Lilia Blaise'nin 9 Ocak'ta The New York Times'ta yayınlanan makalesini Eda Canımana bianet için Türkçe'ye çevirdi.
Tunus’ta benzin, telefon kartları, internet kullanımı, otel odaları ve hatta meyve ve sebzelerin vergilerini artıran yeni bütçe tasarısının 1 Ocak’ta yürürlüğe girmesiyle gergin protestolar patlak verdi. Gösteriler en az bir can aldı ve Arap Baharı ayaklanmalarından sonra tek istikrarlı demokrasi gibi görünen Tunus’taki hassas politik durum hakkında endişeleri yeniden gündeme getirdi.
2010 Aralık ayında bu ayaklanmalar, Tunus’ta 26 yaşındaki lise terk manav Muhammed Buazizi’nin, yerel yetkililer tarafından üstü aranıp küçük düşürüldükten sonra kendini Sidi Buzid kasabasında yakması sonrası başlamıştı. Perşembe onun ölümünün yedinci yıldönümüydü.
Başbakan Youssef Chahed, Salı günü “İnsanlar durumun olağandışılığının ve ülkelerinin zorluklarla dolu olduğunun farkına varmalı. Ancak 2018’in Tunuslular için son zor yıl olacağına inanıyoruz” açıklamasında bulundu ve her türlü zorluklarına rağmen vergi zamlarının ülke ekonomisini istikrarlaştıracağına inandığını vurguladı.
Chahed, ayaklanmanın yasadışı olduğunu söyleyerek yetkililerin şiddeti körükleyenleri tutuklayacağı konusunda uyardı. “Biz demokrasi ile yönetiliyoruz ve protesto yapmak isteyen gündüz yapmalı, gece değil” dedi.
2016’da ülkeye dört yıllık 2.9 milyar dolar borç vermeyi kabul eden Uluslararası Sermaye Fonu (IMF), Tunus’u, devlet harcamalarının yarısını oluşturan kamu sektöründeki iş gücünü frenlemesi konusunda uyarmıştı. En son bütçede, hükümet, vergileri artırmayı ve maaş artışını dizginlemeyi kabul etti. Kamu sektörü alımı büyük oranda durmuştu. İşsizlik yaklaşık yüzde 12’ydi.
Yeni bütçe tasarısı yürürlüğe girdikten bir hafta sonra Pazartesi günü, ülke boyunca 10’dan fazla şehir merkezinde protestolar patlak verdi.
Devlet haber ajansı TAP’a göre, hükümete yönelik baskının yanı sıra UGTT sendikası başkanı Nureddin Tabubi asgari ücretin ve yoksula yardımın bir hafta içinde artmasını talep etti.
Başkent Tunis’in 20 mil batısında eski bir şehir merkezi olan Teburba’da, 45 yaşındaki Khomsi el-Yerfeni Pazartesi günü polisin biber gazı sıktığı protestolar sırasında öldü. Görgü tanıkları haber ajansına adamın güvenlik aracı tarafından ezildiğine inandıklarını söyledi; fakat İçişleri Bakanı bir bildirge yayınlayarak adamın kronik nefes darlığı olduğunu ve cesedinin hiçbir şiddet ya da ezilmişlik belirtisi göstermediğini söyledi.
Teburba’daki hava Salı günkü biber gazının izlerini taşıyor. Çöp bidonları devrilmiş durumda. Polis yetkilileri büyük oranda dışarıda.
Polis korkusundan soyadını veremeyen 27 yaşındaki protestocu Akrem, Teburba’da işsizlik ve sefaletin hüküm sürdüğünü söylüyor. “Ayda ancak 500 dinarla” – yaklaşık 200 dolar – “daha fazla yaşayamazsın ve maaşlarımız 400 dinarın ötesine geçmiyor” dedi.
Tunus’ta asgari ücret ayda yaklaşık 160 dolar. Ekonomistlere göre, küçük bir aile bile kendini geçindirmek gerçekçi anlamda ayda en az 240 dolara ihtiyaç duyuyor. Enflasyon yüzde 6’nın da üstüne fırlıyarak ev bütçesine daha fazla baskı yapıyor.
Kasrin’de 33 yaşındaki gönüllü proje müdürü Raja Jassoumi insanların ekmek alırken bile bütçe konusunda bilinçli olması gerektiğini söyledi: “Yakıt ve diğer ürünlerin fiyatlarının arttığını söylediğiniz zaman bu bardağı taşıran son damla olur.”
Muhalif Halk Cephesi lideri Hamma Hammami muhabirlere “Bugün muhalefet partileri ile hareketimizi koordine etmek üzere bir toplantı yapacağız; ama sokakta olmaya devam edeceğiz ve bu adaletsiz finansman kanunu yürürlükten kalkana kadar protestoların temposunu arttıracağız” dedi.
İçişleri Bakanlığı sözcüsü Khalifa Chibani ülke boyunca 44 kişinin bir gecede tutuklandığını söyledi ve kargaşa için yağmacıları suçladı.
Chibani Salı günü bir röportajda “Olanların demokrasi ve fiyat fırlamaları ile bir ilgisi yoktu” dedi. “Dün protestocular iki karakolu yaktı. Mağazaları, bankaları yağmaladılar, birçok kentte mülkleri yıktılar” diye konuştu.
Biber gazı Kasrin’de de protestoculara sıkılmıştı. Arap Baharı’nın doğduğu yer olan Sidi Buzid’de ve Meknassy’de işsiz genç insanlar yüksek yaşam maliyeti ve iş yoksunluğunu protesto etmek için yürüyordu. Birkaç kişi Tunis’te ve sahil kentleri Sousse ve Bizerte’de tutuklandı.
Protestolar yeni değil: Kasım ayında beş yaşındaki bir çocuğun annesi, düzelmesi umutsuz ekonomik durumunu protesto etmek için, Sejnane kentinde kendini yakarak öldürdü. Halkın öfkesi fiyat yükselmeleri sonucu yeniden yükseldi.
Tunis’te Salı günü gençler 2011’de 23 yıldır iktidarda olan diktatör Zin el Abidin Ben Ali’yi yerinden eden büyük protestoların mekanı ana bulvar Habib Bourguiba Meydanı’nda toplandı.
Birçoğu üstünde 2015’te başlayan yolsuzluk karşıtı hareketin “Manich Msamah” (Affetmeyeceğim) sloganı yazılı tişörtler giyiyordu. Diğerleri “Neyi Bekliyoruz?” sloganı ve ilerleyen bir saat resimli tişörtler giyiyordu.
Protestoculardan Wael Naouar “Nereye giderseniz gidin, bir dükkana ya da bir eczaneye, her yerde fiyatlar daha yüksek. İnsanlar için temkinle yaşamak artık mümkün değil” diyor.
Çatışmalara barışçıl çözüm üretme amaçlı bir kar amacı gütmeyen kuruluş olan Uluslararası Alarm’ın Tunus müdürü Olfa Lamloum “Devrim öncesindeki ile aynı hikaye gözlemlemek”ten endişe duyduğunu söylüyor.
“Önem derecesi düşürülmüş bölgelerdeki protestocular yetkili makamlar ve ana akım medya tarafından yağmacılar ya da suçlular olarak gösteriliyor” diyor. Fakat onlar “gerçek bir toplumsal umutsuzluk” ifade ediyor.
Columbia Üniversitesi’nin küresel Merkezler ve Gelişme Başkan Vekili ve “Tunus: Bir Arap Anomalisi” kitabının yazarı Safwan M. Masri, yeni protestoların asırlık bir problemin en son dışavurumu olduğunu söyledi: “Ülkenin sahil ve iç bölgeleri arasındaki büyük ekonomik eşitsizlik.”
Masri ülkede 1983’te gerçekleşen ekmek ayaklanmalarına örnek verdi.
“İMF gözetimindeki yapısal düzenlemeler 1980’lere kadar varan bu eşitsizlikleri görmezden geldi ve bunu tekrar yapıyorlar. Birbirini takip eden hükümetler mütemadiyen bu soruna çözüm bulmayı ve merkezi ve güney bölgeleri geliştirmek için yatırım yapmayı başaramadı” diyor.
Tunis’teki protestoları desteklemeye gelen 51 yaşındaki kamu personeli Leila Ghrairi başka bir Arap Baharı olacağı konusunda tereddütsüz olduğunu söyledi. “Bunun yeni bir devrime yol açacağını düşünmüyorum; çünkü bu tür protestoların hükümetle bir diyaloğu başlatabileceği konusunda hala umudumuz var. Ama polis şiddetinin durması gerekiyor” diyor. (EC/BK)