Dünya, son birkaç yüzyıldır geri dönülmesi mümkün olmayan tuhaf çılgınlıklar zamanına teslim oldu gibi! Sadece insanın insana değil, yine insanın bilcümle canlılara dünyayı zindan etme sürecinde hızla yol alınıyor. Buna bilim dünyası Antroposen çağı diyor.
İşte sanatçı Bestami Eği* bu çağ yangını felaketine sanatın zarif diliyle bir süredir karşı durmaya çalışıyor. Yakın günlerde beşinci kişisel sergisini DİTAV-Diyarbakır kültür sanat evinde açtı.
Kentlerin çok katlı betonarme dikey mimari dünyasındaki ‘güvenlik ve ayrıcalık’ sloganlarıyla cazibesi, tüketim alışkanlıklarını hızla değiştirdi. Kullan-at ürünleri o denli kolay ulaşılabilir ve bol seçenekli hale geldi ki; tatminsiz ve çukugınca iştahla satın alınan her bir şey henüz eskimeye fırsat bile bulamadan çöpe yollanıp yaşanabilir çevreyi de hayli daraltmaya başladı.
Bestami Eği çok haklı olarak içerden bir bakış açısıyla sergi manifestosunda “Kullanılabilir durumda olduğu halde ‘trendlere’ uymadığı için elden çıkarılan ahşap, metal vb. nesneler birer birer çevresel atığa dönüştü.” diyor.
İşte edinilen ve sonra hızla işlevsizleştirilen bu nesnelerin ‘çöp’lük malzemesi olması hem çevre kirliliğine sebep oluyor hem de iklim krizinin hissedilir etkilerine doğrudan ve dolaylı katkıda bulunuyor.
Oysa o kullanılmış eşyaların ve artık bir işe yaramayacağı düşünülen nesnelerin de hafızası var. Onlar bir zaman diliminde bir yerde bulundular, oradaydılar! Atıklarla, buluntu nesnelerle ve doğada var olan taş gibi malzemelerle çalışan sanatçı, bu ‘çöp’leri değerlendirmeye, sanatsal ifade yoluyla bunları “ileri-dönüştürmeye” odaklandığını ifade ediyor.
Bugün hemen düne baktığımızda hava kirliliği, kuraklık, yeryüzünde kendiliğinden bir gecede oluşan obruklar, toprak kaymaları, peşpeşe depremler ve dahi bizlere “doğal afet” diye pazarlanan aslında tüm çevre sorunlarının sebebi insan türünün doğaya müdahalesi ve bununla bağlantılı aşırı tüketimi...
O nedenle bu antroposen çağ’a “kapitolosen” de deniliyor. “Antroposen, insanın merkezde durduğu ve diğer her şeyin insana hizmet etmesinin beklendiği bir jeolojik devir.”
Öyle ki; kapitalizm sadece refahımızı yok etmiyor, aynı zamanda türler arası barışı da bozuyor. Yerkürenin 20 km’ye kadarki derininde canlıların yaşıyor olduğunu artık bilim bize kanıtladı; ancak, yaşam hakkı sadece insanlar için öncelik olarak görüldüğünden diğer bütün canlıların hakları ötelenerek adeta yok sayılıyor. Bir nevi insan canlısı dışı diğer bütün canlı türlerinin “katli vacip” tuhaf zamanları yaşıyoruz.
Bestami Eği serginin açılış günkü söyleşisinde ifade ederek; “Bugün artık insan yapımı nesnelerin tahmini ağırlığı bir trilyon tona ulaşmış. Önümüzdeki altı yıl içinde yeryüzündeki tüm plastik, tuğla, beton ve diğer insan yapımı nesneler, ilk kez gezegendeki bitki ve hayvanların ağırlığını aşmış olacak! Yeryüzündeki her insan, her hafta kendi bedeni hacminde çevresel atık ya da “çöp” üretiyor. Ben de bu terk edilen, işlevsizleştirilen antroposen çağ atıklarını yani çöplerini kendi çevremden başlayarak sanatın olanaklarıyla ileri dönüştürüyorum, onlara yeni bir kimlik kazandırıp izlenebilir ve sergilenebilir hale getiriyorum. Böylece o nesnelere yeni bir değer katıyorum” dedi.
İklim krizinin etkilerine dikkat çekmenin birer aracı bu tür sanatsal üretimler. Doğayla aramızdaki bağın kopmaya başladığını anlatmanın en iyi yollarından birini işaret ediyor bu tür sanat.
Ahşap, metal, plastik gibi atık nesnelere boyayla ve atıklardan elde edilen malzemelerle müdahale ederek onları izlenebilir, sergilenebilir hatta evlerimizin bir köşesinde her birimize yeniden bütün hikâyeyi hatırlatmaya, unutturmamaya vesile olan birer hale de getiriyor.
Aslında yapılan, artık sicilden ve gözden düşüp terk edilmiş nesneleri, antroposen çağın histerisiyle tüketmekte olduğumuz bu gezegenin vahşi sofrasına yeniden kimliklendirerek buyur etmek. İtiraf etmek gerekir ki; bu sergi, hem kendimizle hem de doğayla yüzleşmemize bir yeni davet yolluyor, çağrı sunuyor, hatta çığlık oluyor.
Bestami Eği’nin 32 parçadan oluşan sergisini Diyarbakır Suriçindeki Meryemana Süryani kadim kilisesi bitişiğindeki eski Süryani Kızlar Mektebinin şimdi yeniden Ditav kültür-sanat merkezi olarak işlevlendirilmiş mekânında 6 ekime kadar gezip görmek mümkün. Kaçırmayın ve yolunuzu düşürün…
* Bestami Eği, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümünden mezun olduğu 2009 yılından beri sanat çalışmalarını bağımsız olarak sürdürüyor. 2014’ten bu yana gerek dijital gerekse plastik sanatlar alanında, elde ettiği farklı malzemelerle özgün eserler üretiyor, çeşitli kentlerde atölyeler düzenliyor, sanat projelerinde rol alıyor.
Sanatçının ilk kişisel sergisi “Doğadan İzler” başlığıyla Ekim 2022’de Diyarbakır’da açıldı. Bu sergi, yeni eserler eklenerek Temmuz 2023’te ve aynı yılın Ağustos ayında Mardin’de sırasıyla CureArt’ta ve Uluslararası Tasarım Vakfı Sanat Galerisi’nde sanatseverlerle buluştu. Kasım 2023'te eserleri Ankara’da ilk kez, Goethe Institut’ta sergilendi. “Antroposen” sanatçının beşinci kişisel sergisi Diyarbakır Ditav kültür sanat evinde.
Bestami Eği, çalışmalarını Diyarbakır’daki stüdyosunda sürdürüyor.
Sergi adresi: DİTAV Kültür Sanat Evi, Diyarbakır Suriçi Urfakapı, lalebey mahallesi, Ana sokak, No: 28, Meryemana Süryani kadim kilisesi bitişiği…
(ŞD/AS)