Öğrenilenler en çok da yaşanmış olanlardan arta kalan şeylerdir. Görmeden duyduklarınız ise yaşamadan itibar etmeyeceğiniz ya da itibar etseniz de hakkıyla gerçekliğe teslim etmeyeceğiniz şeyler olarak kalır. Öğüre öğüre gerçekle yaşamak ayrıdır, o gerçeğin uzaktan dahi olsa midenizi bulandırması ayrı.
Bundan birkaç yıl önce faşizm denilen şey Türkiye'nin doğusunda yaşananlarla örneklendirilirdi. Neredeyse bir sosyal bilim dalı olacak faşizm saha çalışmalarını Türkiye'nin doğu ve güney doğu illerinde yürütürdü. Yakılan köyler, faili meçhuller, işkencede öldürülenler Batı'da yaşayan birçok insan için sıcacık battaniyeler altında dinlenilen "miş-li geçmiş zamanın" hikâyelerine denk gelirdi. Korkunç masalların geçtiği bu yerler -hele ki zamanın hız teknolojisi düşünüldüğünde- uzak değildi, değildi ama...
Gel gör ki dördüncü kuvvet medya yakını uzak etme, uzağı yakın etme gibi bir "yer sabitsizliği yaratma" becerisine sahip olduğundan yaşanılan hiçbir gerçek "çok da gerçek gelmezdi" birçok insana.
Militer güç en kavi sacayağını Türkiye'nin doğusuna kurmuştu kurmasına ama her baskı, ezme, yok etme politikasının sebep olacağı bir cevap hakkı olan direniş de doğmuştu bu çok ırak topraklarda.
Korkusuz gazeteciler, nereye taş attığını gayet iyi bilen çocuklar, hiçbir tutuklama, gözaltı kararına şaşırmayan aileler, yakınlar, apolitik olma lüksü olmayan gençler, ataerkil düzenin yaşam alanı olarak takdis ettiği hatta dikte ettiği mutfaktan yani ev hayatından sokağa, alanlara çıkan kadınlar...
Taraf olmayanın bertaraf olacağı zaten bitaraf, bigâne olmanın utanç sebebi sayılacağı Kürtler için baskının her türlüsü "bildiğimiz, ettiğimiz şeyler" ayarında olağanlaşmıştı.
Bu ülkede illerin sosyo-ekonomik faşizm yatkınlıklarına ve müdahaleye, yönlendirmeye zaaflı geçmiş öğrenmişliklerine göre faşizm sıçramaları da yaşatıldı. Çorum Olayları, Maraş Katliamı, Madımak'ta yakılanlar ilk aklıma gelenler. Bunlarla kalınmayacaktı elbette.
Devlet terörü bir yerde başladı mı gerisi kazak söküğü gibi gelir. Dünyada ki örnekler böyle en azından. Faşizm alanını alıştıra alıştıra genişletir. Bizde de öyle oldu. Ağır ilerleyen mezalim güçleri Batı'da yaşanan endirekt faşizmin yerine direkt faşizmi taşımış oldu.
Akademik okumalar günlük hayatta karşımıza çıkan militarist unsurları parça parça gün yüzüne çıkartmaya uğraşa dururken ülkenin bir tarafı direk faşizm unsurlarıyla yatıp kalkıyordu. Endirekt faşist uygulamalar anlayıp kavranılana kadar sistem çıtayı daha da yükseltti.
Hemen hiçbir bakış açısına göre sıradan karşılanmayacak ve hak ihlalleri açısından kesinkes tepkiler alınacağı düşünülen birçok şey günümüzde olağanlaştı. Kısacası şiddet azıya aldı, faşizm hiç olmayacağı kadar meşruluğunu kazandı.
Çıta yükseldikçe kraldan daha çok kralcı kesilen polisi, hukukçusu, askeri, bilmem ne makamındaki yetkilisi kendisini de bu sistemin sürmesi ve korunmasına yardımcı olacak kişi olarak addetti. En fenası da bu insanlar yaptıkları ya da yapacakları hiçbir şey için enine boyuna yasal sürecin işlemeyeceğine emin olmuştu. Böyle böyle faşizm uygulayıcıları hemen her yere dağıldı.
İzmir'de karakolda polisler tarafından dövülen Fethiye Cengiz, gene bu devletin karakollarından birinde öldürülen Festus Okey, polisin tekmeleriyle çocuğunu kaybeden bir kadın, gene o tekmelerle kalçası kırılan bir başka kadın, haftada iki gün (Salı ve Perşembe günleri genellikle) rutinleşen gözaltılar, terörist olma şüphesiyle öldürülen köylüler, çocuklar ve daha birçok örnek elini kolunu sallaya salaya aramıza giren, kendini belli etmekte artık hiçbir beis görmeyen faşizmin direk örnekleri.
Kısacası Doğu'daki faşizm, Batı'ya sıçradı. Artık Kürt olup olmamanız önemli değil. Muhalif olmanız, bir şeyleri ret ediyor olmanız, Büşra Ersanlı gibi akademik çalışmalarınızı paylaşıyor olmanız, gündemi kurcalayan yazılar yazıyor olmanız, herhangi öğrenci hareketlerinde yer almanız yeterli. Bundan gayri hepiniz Kürtsünüz. Her an eviniz basılabilir, günlerce uykusuz bırakılıp sorguya alınabilirsiniz ve aylarca tutuklu yargılanabilirsiniz.
Bu arada siyaset terminolojisine de yeni bir rejim adı eklenmiş oldu: Totaliter demokrasi. Nitelikleri önümüzdeki yıllar içerisinde literatüre yazılmaya başlanacak. Şu aralar alternatif medya totaliter demokrasinin tarihini yazmakta. (FG/HK)