bir bölümü daha önce Sabancı'ya (Feriye Kültür Merkezi) devredilmişti, şimdi okul binalarının tümünün özel sektöre devredilmesinden bahsediliyor. Aynı zamanda başta Beşiktaş olmak üzere boğazdaki yeşil alanların, parkların, otel inşaatları için özel firmalara devredileceği yönündeki haberler oldukça ciddi boyutta. Yeşil Alan ve Parkların çevresindeki semtlerin sakinleri şimdiden nasıl örgütlenecekleri ve bu saldırıyı durdurabileceklerinin planlarını yapmakta. Bu ve buna benzer bütün gelişmeler büyük ve uzun vadeli hedeflerin ürünleri.
"Hizmet sektörü ekonomiyi düzeltmez"
Bu hedefin gerçekleşmesi önündeki engeller neler?
Çok önemli sorunlar var. İstanbul oldukça önemli bir sanayi kenti. Nüfusunun önemli bir bölümü sanayi üretiminden geçimini sağlıyor. Bunun yerine ne getirilecek veya yerine oluşturulacak yapılar buradaki insanların istihdam ihtiyaçlarına cevap verebilecek mi? Bunların tüm yönleriyle değerlendirilmesi gerekiyor.
Sanayi üretimi yerine ikame edilecek hizmet sektörü ekonomiyi düzeltebilir mi?
Burada "kimin için?" demek gerekir. Hizmet sektörünü de sanayi sektörü gibi düşünmek gerekir. Hizmet sektöründen kimler yararlanacak? Sanayi üretiminden çıkarılacak işçilerin hizmet sektöründe istihdam edilmeleri de mümkün olamayacak. Yani hizmet alanında yaratılacak istihdamın, sanayide oluşan işsizliği birebir emmesi mümkün olamaz.
Ayrıca kapitalist sistemde emek gücünün çelişkili etkisini de unutmamak gerek. Artı değer, yalnızca emek gücü üzerinden elde edilir. Fakat kapitalistin karlılığının artması için de emek maliyetlerinin düşürülmesi, işçi sayısının azaltılması, yani işsizlik zorunludur.
Bu ikilem, kapitalistin önceliklerine "önce kar" biçiminde yansır ve uygulamada kendini, "daha az işçi ile daha fazla üretim" biçiminde gösterdiği için işsizlikte ve genel olarak toplam talep gerilemesinde bir süreklilik söz konusu olmaktadır
Dünya çapında örgütlenecek eylemler
Paşabahçe işçilerinin sorunu nasıl çözülebilir?
Fabrikanın kapatılmasının önüne geçilebilir. Fakat bu kalıcı bir çözüm olmaz. Kararlı bir eylem sermayenin planlarını ertelemesini sağlar ama, saldırı ilk fırsatta daha güçlü bir biçimde geri gelir. Daha nihai hedeflerle kalıcı çözümler sağlanmalıdır.
Nedir bu nihai hedef?
Sorun gerçek anlamıyla sistem sorunu. Bunun fark edilmesi ve buna uygun çözümler üretilmesi gerekir. Türkiye'de işçi sınıfı, gerçek sorunun bilincine varmalı. Paşabahçe fabrikasında bugüne dek sermayeye pek çok taviz verilmiş. Bugün yaşananlar, taviz verilerek sınırlı bir kitlenin sınırlı çıkarlarının, yalnızca geçici bir süre için korunabileceğini gösteriyor. Diğer yandan, işçilerin kitlesel ve örgütlü dayanışması ile fabrikanın kapatılması engellenirse, işçi sınıfının kendi gücünü görmesi bakımından önemli bir adım olabilir.
Nihai bir hedefe ise ancak, tüm işçi sınıfını kapsayan genel grevlerle ulaşılabilinir. Hiç değilse benzer üretim yapan fabrikaların işçileri şalter indirip üretimi durdurabilirse, bu tür dayanışma eylemleri kitleselleştirilebilirse, işçi sınıfının ortak mücadelesi anlam kazanır ve sonuca ulaşır.
İşçiler dokuz gündür aileleri ile birlikte fabrikada. Sizce, bu tip eylemler taleplerin kabul edilmesi yönünde etkili olur mu?
Evet. Bu tür eylemler son derece önemli. Bu tür eylemler işçiler arasındaki örgütlülük bilincinin artmasının önünü açacak eylemler. Paşabahçe fabrikasının kurtarılması Türkiye'de böyle bir bilinç gelişiminin güçlenmesi ve hızlanması yönünde etkili olabilir.
Ancak bu eylemlerin etkili olabilmesi için yerel, ülkesel ve enternasyonal ölçeklerde desteğin sağlanması da gereklidir. Kitlesel, ulusal hatta uluslararası eylemlerle işçilerle dayanışma eylemleri yapılabilirse daha kalıcı çözümler sağlanabilir.
Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Sermaye kesimlerine mektuplar göndermekle yetinilmemelidir. Dünyada benzer üretim yapan fabrikalarda da dayanışma grevleri örgütlemek suretiyle küresel bir muhalefet yaratılabilir.
Kapanan fabrikalar ve işsizlik
Paşabahçe fabrikasının işverenleri sizce kapatacakları fabrikanın yerine ne yapabilirler. İşçiler, Şişe Cam'ın yurt dışında yatırım peşinde olduğunu iddia ediyor.
Sermayelerini heba edecek değiller ya. Mutlaka bir girişimleri vardır. Bir yerlerde yeni yatırımlar yapacaklardır. Bu yatırımları nerede yapacakları o kadar önemli değil. Önemli olan yapacakları yeni yatırımların birçok insanın yaşamının önüne geçmesi ve kitlelerin mağdur edilecek olması.
Fabrika kapatmaları gün geçtikçe artıyor. Bu durum devam edecek gibi. Bizi neler bekliyor?
İşsizlik. Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) sanırım 2000'de bir rapor hazırlamıştı. Rapor, 2010 yılına kadar Türkiye'deki işsizlik oranlarının bugünkünün üç katına çıkacağını öngörüyordu. Şu an resmi işsizlik oranları bile öngörülen bu rakama yaklaşmış durumda.
Sanayi üretiminin İstanbul'dan uzaklaştırılması neleri getirir?
Ekonomistlere göre ekonominin iyileşebilmesi için siyasal istikrarın sağlanması şart. Bunun yetmeyeceğini de biliyoruz. AB ülkelerinde siyasal ve ekonomik istikrar olduğu halde sermaye yer değiştirmenin, daha uyumlu bir alan bulmanın peşine düşüyor, üretimini ucuz işgücü olan ülkelere kaydırıyor. (NK/BB)