PKK'nin silahsız ve sivil kıyafetle "evine giden" bir askeri "esir alması"nın Cenevre Sözleşmeleri'ndeki anlamını bir tarafa bırakarak Tuncelililer üzerinde dolaşan "kara bulutlar"a bakmak daha yararlı olacak.
Tunceli'de altıncısı düzenlenmek istenen Munzur Kültür ve Doğa Festivali, valiliğin "erteleme kararıyla" fiilen yasaklanmış oldu. Basında "Tunceli'de bomba son anda önlendi", "hedef Valiydi", "festivali kana bulayacaklardı" haberleri eksik olmadı. Bu arada akli yönden "saf" denebilecek bir genç "yargısız infaz"ın yeni kurbanı oldu; ismi "bombacı" oluverdi! Şimdi o genç hapishanede ve muhtemelen "devlet topraklarının bir kısmını ayırmak..." diye başlayan o ünlü maddeden yargılanacak.
Bu arada kontracıları işaret eden gerçek bir "yargısız infaz" da gerçekleşti. Meytan köyündeki evinin önünde bahçesini sulayan yaşlı Hasan Şahin "tetikçisi belirsiz" kurşunlara hedef oldu. Ölümü, geride cevapsız sorular bırakmakla kalmadı; sağ olanlara da "korku mesajı"nı verdi.
Tunceli'de köye geri dönüş çalışmaları da büyük darbe yedi. Sadece Nazımiye ilçesinde vatandaşlar tarafından 20'si ilçe merkezine, 80'i köylere olmak üzere, toplam 100 ev yapılacaktı. Çatışmaların yoğunlaşmasıyla bu çalışma tamamen durdu.
Festivalin iptali, Tuncelililere kaybettirdi; gerçekten kaybettirdi. Öncelikle yüzbinlerce avroluk bir kayıp söz konusu oldu. Bunun esnafı ne derece vurduğu kolaylıkla tahmin edilebilir. Yalnızca şunu söylemekle yetinelim: Tunceli'nin nüfusu düşüyor. Son 5 yılda, haziran sonu itibarıyla, nüfusu 72 milyona çıkan Türkiye'de, Tunceli'nin nüfusu 93 binden 79 bine kadar düştü. Bu sayısal veriler ilin ekonomisinde festivalin tuttuğu yerin önemini gösteriyor. İlin ekonomik göstergelerine büyük katkısı olan festivalin yapılamaması başlı başına bir "kayıptı."
Öte yandan Tunceli'de kişi güvenliği veya yaşama hakkı gibi temel haklar da artık güvencede değil. Hasan Şahin cinayeti nedense basında "PKK'linin babası öldürüldü" diye verildi. Halbuki bundan önemlisi, masum bir insan, kontra tarzı ile yok edilmişti. Ve Aziz Nesin'in söylediği gibi "her faili meçhul cinayet aslında faili devlet"ti.
Tunceli'de artık arama-taramalar, kimik kontrolleri rutin halde. İlçelerin girişinde polis ve jandarma aramaları "doğal" karşılanır oldu. "Ohal geri dönüyor" diyenleri doğrulayan gelişmeler devrede. Devlet yetkililerinin yaşananlar karşısında kayıtsız ve duyarsız tavırları ise ne yazık ki sürüyor.
Tuncelililer Ohal'den en son kurtulanlardı. Henüz "buhal"e alışamamışken kötü ünlü Ohal'in "ilk döndüğü" yer olmak istemiyorlar. (HA/TK)