Meclis 639 sayılı Torba Yasa tasarısı için bugün olağanüstü toplandı.
Asıl işveren alt işveren (taşeron) ilişkilerini düzenlemek amacıyla gündeme gelen 639 sıra sayılı Torba Kanun Tasarısına, Soma maden faciasından sonra yeraltı maden işlerinde çalışanlara özel haklar getiren düzenlemeler de eklendi.
Yasalaşma sürecinde dikkate alınması umuduyla, Tasarının TBMM genel kurulunda görüşülerek kabul edilmiş maddeleri çerçevesinde madenciler için gündeme getirilen çalışma süreleri, fazla çalışma yasağı, yıllık izin süresinin arttırılması, asgari ücret miktarındaki artış ve iş güvencesinden yararlanma konularındaki yeni düzenlemeleri değerlendirebiliriz.
Çalışma süresi
Torba Kanun Tasarısı ile İş Kanunu’nun, “çalışma süresi” başlıklı maddesine, "Yer altı maden işlerinde çalışan işçiler için yer altındaki çalışma süresi; haftada en çok otuz altı saat olup günlük altı saatten fazla olamaz" cümlesi eklendi.
Böylece, madenlerde yer altında çalışan işçiler için günlük çalışma süresi 6 saate, haftalık çalışma süresi 36 saate indirildi.
İş Kanunu’na göre yeraltı işleri madenlerden ibaret olmadığı halde, çalışma süresindeki indirimin sadece yeraltı maden işleri için yapılıyor olması dikkat çekiyor. Aslında, İş Kanunu’nda da “Yer ve su altında çalıştırma yasağı” başlıklı düzenleme bulunuyor. Bu düzenlemede maden ocakları dışında, kablo döşemesi, kanalizasyon ve tünel inşaatları yer altı ve su altı işleri olarak tanımlanıyor.
Torba Kanun Tasarısında yapılan düzenlemede ise, çalışma süreleri sadece yer altı maden işlerinde çalışanlar için yeniden belirleniyor, Maden olmayan ama yer altında görülen diğer işlerin tamamı kapsam dışında bırakılıyor. Bu durumda, “yer altı maden işleri” için günlük çalışma süresi 6 saate indirilirken, maden niteliği olmayan kanalizasyon, tünel gibi diğer yeraltı ve su altındaki işlerde günlük çalışma süresi mevcut düzenlemede yedi buçuk saat olduğundan, bu sürede bırakılıyor.
İş Kanunu, çalışma süresi fiziksel bir iş riski olduğundan, sağlık kuralları itibarıyla bazı işlerde çalışma süresinin en fazla yedi buçuk saat, bazı işlerde ise daha az olarak belirlenmesini hükme bağlar ve düzenlemenin yönetmelikle yapılacağını belirtir.
Yönetmelikte, niteliğine göre günlük iş süresi en fazla yedi buçuk saat, altı saat, dört saat, hatta yarım saat olarak belirlenen işler var. Nitekim madenlerin de içinde yer aldığı “yer altı işleri”inde, günlük çalışma süresi en fazla yedi buçuk saattir.
Esasen, yasal düzenlemeye gerek olmadan sadece yönetmelikte yapılacak bir değişiklikle, yer altı işlerindeki günlük çalışma süresi altı saate indirilebilirdi. Kaldı ki, çalışma süresi sınırlandırılmış tüm işlerle ilgili belirleme yönetmelikle yapılırken, sadece yer altı maden işleriyle ilgili olarak yasada yapılan bu düzenleme hem ayırımcı hem de kanun yapma tekniğine aykırı.
Bu nedenle, risk değerlendirmesinde yer altı maden işleri ile kanalizasyon, tünel gibi diğer yer altı işlerinde çalışma sürelerinin farklılaştırılmasının sebepleri objektif nedenlerle açıklanmadıkça düzenleme sübjektif olarak değerlendirilecektir.
Çalışma süreleri açısından, yeraltı işleri arasında yapılan ayırımcılık kaldırılmalı, düzenleme yeniden tüm yeraltı işlerini kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Zorluklar
Bu arada, sağlıklı ve güvenli çalışma koşullarının sağlanması adına yeraltı maden işlerinde çalışanlar için olumlu bir düzenleme olmakla birlikte, günde altı, haftada 36 saatlik çalışma düzeninin hayata geçirilmesinde zorluklar yaşanacaktır.
Çalışma hayatında iki hususu sağlamak zor. Biri gerçek ücretlerin kayıtlara geçirilmesi diğeri ise, çalışma sürelerinin yasal seviyede tutulabilmesi.
Özellikle maden ocaklarının sıklıkla yerleşim alanlarından uzakta bulunmaları dikkate alındığında, çalışma süreleri başta olmak üzere yasal haklara uyulduğunu söylemek kolay değil. Nitekim, halen geçerli olan mevzuata göre madenler dahil yer altı işlerinin tümünde günlük çalışma süresi en fazla yedi buçuk saat olarak belirlendiği halde bu sürelerin sıklıkla ihlal edildiği de bir başka gerçek.
Bu nedenle, yer altı maden işlerinde çalışanların çalışma sürelerini günde altı, haftada 36 saate indiren düzenlemenin hayata geçirilebilmesi için tarafların riskler bağlamında ısrarla eğitilmesi, bilinçlendirilmesi, iş denetiminin sürekli ve tavizsiz uygulanması gerekiyor.
Fazla çalışma
Günlük çalışma süresi sınırlanan işlerde fazla çalışmanın da sınırlandırılması gerekiyor. Nitekim, sağlık nedenleriyle günde en fazla 7.5 saat ve daha az çalışılacak işleri belirleyen yönetmelikte, fazla çalışma yasaklanmıştır.
Torba Kanun tasarısı ile yer altı maden işlerinde çalışanların günlük çalışma süresi yönetmelik yerine yasada sınırlandırılınca, bu işlerde fazla çalışma yapılamayacağı kuralına da yasada yer veriliyor. Buna göre, İş Kanununda tanımlı “olağanüstü” ve “zorunlu haller” hariç, yer altı maden işlerinde çalışanlara fazla çalışma yaptırılamayacak.
Sağlık kuralları itibarıyla çalışma sürelerini sınırlandıran yönetmelikte fazla çalışma yasağı bulunmasına karşın sadece yer altı maden işlerinde fazla çalışma yasağının yasa hükmü olarak düzenlenmesi yasa tekniği açısından uygun düşmüyor.
Yıllık izin
Torba Kanun Tasarısında yıllık izinle ilgili düzenlemede bu kez, “yer altı maden işleri” değil, “yer altı işleri” tanımı kullanılmış. Yani, çalışma süresi ve fazla çalışma konusunda yapıldığı gibi, yıllık izin konusunda “yer altı maden işleri” ve “yer altı işleri” ayırımı yok. Yer altı işlerinin tümünde yıllık izin süreleri arttırılıyor. Dinlenme hakkı, iş riski bağlamında önemli bir sağlık kuralı olduğundan, “yer altı işleri”nin bütün olarak ele alınması isabetli.
Yeraltı işlerinde çalışanlar için uygulanacak yıllık izin sürelerinin iş riski bağlamında yerindeliği tartışmasızdır. Ancak, risk bağlamında ele alındığında, yıllık izin sürelerindeki artışın, en azından sağlık kuralları nedeniyle günlük çalışma süreleri sınırlandırılmış diğer işlerde de uygulanması beklenirdi.
Sağlık kuralları gereği günlük çalışma süresi değil altı saat, yarım saat olarak belirlenmiş işlerin de var olduğu düşünüldüğünde, düzenlemenin objektif olarak kurgulandığı söylenemez.
Kaldı ki, çalışma süresine ilişkin 2003/88 sayılı Avrupa Birliği yönergesine göre, yıllık izin süresinin tüm işlerde en az dört hafta olması gerekiyor. Bu nedenle, yetersiz olsa da, yıllık izin artışlarının sadece “yeraltı işleri”ne değil tüm işlere uygulanması beklenirdi.
Düzenlemeye göre, işyerinde 1-5 yıl (dahil) arasında hizmeti olan işçiler 14 gün izin kullanırken; yer altı işlerinde çalışanlar 18 gün, 5-15 yıl arasında hizmeti olan işçiler 20 gün izin kullanırken yer altı işlerinde çalışanlar 24 gün; 15 yıldan fazla çalışan işçiler 26 gün izin kullanırken, yer altı işlerinde çalışanlar 30 gün yıllık izin kullanabilecekler.
Ücret –Asgari ücret
3213 sayılı Maden Kanunu’na Torba Kanun tasarısıyla eklenen bir madde ile sadece “Linyit” ve “Taşkömürü” çıkarılan işyerlerinde yer altında çalışan işçilere ödenecek ücretin miktarı 4857 sayılı İş Kanunu ile belirlenen yasal asgari ücretin iki katı olarak belirlendi.
Bu düzenleme elbette, Linyit ve taşkömürü çıkarılan işyerlerinde yeraltında çalışanlar açısından olumlu karşılanacaktır. Ancak risk, öncelikle işin yeraltında görülmesinden kaynaklanıyorsa, diğer madenlerde ve genel olarak diğer yeraltı işlerinde çalışanların ücretlerinin bu kapsamda değerlendirilmemesi sübjektif bir ayırım olarak algılanacaktır.
Üstelik bu uygulamayla iş türlerine göre yasal asgari ücretin farklı belirlenebilme yolu açılıyor. Bundan sonra sadece işin türüne göre değil, farklı nedenlerle de (örneğin bölgesel, sektörel olarak) asgari ücretin farklı belirlenmesi istekleri güçlü bir şekilde gündeme gelecektir.
Diğer taraftan, kamuya ait ve kamu tarafından işletilen linyit ve taşkömürü ocakları dışında asgari ücretin iki kat olarak uygulatılabilmesi de kolay değildir. Merkezden, yerleşim alanlarından uzaklaştıkça, redavasyon denilen bir çeşit “taşaron”laşma ilişkileri yaşandıkça, yasal asgari ücretin ödenmesinde zorluk varken, asgari ücretin iki kat olarak uygulanmasında yaşanacak sorunlar daha fazla olacaktır.
İş güvencesi
4857 sayılı İş Kanunu ile gündeme gelen ve “iş güvencesi”nden yararlanabilecek işçiler açısından aranan, işçinin işyerinde altı aydan fazla süredir çalışıyor olma koşulu, Torba Kanun Tasarısı ile “yer altı işleri”nde çalışanlar için kaldırılıyor.
İş güvencesinin uygulanabilmesi için aranan koşullar arasında, görülen işin niteliğine göre bir ayırım bulunmadığı halde, iş güvencesinden yararlanabilmek için altı aydır işyerinde çalışıyor olma koşulunun sadece “yer altı işleri”nde çalışanlar açısından kaldırılması objektif değildir.
Ayrıca, İş Kanunu’nda iki aylık deneme süresi içinde iş sözleşmelerinin her iki tarafça da bildirimde bulunmadan ve herhangi bir tazminat ödenmeden feshedilebilmesine olanak tanıyan “deneme süresi” uygulaması varken, iş güvencesinden yararlanabilmek için ayrıca işyerinde altı aydan fazla süredir çalışıyor olma koşulunun varlığı tartışmalıdır. Durum böyleyken, bu koşulun sadece yer altı işlerinde çalışanlar için kaldırılması eşitlik kuralına uygun düşmüyor.
Sonuçta
Soma maden faciası son zamanlarda dünyada yaşanan sonuçları en ağır iş kazasıdır. Kazaya neden olan eksikliklerin, hataların, ihmallerin doğru saptanarak gereken önlemlerin alınması kadar, gerekli görülen yasal düzenlemelerin de hızla gerçekleştirilmesi gerekir.
Torba Kanun Tasarısına son anda yeraltı maden işlerini ilgilendiren düzenlemelerin eklenmesi bu nedenle olmalıdır. Bu bağlamda, günlük ve haftalık çalışma sürelerinin indirilmesi, fazla çalışmanın yasaklanması, yıllık izin sürelerinin arttırılması, iş sağlığı ve güvenliği açısından yapılmış düzenlemelerdir.
Ancak, bu değişiklikler yapılırken, çalışma süreleri sınırlandırılmış işlerden sadece “yer altı maden işleri”nde günlük çalışma süresinin indirilmesi; Uluslararası düzenlemelere göre, tüm işlerde en az dört hafta olması gerekirken yıllık izin süresinin sadece “yeraltı işleri”nde arttırılması; tüm işlerde olması gerektiği halde iş güvencesinden yararlanabilmeyi kolaylaştıran düzenlemenin sadece yeraltı işlerinde dikkate alınması; yasal asgari ücretin, sadece linyit ve taşkömürü ocaklarında yeraltında çalışanlara iki kat olarak uygulanacak olmasıyla ilgili düzenlemeler, bütüncül bakış açısıyla yapılmadığından eksik, ayırımcı ve sübjektif olmuştur. (DK/BA)