Elon Musk, görev süresinin dolmasına bir gün kala 28 Mayıs günü istifa ettiğini duyurarak yalnızca kişisel bir kararı değil, Cumhuriyetçi saflarda büyüyen çatlağı da görünür kıldı.
Trump’un hazırladığı yasa tasarısının kendi partisi içinde bile dirençle karşılaşması, sağ ittifakın artık tek merkezden yönetilemediğini gösteriyor. Öyle ki, Trump’ın sağında konumlanan figürlerin politikalarına karşı çıkması, Goethe’nin o meşhur dizesini hatırlatıyor: “Çağırdığım ruhlardan, kurtulamıyorum şimdi.”
Musk ve elektrikli testere
Başkan Trump savunma dışı kamu hizmetlerinde kesintiler yapılırken savunma harcamalarını yüzde 13, ulusal güvenlik harcamalarını ise yüzde 65 artırmayı öngören bir yasa tasarısı sundu.
Temsilciler Meclisi Bütçe Komitesi'ndeki beş Cumhuriyetçi üye, federal harcamaların yeterince azaltılmadığı ve Medicaid kesintilerinin ertelendiği gerekçesiyle tasarının ilerlemesini engellemeye çalıştı. Buna rağmen tasarı, geçen hafta Temsilciler Meclisi’nde 215’e karşı 214 oyla kıl payı kabul edildi ve şu anda Senato’da oylanmayı bekliyor.
Bu gelişme, Tesla ve SpaceX'in sahibi Elon Musk’ın tepkisini çekti. Musk, söz konusu düzenlemenin, ikinci Trump döneminde kurulan Hükümet Verimliliği Dairesi’nin (DOGE) hedeflerini boşa çıkardığını savundu.
Musk’ın, Arjantinli Milei ile birlikte sahnede sembolik olarak kullandığı “elektrikli testere” (devlet kurumlarını kapatmak, çalışanları işten çıkarmak ve bütçeleri kısmak anlamına gelir), halihazırda federal düzeyde bir çok çalışanının işsiz kalmasının bir ifadesi oldu. Bu süreçte, eğitim bütçesindeki kesintiler de dikkat çekti ve eyaletlerde öğretmenlerin tepkisini beraberinde getirdi.
Ancak Musk’ın sessiz kaldığı konu, Michael Roberts’ın yeni bütçe-vergi yasasıyla ilgili son makalesinde açıkça ortaya koyduğu gibi 2017’de kabul edilen ve en zenginler için büyük vergi indirimleri içeren düzenlemenin uzatılması. Bu “güzel” tasarı, aynı zamanda düşük gelirli vatandaşlar için Medicaid sağlık sigortası ve gıda yardımı programlarında büyük kesintiler içeriyor. Ayrıca yenilenebilir enerji sübvansiyonlarının da azaltılması planlanıyor.
Bu vergi indirimi Elon Musk’ın kulağına hoş gelse de, DOGE’un başındayken Savunma Bakanlığı bütçesini bile kısmak isteyen biri için savunma harcamalarındaki büyük artış kabul edilemez bir çelişki oluşturuyor. ABD, küresel siyasetini uzun süredir askeri güç ve tehdit üzerine kurmuş durumda. Ancak bu niteliğini yitirmeye başlayan ve düşüşte olan bir hegemon için, savunma harcamalarında kesinti yapmak artık siyasal açıdan mümkün görünmüyor.
Musk’ın istifasının arkasındaki nedenler çoklu şirket çatışması olarak değerlendirebiliriz. Birkaç hafta önce hükümet yetkilileriyle sert tartışmalara girmiş, Beyaz Saray Ticaret Danışmanı Peter Navarro’ya alenen saldırmıştı. Trump, gümrük vergisi savaşını başlattığında, Musk, ABD ile Avrupa arasında “sıfır gümrük vergisi” politikasını reddettiği için Navarro’yu “moron (geri zekâlı)” olarak nitelendirmişti. Musk, her ne kadar atamayla gelmiş olsa da, kendi ticari çıkarlarını her şeyin önünde tutuyor.
Ayrıca Musk, Trump’ın Birleşik Arap Emirlikleri ile Elon Musk’ın rakibi olan OpenAI arasında bir yapay zekâ anlaşmasına aracılık etmesi nedeniyle Beyaz Saray yetkilileriyle yeniden karşı karşıya geldi. Wall Street Journal’a göre, Musk şirketi anlaşmaya dahil edilmediği sürece bu anlaşmayı engellemeye çalıştı. Ancak görünüşe göre, Orta Doğu turunun tam ortasında bir kez daha Donald Trump’ın çıkarlarıyla çatıştı. Musk, ticari yaşamının son dönemini OpenAİ’yi ele geçirmekle geçirdi. Trump’un bu çatışmalı ve zikzaklı siyaseti, onun siyasetine karşı olan tepkileri de ortaya çıkardı.
Trump’un zikzakları
ABD Başkanı Donald Trump’ın ani ve tutarsız gümrük tarifesi açıklamaları, son aylarda Wall Street’te büyük dalgalanmalara yol açtı. Yatırımcılar ise bu duruma esprili bir şekilde “TACO trade” (Trump Always Chickens Out – Trump her zaman tavuk gibi geri gider.) adını verdikleri bir stratejiyle yaklaşıyor. Bu terim, Trump’ın yüksek tarifelerle tehdit edip ardından geri adım atarak piyasada rahatlama yarattığına işaret ediyor.
Trump, bu ifadeyi ilk kez bir gazeteciden duyduğunu belirterek tepki gösterdi ve soruyu “en iğrenç soru” olarak nitelendirdi. “Tavuk gibi geri adım atmak mı? Bu, müzakeredir,” diyerek kendini savundu.
Trump’a yöneltilen bu eleştiri, onun Çin ve AB’ye yönelik gümrük tarifesi kararlarında önce tehditte bulunup, ardından geri adım atmasına dayanıyor. Örneğin, AB ürünlerine %50 vergi koyacağını söyleyip iki gün sonra bu kararı ertelemiş, benzer şekilde birçok ülkeye uyguladığı tarifeleri kısa süre içinde askıya almıştı. Ancak bu geri adımların ardından borsalarda yükseliş yaşanmış, S&P 500 endeksi tarifelerin durdurulduğu gün 2008'den bu yana en iyi performansını göstermişti.
Bu taktiğini geçen haftaki görüşmesinde de kullanmıştı. “Trump’ın Güney Afrika heyetiyle görüşmesini, olmayan bir “soykırım’’ ile başlatmasının arkasında, bu heyeti baskı altına alıp, kendi isteklerine boyun eğdirme siyaseti yatıyor. Bununda sonuçlarını Trump kısmen de olsa gördü, Ramaphosa ticaret-maden paketi önerdi toplantının sonunda.” Lakin bu taktiğin uluslararası güç ilişkierinde sınırları var ve Trump bununla yüzleşiyor şu an.
ABD Uluslararası Ticaret Mahkemesi, Başkan Donald Trump’ın geniş kapsamlı gümrük tarifeleri uygulama yetkisini aştığına 28 Mayıs günü hükmetti. Kararda, Trump’ın Nisan ayında ilan ettiği “Kurtuluş Günü” tarifeleri ile Çin, Meksika ve Kanada’ya yönelik fentanyl ile mücadele gerekçeli tarifeler dâhil olmak üzere birçok verginin yasal dayanaktan yoksun olduğu belirtildi. Mahkeme, Uluslararası Ekonomik Acil Durum Yetkileri Yasası’nın (IEEPA) tarifelere izin vermediğini ve Trump’ın bu yasayı kullanarak yetkisini aştığını vurguladı. Ayrıca mahkeme, tarifelerin büyük bölümünün durdurulmasına yönelik kalıcı bir tedbir kararı aldı.
Karar temyize götürülürken, yürürlüğe girmesi için 10 günlük bir süre tanındı. Beyaz Saray, mahkemenin bu kararına tepki göstererek, başkanın ulusal krizleri yönetme yetkisine müdahale edildiğini savundu.
Dava, küçük işletmeler ve Oregon gibi eyaletler tarafından açılmış ve mahkeme tarafından oybirliğiyle kabul edilmişti. Kararın ardından borsa vadeli işlemleri yükselişe geçti; Dow Jones vadeli endeksi 500 puan, Nasdaq ise yüzde 1.6 oranında arttı. Uzmanlar, bu kararın küçük ve orta ölçekli işletmeler için büyük bir rahatlama sağlayabileceğini belirtiyor.
Liberty Justice Center adına konuşan avukatlar, tarifelerin keyfi biçimde değiştirilebilmesinin işletmelerde büyük belirsizlik yarattığını vurguladı. Kararın hem ekonomik etkileri hem de başkanın yetkilerini sınırlaması bakımından tarihi bir dönüm noktası olabileceği ve temyiz süreci sonunda Yüksek Mahkeme’ye kadar taşınabileceği ifade ediliyor.
Moody’s’in ABD’nin kredi notunu düşürmesi, Elon Musk’ın görev süresinin dolmasına bir gün kala istifa etmesi, Trump’un kararlarına karşı oluşan tepki ve içsel gerilimin, iş çevreleriyle siyasal merkezin arasındaki fay hatlarının dışavurumudur. Musk gibi aktörlerin devletten “verimlilik” talebiyle giriştiği neoliberal kesinti projeleri, Trump’ın uluslararası siyasetteki etkinliğini koruma amaçlı askeri ve güvenlik harcamaları ve ekonomi politikalarıyla çelişiyor. Bu çatışma, bir yandan Amerikan kapitalizminin tarihsel dönüşümünü, diğer yandan da çöken hegemonyanın kendi içindeki uyumsuzluklarla nasıl boğuştuğunu gösteriyor.
Musk, kendi sermayesinin rekabet dünyasındaki hakimiyetini ve diğer şirketleri satın alma yeteneğini dolaysız artıracak ekonomik paketi daha çok önemsiyor. Trump’un bu hedef için daha güçlü bir ordu harcaması ön görmesini, Musk kabul edilmez görüyor bu noktada. Biri emlak zengini, diğeri teknoloji şirketlerinin sahibi olan iki kapitalistin devletin zirvesinde karşı karşıya gelmesi, sermaye blokları arasındaki çatışmaları daha çabuk çatışmaya götürdüğünü de görebiliriz.
Mahkeme, yasalar ve kurumları aradan kaldırarak, şirketin çıkarını dolaysız devletin çıkarı haline getirme girişimini Trump ve Musk farklı taktiklerle gerçekleştirmek istiyor. Artık ABD’nin küresel sistemdeki rolü, düzen kurucu olmaktan çok, revizyonist baskılarla kendi güç kaybını geciktirmeye çalışan bir savunma refleksine dönüşmüş durumda. Trump ve Musk arasındaki bu itilaf, yalnızca iki fiilin tepişmesi değil, düşen bir hegemonun sistemsel krizlerinin işaretidir.
(HA)