Torba Kanunla pek çok yasada değişiklik yapılmıştır. Torba Kanun, ikiyüzonbeş madde ve onsekiz geçici maddeden oluşmaktadır.
Torba Kanun yasalaşırken İş Kanununda değişiklik yapan üç maddesi çıkarılmıştır. Bunlardan biri "evden çalışma" ile ilgili olup, evden çalışanların neredeyse tamamı kadın işçilerden olduğu için, kadın işçilere özel bir düzenleme olarak değerlendirilebilecek söz konusu çalışma biçimiyle ilgili hükmü, son anda yasa metninden çıkarılmıştır.
Bu durumda, yasalaşan 6111 sayılı Torba Kanunla İş Kanununda ve Sosyal Sigortalar Kanununda yapılan değişiklikler bağlamında, kadın işçileri doğrudan ilgilendiren üç düzenleme bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, erken doğum nedeniyle kullanılamayan doğum öncesi iznin ne olacağına açıklık getiren; ikincisi, önceki düzenlemelere göre sağlık yardımından yararlanan kız çocuklarının durumları değiştiği için bakmakla yükümlü kişi olma özelliklerini yitirdikten sonra tekrar çalışmayarak veya evliliği sonlandırarak ilgili kanuna göre benzer koşullara dönmeleri halinde yine 5510 sayılı Kanundan önceki haklardan yararlanmaya olanak veren; üçüncüsü, kadın işçinin istihdamını teşvik eden düzenlemelerdir.
1.Kullanılamayan Doğum Öncesi İznin Doğum Sonrasına Taşınması ve Geçici İş Göremezlik Ödeneği
Torba Kanunla yapılan ve kadın işçileri ilgilendiren düzenlemelerden biri, doğum öncesi ve sonrası doğum izin haklarıyla ilgilidir. Bu nedenle, hem 4857 sayılı İş Kanununda hem de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda değişiklik yapılmıştır
( 4857 sk.m. 74; 5510 sk.m.18).
İş Kanununun, "Analık Halinde Çalışma ve Süt İzni" başlıklı maddesinin birinci fıkrasına, "Kadın işçinin erken doğum yapması halinde ise doğumdan önce kullanamadığı çalıştırılmayacak süreler, doğum sonrası sürelere eklenmek suretiyle kullandırılır" cümlesi eklenmiştir(6111 sk.m.76).
İş Kanununun değişmeden önceki 74.maddesinin birinci fıkrasında, "Kadın işçilerin doğumdan önce sekiz ve doğumdan sonra sekiz hafta olmak üzere toplam onaltı haftalık süre için çalıştırılmamaları esastır. Çoğul gebelik halinde doğumdan önce çalıştırılmayacak sekiz haftalık süreye iki hafta süre eklenir. Ancak, sağlık durumu uygun olduğu takdirde, doktorun onayı ile kadın işçi isterse doğumdan önceki üç haftaya kadar işyerinde çalışabilir. Bu durumda, kadın işçinin çalıştığı süreler doğum sonrası sürelere eklenir" denilmekteydi
Buna göre, kadın işçinin istemesi ve hekim raporuyla sağlık durumunun uygun görülmesi halinde kadın işçiler, doğum öncesi kendilerine tanınan sekiz haftalık sürenin son üç haftasına kadar çalışacak ve çalışarak geçirdiği beş haftalık süreyi doğum sonrası izinle birleştirerek doğum sonrası izni 13 hafta olarak kullanabileceklerdir.
Dikkat edilirse, bu düzenlemede, sıklıkla karşılaşıldığı halde erken doğum nedeniyle doğum öncesi iznini kullanamayan kadın işçilerin kullanamadıkları bu hakkın ne olacağı konusunda bir açıklama bulunmamaktadır.
Her ne kadar, erken doğum nedeniyle kullanılamayan doğum öncesi iznin, doğum sonrasına eklenebileceği sonucuna hukuki yorum yoluyla varılabilse dahi, doğum sonrasına taşınan doğum öncesi iznin geçici iş göremezlik ödeneğinin ödeneceğine dair 5510 sayılı Kanunda açık bir düzenleme bulunmadığından, kullanılamayan doğum öncesi iznin ne olacağı hususu sorunlu bir konu olarak ortada kalmaktaydı.
Nitekim, 5510 sayılı Kanunda yapılmış düzenleme sadece, kadın işçinin isteğinin hekim raporuyla da uygun görülmesi halinde, doğum sonrasına en çok beş haftalık sürenin taşınabilmesine ve bu sürenin geçici iş göremezlik ödeneğinin ödenebilmesine olanak vermekteydi(5510 sk.m.18).
İşte 6111 sayılı Torba Kanunla, 4857 sayılı İş Kanununda yapılan değişiklikle, erken doğum nedeniyle doğum iznini kullanamadan doğum yapan kadın işçinin, kullanamadığı doğum öncesi izin süresinin doğum sonrasına taşınması yasal bir hüküm haline gelmiştir.
İş Kanununda yapılan bu değişikliğe paralel olarak 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda da değişiklik yapılmıştır(5510 sk.m.18/d).
Buna göre, yasada var olan, "sigortalı kadının isteği ve hekimin onayı ile doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışması halinde," cümlesi, "sigortalı kadının, erken doğum yapması halinde doğumdan önce kullanamadığı çalıştırılamayacak süreler ile isteği ve hekimin onayıyla doğuma üç hafta kalıncaya kadar çalışması halinde," şeklinde değiştirilmiştir(6111 sk.m.29).
Böylece, sigortalı kadın işçinin sadece son üç haftası değil, erken doğum nedeniyle kullanamadığı doğum öncesi izin süresi, doğum sonrası izin süresine eklenebilecek ve doğum öncesinde kullanılamayan izin karşılığında ödenecek geçici iş göremezlik ödenekleri, doğum sonrasında kullanılırken ödenebilecektir.
Özetlersek, hem 4857 sayılı İş Kanununda hem de 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortaları Kanunda 6111 sayılı Torba Kanunla yapılan değişiklere göre kadın işçiler, doğum öncesinde hakettikleri izin haklarını ya kendi istekleri üzerine hekimin de uygun görmesi halinde son üç haftaya kadar çalışabilecekler ve kullanmadıkları beş haftalık izin (çoğul gebelikse 7 haftalık)haklarını ya da erken doğum nedeniyle kullanılamayan doğum öncesi izin süresi( hiç kullanılamadıysa sekiz haftanın, çoğul gebelikse on haftanın tamamı), doğum sonrası izinle birleştirerek kullanabileceklerdir. Bu sürelere ait geçici iş göremezlik ödenekleri de Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacaktır.
2. Kız Çocukların Sağlık Hizmetlerinden Yararlanması
Bu düzenleme, esasen devlet memuru statüsünde çalışanların bakmakla yükümlü olduğu kız çocuklarını ilgilendiren yapısı ile doğrudan işçi statüsündeki kadınlarla ilgili olmasa da, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda yapılmış olduğundan bu yazı kapsamında ele alınmıştır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda, "Bakmakla yükümlü olunan kişi", "... genel sağlık sigortalısının, sigortalı sayılmayan veya isteğe bağlı sigortalı olmayan, kendi sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan;
a) Eşini
b) 18 yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî Eğitim Kanununda belirtilen aday çıraklık ve çıraklık eğitimi ile işletmelerde meslekî eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın bu Kanuna göre malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarını,
c) Geçiminin sigortalı tarafından sağlandığı Kurumca belirlenen kriterlere göre tespit edilen ana ve babasını, kapsamaktadır" şeklinde tanımlanmıştır(5510 sk.m.3).
Halbuki, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 206.maddesinde, "Aşağıdaki hallerde çocuklar için aile yardımı ödeneği verilmez: 1. Evlenen çocuklar, 2. 25 yaşını dolduran çocuklar (25 yaşını bitirdiği halde evlenmemiş kız çocukları ile çalışamayacak derecede malûllükleri resmi sağlık kurulu raporuyla tespit edilenler için süresiz olarak ödeneğin verilmesine devam olunur)..." denilmektedir.
Görüleceği üzere 657 sayılı Kanuna göre, eğitimi bitmiş olsa bile eğer çalışmıyorsa, evlenmediyse kız çocukları, bakmakla yükümlü kişi olarak tedavi yardımından yararlanmaya devam etmektedir (657 sk.m.206).
Bu nedenle, 5510 sayılı Kanunun, kız çocuklarının çalışmaları veya evlenmeleri nedeniyle kaybettikleri tedavi yardımını, bu hallerin ortadan kalkması üzerine artık geri vermeyen ve 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre durumlarının değerlendireceğini söyleyen düzenlemesine geçişte süreci hafifletmek üzere geçici madde düzenlenmiştir(Geçici madde 12)
Bu düzenlemede, "İlgili kanunları gereği tedavi yardımları karşılanan kişiler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte herhangi bir işleme gerek kalmaksızın, bu Kanun açısından genel sağlık sigortalısı veya genel sağlık sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılır. Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir. Bu kişilerin sigortalı ve sigortalının bakmakla yükümlü olduğu kişilere ilişkin bilgileri ilgili kurumlar tarafından bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren en geç üç ay içinde Kuruma bildirilir" denilmektedir(5510 sk. Geçici madde 12).
Buna göre, 5510 sayılı Kanun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği bakmakla yükümlü olunan kız çocukları da Genel Sağlık Sigortalısının bakmakla yükümlü olduğu kişi sayılarak tedavi yardımından yararlanma hakları korunmuştur. Ancak, kız çocuklarının durumları değiştiğinde (çalışmaya başlayıp sonra ayrılmak veya evlenip sonra boşanmak gibi) tekrar sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları artık ilgili kanunlarına göre değil 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre belirlenecektir.
Yani, ilgili kanunları uyarınca yaşlarına bakılmaksızın tedavi yardımından yararlandırılan kız çocukları, çalışmak veya evlenmek gibi tedavi yardımını kesen eylemlerde bulunmazlarsa, 5510 sayılı Kanuna göre de genel sağlık sigortasından yararlanmaya devam edeceklerdir.
İşte, 6111 sayılı Torba Kanunla yapılan değişiklikle, "Geçici madde 12" nin sekizinci fıkrasındaki, "Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte ilgili kanunları gereği bakmakla yükümlü olunan kız çocukları bu Kanun gereğince de bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır. Ancak durumlarında değişiklik olduğunda sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları bu Kanun hükümlerine göre yeniden belirlenir" cümlesinden sonra gelmek üzere, ""Kız çocuklarının durum değişikliklerinin ortadan kalkması halinde, bu kişiler tekrar ilgili kanunlarına göre bakmakla yükümlü olunan kişi sayılır." cümlesi eklenerek, kız çocuklarının hak kaybına uğraması önlenmek istenmiştir.
5510 sayılı Kanunu geçici 12.maddesinde 6111 sayılı Torba Kanunla yapılan düzenlemeyle, evlenerek veya çalışmaya başlayarak tedavi yardımından yararlanma hakkını kaybeden kız çocukları, boşanmaları veya işten ayrılmaları halinde, ilgili Kanunları uyarınca yaşlarına bakılmaksızın tekrar tedavi yardımından yararlanmaya başlayacaklardır(6111 sk.m.49 ve 657 sk.m206).
3. Kadın İstihdamının Teşviki
6111 sayılı Torba Kanun ile genel olarak işsizlerin istihdamının güçlü bir şekilde teşvik edilebilmesi amacıyla 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa yeni bir madde eklenmiştir. (Geçici madde 10).
Buna göre, 31/12/2015 tarihine kadar işe alınan her bir sigortalı için geçerli olmak üzere, bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren özel sektör işverenlerince işe alınan ve fiilen çalıştırılanların;
3.1. İşe alındıkları tarihten önceki altı aya ilişkin Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen prim ve hizmet belgelerinde kayıtlı sigortalılar dışında olmaları (işsiz),
3.2.Aynı döneme ilişkin işe alındıkları işyerinden bildirilen prim ve hizmet belgelerindeki sigortalı sayısının ortalamasına ilave olmaları( bu amaçla önce işçi azaltılması yapıp sonra istihdam etme yolunun kapatılması amacıyla) ve bu maddede belirtilen diğer koşulları da sağlamak kaydıyla,
istihdam edilenlerin işveren hissesine düşen sigorta primleri, istihdam edilenlerin niteliklerine göre farklı sürelerle İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacaktır.
Buna göre, 18 yaşından büyük ve 29 yaşından küçük erkekler ile 18 yaşından büyük kadınlardan;
1) Mesleki yeterlik belgesine sahip olanlara kırksekiz ay süreyle,
2) Mesleki ve teknik eğitim veren orta veya yüksek öğretimi veya Türkiye İş Kurumunca düzenlenen işgücü yetiştirme kurslarını bitirenlere otuzaltı ay süreyle,
3) Yukarda belirtilen belge ve niteliklere sahip olmayanlara yirmidört ay süreyle,
prime esas kazançları üzerinden hesaplanan sigorta primlerinin işveren hisselerine ait tutarı, işe alındıkları tarihten itibaren İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacaktır.
Bu kişilerin, Türkiye İş Kurumuna kayıtlı işsizler arasından işe alınmaları halinde, teşvik uygulamasında yararlanma süresi altı ay daha uzayacaktır.
Görüleceği üzere, 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici madde ile özellikle genç işçilerin ve her yaştaki kadın işçilerin istihdamı, 31.12.2015 tarihine kadar sürecek zaman diliminde teşvik edilecektir. Bu süre, Bakanlar Kurulu kararıyla 2015 yılından itibaren beş yıla kadar uzatılabilecektir. (DK/EÖ)