Bir bulut hikâyesi gibi başlıyor, sonra ağaç oluyor sonra kuş. O aslında kocaman bir “Handan”. Mimar Handan. Anne Handan. Eş Handan. Evlat Handan. Yeğen Handan.
Yok, aslında onlar değil. Yani kocaman “Handan”lar da değil, küçücük bir Handan.
Sahnedeki isim Zerrin Tekindor. Tiyatro oyununun adı “Toz”
Hira Tekindor'un yönettiği “Toz”a bilet bulmak çok zor.
Bir kere aylar öncesinden almıştık da 6 Şubat depremleri olunca oyun iptal edilmiş, yeniden de bilet almamıştık. İçimizden gelmemişti.
Sezonun muhtemelen son “Toz” oyununu nihayet Zorlu PSM’de izleme şansı yakaladım.
Erkek şiddeti haberleri yazan, kadınların hikâyelerine kamerasını odaklayan biri olarak elbette çok etkilendim.
Sıradanın çekiciliği
Bu sezon izlediğim oyunlar arasında mutlaka bir sıralama yapmam gerekse Pınar Güntürkün’ün “Herkes Kocama Benziyor”, Jülide Kural’ın “Rosa Luxemburg”, Berfin Zenderlioğlu'nun sahneye koyduğu Nazan Kesal’ın oynadığı “Yaralarım Aştandır” oyunlarıyla birlikte sayarım "Toz"u. Bunlar unutulmaz oyunlar sıralamasında başı çekiyor.
Oyunda her şey o kadar sıradan başlıyor ki sıradan herhangi bir günü izliyor gibi oluyorsunuz yani siz öyle sanıyorsunuz. O sıradanlık hali işte sizi katman katman içine katıyor.
Mesela geçmişe gidiyorsunuz, 1960’lara. Sonra pat diye bugüne geliyorsunuz, bir metrodasınız. Handan’la tanışıyorsunuz. Ya da öncesinde tanışmışsınız. Annesine üzülüyor, anneannesine küsüyor, halasına gülüyor, Handan’ın kızıyla kendi bir aradalığına hayretler ediyorsunuz.
Oyunda çok kadın var aslında, hepsinin hikâyesi birbirine geçmiş, birbirine geçerken mutlaka birilerinin hayatına ilişen hikâyeler.
Bir de avukat baba ile Handan’a eş olan Sinan var. İkisi de erkekliğin konforlu alanına sığınmış, kadınların hayatı hakkında ahkâm kesiyorlar. Sinir oluyorsunuz, sinir. Handan gibi kahkaha atasınız geliyor ya da sadece gülümseyerek bakıyorsunuz sahneye.
Birçok noktada şaşırıyorsunuz, nasıl bu kadar gerçek yazabildiler bu oyunu? Nedir bunun tılsımı? Kesin çok sayıda kadın bir araya gelmiş yazmış diyorsanız, öyle değil. Oyunu Murat Mahmutyazıcıoğlu yazmış. Ne diyelim kadınca bakabilen kalemini daha çok izleyelim, okuyalım.
“Toz” kadınların hikâyelerini sahneye taşırken, politik dil kullanmadan politika yapıyor aslında. Evlerin duvarını kaldırıyor, kapalı ışıkları açıyor.
Metroda evinize giderken, otobüste oturmak için boş koltuk kovalarken, İstiklal Caddesi’nin, Kadıköy’ün sokaklarını adımlarken, Diyarbakır’da Ofis’ten Dağkapı’ya yürürken, Trabzon’da Uzun Sokak’ta dükkanların pencerelerine bakarken, İzmir’de tam da Saat Kulesinin oradayken veya Basmane’den Kültürpark’a ilerlerken etrafa biraz dikkatlice bakarsanız Handan’ın sesini siz de duyabilirsiniz: Açın perdeleri, açın pencereleri, toz içinde her yer toz.
Oyunun Künyesi Yazan: Murat Mahmutyazıcıoğlu |
(EMK/AÖ)