TÖS Genel Başkanı Fakir Baykurt bir mitingde
Türkiye Öğretmenler Sendikası (TÖS) Devrimci Eğitim Şurası çalışmalarını 11 Eylül 1968'de tamamladı. Fakir Baykurt’un ayakta ve uzun alkışlarla karşılanan kapanış konuşmasından sonra Can Yücel kürsüye çağırıldı.
Ayakta ve hep birlikte aşağıdaki ant okundu.
"Türküm, doğruyum, devrimciyim.
Yasam, iç ve dış gâvuru dışarı atmak,
Yurdumu tezelden kalkındırmaktır…
Ülküm işçiye iş,
Köylüye toprak,
Bebeye süt.
Yavruya ekmek ve kitap.
Gence gelecek sağlamaktır…
Varlığım ulusal kurtuluşumuza ve bağımsızlığımıza armağan, olsun.’’
8 Temmuz 1965’de TÖS kuruldu. Kısa sürede 65 bin üyeye ulaştı. Böylelikle öğretmenlerin yüzde 60’ı TÖS'de örgütlenmiş oldu. Bu yıllarda Türkiye nüfusu 30 milyon. Halkın yüzde 70’i köylerde yüzde 30’u kentlerde yaşıyordu, İstanbul’un nüfusu 1.7 milyon idi.
Köylü çocuklarının okuyabilenleri genellikle öğretmen, hemşire, ebe ve ziraatçı olduğu bu dönemde genç cumhuriyetin fikrini topluma taşıma, görevini eğitim programıyla birlikte öğretmenlerin üslendiğini söyleyebiliriz.
Öğretmenler toplumun aydınlık yüzünü temsil etmeleri nedeniyle önceleri cumhuriyet karşıtlarının, sonraki yıllarda gerici güçlerle işbirliği yapan ABD [Amerika Birleşik Devletleri] emperyalist ajanlarının hedefi haline geldiler.
Sendikal toplumsal mücadelelerin tarihi aynı zamanda ülkelerin siyasi tarihini yansıtır.
27 Mayıs askeri darbesi sonrası yapılan ilk seçimde Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) birinci parti olarak çıksa da sağ partiler birarada hükümeti kurabilecek durumda olmalarına karşın, Milli Birlik Komitesi’nin zorlaması ile CHP –AP [Adalet Partisi] koalisyonu kuruldu. Milli Birlik Komitesi darbeyi yapanlardan oluşan, ülke yönetimini üstlenen 38 kişilik grup oluyor.
Devletin tepesinde devam eden rejim krizinin silah zoruyla geçici olarak çözülmüş olması, yeni krizlerin habercisi niteliğinde idi. Ve nitekim 1965 seçimlerinde Adalet Partisi tek başına iktidara geldi.
Kapitalist üretim ilişkilerinin kendi iç dinamiği ile gelişmediği ülkede, montaj sanayine dayalı ekonomi, bir taraftan feodalizmi tasfiyeye gücü yetmese de, çarpık kapitalist sistemi üretti. Bu dönem işçi sınıfının daha belirgin olarak varolmaya başladığı yıllardır.
Adını İsmet İnönü’nün koyduğu söylenen Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) devlete bağlılığını siyasetler üstü sapsarı rengiyle kendini alternatifsiz sandığı bir dönemde Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) 1967'de kuruluşunu engelleyemedi.
1970lere gelindiğinde ortaya çıkan sınıf mücadelesinin boyutları 15-16 Haziran eylemini yarattı.
Can Yücel’in okuduğu ant, ulus devletin inşa sürecindeki siyasi tarihin özeti niteliğindedir. Dönemin devrimcilerinde ortaya çıkan ideolojik ve politik motivasyon antiemperyalist ruhu yansıtıyor.
Dünyada esen 68 rüzgârı, Latin Amerika’da imkânsızı başaran devrimciler, Amerikan emperyalizminin somut olarak teşhir olduğu yıllardır. ABD’nin kendi nüfus alanını genişletme adına başlattığı antikomünist mücadele programını Türkiye’de devreye soktu, Askeri vesayet rejimini bu program özelinde yeniden şekillendirdi.
TÖS ülke içindeki rejimin siyasi krizinden en fazla etkilenen örgütlerdendir. Eğitim emekçilerinin ekonomik taleplerinin yanı sıra eğitimin içeriğine dair de sözünü söylemesi örgütün politik kimliğini belirginleştirirken, geleceğe dair kalıcı bir miras bırakmasını da sağladı.
TÖS Amerikan Gladyosu’nun ve faşist güçlerin yoğun saldırısına uğradı. 8 Temmuz 1969’da Kayseri’de, TÖS Genel Kurulu’nun yapıldığı sinema yakıldı. Yakılan sinemanın içinde kalan yüzlerce TÖS delegesi öğretmen askeri müdahale ile kurtarıldı.
O günlerde Türkiye genelinde devrimci öğretmenlere karşı yoğun saldırılar yaşandı. Konya, Horasan, Boyabat, Eskipazar, Karaman, Adıyaman ve birçok yerde öğretmenlere yönelik saldırılarda birçok öğretmen yaralandı. TÖS Komünizmle mücadele örgütlerinin hedefi durumundadır.
12 Mart 1971 darbesinin ardından TÖS kapatıldı, tüm yöneticileri tutuklandı.
TÖS’ün eğitimcilere ve Türkiye toplumsal mücadelelerine bıraktığı birikimi, mesleki sendikal faaliyetin dışında, toplumsal değişimi etkileyen, aydınlanmacı dönemi güçlendiren, edebiyat, şiir, roman, resim ve sanatı besleyen, yüzünü sosyalizme dönen niteliğiyle tarihsel belleğimizde hep yaşayacak olan örgüttür.
Kamu çalışanlarının sendikal mücadelesine önemli bir referans olan TÖS’ün bize söylemek istediği şey geçmişin tekrarı değildir. Geleceğin yeniden üretilmesidir.
Gezegenimizi mahveden mafya tipi kapitalizmin sonuçlarını yaşadığımız şu günlerde, Demokrasi, ve insanlık mücadelesinde, emeklerini, yaşamlarını esirgemeyen Bütün TÖS’lüleri saygıyla anmak, hatırlamak, devrimci öğretmenlerin sorumluluğudur. (SE/APA)