Yüzyıl önce bugünlerde (10 Aralık 1922 pazar günü) Aşod Madatyan'ın öncülüğünde, yirmi beş aktör ve aktrisin katılımıyla Pera Petit Champs tiyatrosunda kış sezonu açılır. Sahnede Pierre Berton ve Charles Simon'un yazdığı, Yervant Toleyan'ın tercüme ettiği, Eliz Binemeciyan'ın Zaza rolünü üstlendiği Ermenice bir oyun vardır. Ocak ayında bir oyun daha sahnelenir ve bu iki gösteriden sonra resmi karar ya da dayanak olmadan Ermenice oyunlar yasaklanır. Ermeni sanatçılar oyunlarını Türkçe sahnelemek zorunda kaldıkları halde, tiyatro alanında ağırlıklarını korurlar.
Yaşadığımız coğrafyada tiyatro konuşacaksak, yazacaksak Osmanlı Ermenilerinin ilk taşı koyduğunu, ilk harcı karıp temel attığını kabul etmemiz gerekiyor. Bu topraklarda 1850'li yıllarda başlayan tiyatro serüveninin 1900'lü yılların başına dek Ermeni sanatçılar sayesinde sürdürüldüğünü Nesim Ovadya İzrail sayesinde öğrendim. Aras Yayıncılık tarafından basılan Düşler Sahnesinde – Rejisör Aşod Madatyan ve Kozmopolitizmden Milliyetçiliğe Türkiye'de Tiyatro 1902 – 1962, bu konuda sanırım bir ilk.
Nesim Ovadya, "Tarih yazımı canlı bir üretim sürecidir" diyor. "Yeni bilgi ve kaynaklarla, yeni bakış açısı ve yaklaşımlarla yenilenir." Onun farklı yaklaşımı, yeni çalışmaları, yoğun emeğiyle Türkiye tiyatro tarihinde bu zamana dek gizli kalmış, karartılmış, yok sayılmış kişiler, olaylar açığa çıkıyor. Ermeni tiyatroculara borcumuz olduğunu öğreniyoruz.
20. yüzyılın başında tiyatroya başlayan ilgi
Muhsin Ertuğrul'un genç ve tecrübesiz denecek yaşlarda Vahram Papazyan'la tanışması, onun tavsiyelerini dinlemesi, tiyatro bilgisini artırmak amacıyla Avrupa'ya gitmesi Türkiye tiyatrosu için bir şans.
Türkler 20. yüzyılın başında, meşrutiyetle birlikte tiyatro ile ilgilenmeye başlıyor. Türk ve Ermeni sanatçılar el ele, beraber çalışıyor.
Mesela 18 Nisan 1912'de Yervant Tolayan'ın rejisörlüğünde Hamlet Ermenice ve Türkçe olarak sahneleniyor. Reşad Rıdvan ve Burhaneddin Tepsi'nin kurduğu Yeni Tiyatro Kumpanyası'nda Hamlet'i Vahram Papazyan Ermenice oynarken, Leartes'i Muhsin Ertuğrul Türkçe oynuyor. (s.32) Oysa bugün bile çok dilli oyun hayali zor görünüyor.
Tiyatro grupları İstanbul ve İzmir ağırlıklı olsa da Bursa'nın, Trabzon'un öneminden bahsediliyor. Balkanlar'ı, Anadolu'yu gezen, Mısır'a kadar giden sanatçılar var. Kitapta merkeze alınarak tanıtılan Aşod Madatyan'ın yanı sıra, Vahram Papazyan'ın, Yenovk Şahen'in Yetvark Çaprasd'ın yaptıkları ve onların oluşturduğu Ermeni Dramatik Tiyatrosu anlatılıyor. Dayanışmanın ne denli önemli olduğu sezdirilirken, dostları Gomidas, Zohrab, Asadur hatırlatılıyor. Başarılar, alkışlar yanı sıra acılar, felaketler yaşanıyor.
Darülbedayi'nin kurulması için Fransa'dan davet edilen ünlü sanatçı Andre Antoine, Ermeniler olmadan Türk tiyatrosu kurmanın imkansızlığını gördüğü halde, fazla etkili olamıyor. Resmi olarak 9 Kasım 1914'de kurulan Darülbedayi'de Ermeni sanatçılar cam duvarlarla karşılaşıyor. Tehcir yılları ayrı bir hikaye. Tek devlet, tek millet anlayışının hakim olduğu Müslüman bir toplumda tiyatro sevdası apayrı hikayeler barındırıyor.
Darülbedayi'nin baş aktrisi Eliza Binemeciyan ve diğer Ermeni aktrisler, Türk kadın oyuncular sahneye çıkıncaya kadar, yasaklamalara karşı önemli yükleri üstlenmiş, Türk kadın sanatçıların yolunu açan öncü güç olmuşlar. Avrupanın çeşitli kentlerinde de sahneye çıkan Binemeciyan uluslararası bir isim, Nazım Hikmet'in ilk aşkı; onun trajik hayatı ayrı bir kitap olmayı bekliyor sanki.
Afife'den Fasulciyan'a Balkanlar'dan Bursa'ya
O günlerden, bugünlere çok şey değişti. Tiyatro dünyasında nelerin, nasıl değiştiği Düşler Sahnesinde kitabında anlatılıyor. Çok dilli bir kozmopolitizmden tek dilli bir milliyetçiliğe geçişimizin hikayesini öğreniyoruz. Osmanlı ve Türkiye'de Ermenice tiyatronun inişleri, çıkışları, Ermeni sanatçıların yaşadıkları, düşünceleri, tiyatroya katkıları aydınlığa çıkarılıyor.
Üstelik kitabın bir de arkadaşı var; yine Aras Yayıncılık tarafından aynı zamanda basılan Aşod Madatyan imzalı Sahnemizin Değerleri, Nesim Ovadya İzrail'in sunuşuyla okuruyla buluşuyor. İki kitabın aynı anda elinizin altında olması önemli bir avantaj, birlikte okumak güzel, daha zenginleştirici. Aras Yayıncılık ikisini birbirinden ayırmamış; iyi ki öyle yapmış.
Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri arasında devamlılığı sağlayan en önemli halkalardan biri olan Aşod Madatyan, Sahnemizin Değerleri'nde kısa biyografilerle tiyatroya emeği geçen önemli sanatçıları anlatıyor.
Afife ile başlayan kitap Moliere ustası Fasulciyan'nın Balkanlar'dan Bursa'ya uzanan tiyatroyu sevdirme çabasını, tornacılıktan tiyatroya geçen Ahmet Fehim'i, 18 yaşında kendi grubunu kuran Mahmut Moralı'yı tanıtıyor. Muhsin Ertuğrul, Mardiros Mınakyan, Cahide Sonku, Bedia Muvahhit, Halide Pişkin'i Madatyan'ın kaleminden tanıyoruz. İncelikli bir dili var. Eleştirilerinde ayrıntılı tahliller yapıyor.
Aras Yayınları onun dilini günümüz Türkçesine çevirirken özenli davranmış ve dil üzerine düşünmemizi de sağlayan önemli bir kitap çıkmış ortaya. Başta Rober Koptaş'a bu çabaları için ayrıca teşekkür etmeliyiz. Kısacası, Sahnemizin Değerleri salt tiyatroseverler için değil, dil, kültür, tarih üzerine düşünen, kalem oynatan herkesin ilgisini çekebilecek bir kitap.
* Düşler Sahnesinde – Rejisör Aşod Madatyan ve Kozmopolitizmden Milliyetçiliğe Türkiye'de Tiyatro 1902 – 1962 - Nesim Ovadya İzrail – Aras Yayıncılık 2022
** Sahnemizin Değerleri – Nesim Ovadya İzrail'in sunuşuyla - Aşod Madatyan – Aras Yayıncılık 2022
(AB/SD)