İki boyutta irdeleyebileceğimiz transfer dönemlerinin krizle ilişkisine, ilk olarak ileri kapitalistleşmiş ülkelerin kulüplerinden başlamak gerekiyor. Temel olarak krizin oluşma nedenleriyle futbol piyasasında astronomik bedellerle transfer yapmak hemen hemen aynı sürecin ürünü. Krizin oluşmasının (buzdağının görünen kısmı -mortgage krizi gibi) temelinde kapitalizmin çelişkilerinden birini oluşturuyor. Şişirme değerler ve spekülasyonların etkisi krizin tetiklenmesinde başrolü oynuyor.
Transfer dönemlerinde ileri kapitalistleşmiş ülkelerin kulüplerinin büyük oranda birbirlerini üreten bir yapıda transfer yaptıklarını görebiliriz. İleri kapitalistleşmiş ülkelerin kulüplerinin öncelikle kendi aralarında transfer (özellikle astronomik bedellerle aldıkları oyuncuları) yaptıkları için dönen veya dönecek olan para kendi aralarında kalıyor
İbrahimovic-Eto'o'nun para artı takasla Inter ile Barcelona arasında, Ronaldo'nun Manchester United'dan Real Madrid'e transfer olması gibi.
"Öteki kulüpler"
İkinci boyut da "öteki kulüpler" olarak niteleyebileceğimiz ve genellikle ileri kapitalistleşmiş ülkelerin kulüplerine oyuncu sattıklarında elde ettikleri gelirle transfer yapabilen kulüpler.
Gelirleri düşük olan bu kulüpler, transfer piyasasında sadece sözleşmesi biten oyunculara yönelebiliyor. Tabi her sözleşmesi biten oyuncuyu alma şansları da yok. Eğer üst düzey bir oyuncunun sözleşmesi biterse onu da elit kulüpler yüksek maaş verebilmeleriyle kadrosuna katıyor. Örneğin Newcastle United'ta sözleşmesi biten M. Owen'ın Manchester United'a; Chelsea'de sözleşmesi biten Joe Cole'un Liverpool'a gitmesi gibi. Transfer piyasasının bu yapısından çıkarabileceğimiz tek bir sonuç var: Transfer piyasası tamamen İleri kapitalistleşmiş ülkelerin kulüpleri tekelinde...
Endüstriyel futbolun küreselleşmeyle birlikte daha da liberal bir yapıya büründüğü son yirmi yılda gelinen süreç, tamamen İleri kapitalistleşmiş ülkelerin kulüplerinin tekelleştiğini gösteriyor.
Bütün futbol piyasasını bir avuç İleri kapitalistleşmiş ülke kulübü elinde tutuyor ve diğer kulüplerle aralarındaki uçurum her geçen gün derinleşiyor. Diğer kulüpler ne yaparsa yapsın sonunda toplamı hep sıfır olan bir oyunun içinde kendilerini buluyor. Aynı zamanda çoğunlukla altyapılarından yetiştirdikleri yıldız adayı oyuncularını bile ellerinde tutmakta güçlük çekiyorlar. Bu da başarı şanslarını minimuma indiriyor.
Örneğin bu kulüpler ülkelerinde başarılı oldukları takdirde Şampiyonlar Ligi'ne katılmak için birkaç ön eleme turu geçseler bile, son turda ileri kapitalistleşmiş ülkelerin kulüpleri karşılarına çıkıyor. Bu süreç aslında onları, ileri kapitalistleşmiş ülkelerin kulüpleriyle rekabet şansı tanıma bir yana, ileri kapitalistleşmiş ülkelerin kulüplerinin başarısı ve daha da zenginleşmesi yolunda kullanılan birer araç haline dönüştürüyor. (OB/TK)