20 Eylül 2008 Mardin, Nusaybin’deyiz. Ünlü Kürt aydını Musa Anter’in doğduğu yerde, öldürüldüğü günde.
Buraya Tiyatro Avesta’nın “Araf-İki Ülke Arasında” adlı yeni oyununun dünya prömiyerinde bulunmak için geldik. “Araf-İki Ülke Arasında”, Musa Anter’in katledilişinin on altıncı yılında Tiyatro Avesta tarafından hazırlanmış bir oyun: Musa Anter’in hayatı tiyatro sahnesinden biz, seyircilerle buluşuyor.
Musa Anter’in doğum yeri olan Nusaybin’de bu oyunun prömiyerinin yapılmasının çok anlamlı olduğunu hepimiz düşünüyoruz. Ama gerçek şu ki, bu dünyada benzeri olmayan bir prömiyere dönüşüyor. Oyunun başlamasına yarım saat kala, beş yüz kişilik salonda boş bir koltuk bile kalmıyor. Nusaybin Belediyesi, katılımın yoğun olacağını tahmin ederek, kültür sarayının bahçesine bir projeksiyon yerleştirmiş. Böylece içeride yer bulamayan seyirciler, bahçede oyunu seyredebiliyorlar.
Ben şanslıyım ve salondan seyredebiliyorum. Dışarıda ise seyirci sayısının 600'ü aştığı söyleniyor. Buna inanmamak imkansız… Salonda bütün koltuklar dolu. Geçiş yerleri de dolu. İnsanlar ayaktalar… İnsanlar ayakta, Musa Anter’i seyrediyorlar. Yetmiş beş dakika boyunca…
“Araf-İki Ülke Arasında”, Cihan Şan’ın yazdığı Aydın Orak’ın yönettiği ve oynadığı, Bilal Bulut ve Aram Dildar’ın yönetmen yardımcılığını üstlendiği bir eser.
Oyuna Efkan Şeşen müzikleriyle, Ahmet Çay ışık tasarımıyla, Özgün Yarar efektleriyle, Hüseyin Karabey video yönetmenliğiyle ve Filiz Çağın afiş tasarımıyla destek veriyor. Tiyatro Avesta, 2003 yılından beri Kürtçe tiyatro yapan bir topluluk. “Araf-İki Ülke Arasında” oyununu ise, Musa Anter’in de kimliğinden yola çıkarak, Kürtçe-Türkçe dillerinin birlikteliğiyle seyirciye sunuyorlar.
Anter ve “Kürtçe Islık Çalmak”
“Araf-İki Ülke Arasında” Musa Anter’in öldürülüşüyle başlıyor. Anter’in bir şekilde bile bile ölüme gittiğini görüyoruz.
Oyunun adı gibi Musa Anter de, hem yaşamının bazı kesitlerinde hem de yaşamının tümünde arafta kalmış bir aydın. Kürtçe ıslık çalmakla da; bölücülük yapmıyoruz, Kürtler bölücü değildir, dediği için de bölücülükle suçlanmış.
Tiyatro Avesta’nın oyununda, Musa Anter’in hayatından birbirinden farklı kesitleri seyrediyoruz. Her kesit bambaşka bir tarihi, bambaşka bir dostluğu, dayanışmayı bambaşka mantaliteleri gösteriyor. Bu coğrafyada meydana gelen birçok olayı, Tiyatro Avesta’nın gözünden Musa Anter’in dilinden öğreniyoruz.
Tek kişilik bir oyun olan “Araf-İki Ülke Arasında” oyununda, Musa Anter’i Aydın Orak canlandırıyor. Zaman zaman Anlatıcı, zaman zaman Musa Anter olan Orak, sahnede olağanüstü bir performans sergiliyor. Oyunun bazı bölümleri Türkçe olmakla birlikte, yüzde sekseni Kürtçe olarak düzenlenmiş.
Ancak Kürtçe bilmediğiniz halde, Orak’ın oyunculuğuyla oyununun içine girebiliyorsunuz. Türkçe ve Kürtçe’yi oyunun bütününde sanki bir dilmişçesine, bu kadar akıcı ve bu kadar ustalıkla kullanarak Orak, seyirciyi “Araf”a dahil ediyor. Oyunun en büyük başarılarından biri oyunculuk ve iki dilin kullanımı.
Ayrıca, Tiyatro Avesta oyun metnini karşılıklı sayfalarda Türkçe-Kürtçe olarak basarak, seyircisine metinsel anlama konusunda da yardımcı oluyor. Tiyatro Avesta aslında Türkiye’ye Musa Anter ile birlikte bir şeyler hatırlatıyor, bir şeyler öneriyor …
Tiyatro Avesta Musa Anter’in hayatını iki dilli olarak ama tek bir dil ile, yani tiyatro diliyle aktarmayı başarıyor.
Tiyatro dili deyince, aslında Kürtçe ve Türkçe dışında da başka dillerin kullanıldığını görüyoruz oyunda. Uzun bir araştırma sonucu yazılmış bir metin olan “Araf-İki Ülke Arasında”, belgesel bir oyun niteliği de taşıyor. Oyunda temelde Musa Anter’in hayatı ele alınırken, Anter’in söyleşilerinden, onun hakkında söylenenlerden, Türkiye’nin dönemsel politik durumlarına kadar birçok görsel ve işitsel belgeden yararlanılarak projeksiyondan gösteriliyor.
Oyunun yapısını destekleyen bu görsel ve işitsel belgeler ve tarihle kurulan bağlar, oyunu güçlendiren yönlerinden. Aynı şekilde Ahmet Çay’a ait ışık tasarımı da, sahnede görselliği zenginleştiren, sahnede anlatılan duyguları ve düşünceleri ışıkla betimleyen, altını çizen bir yapıda.
Anter hala hayatımızda
Tiyatro Avesta’nın “Araf-İki Ülke Arasında” adlı oyunu ile ilgili söyleyeceklerimiz tükenmiyor, çünkü bizi hala kendimizi içinde bulduğumuz bir düşünme sürecine sokuyor. Tahta bavulu, fötr şapkası ve pardösüsüyle Anter, hala bizlerin hayatında…
Çünkü Tiyatro Avesta sahnede, Anter’i yaşatıyor, yaşatacak. Anter’i de, Kürtçe ıslık çalan birçok insanı da… 20 Eylül 2008’de Nusaybin’de seyrettiğimiz prömiyer, oyunun başarısıyla da, seyircinin katılımıyla da görülmeye değerdi. Bir oyunu başarılı kılan, iyi bir oyun yapan aslında sahnede bize sunulan her öğenin birbiriyle uyumudur.
Tiyatro Avesta’nın “Araf-İki Ülke Arasında” adlı oyununda, ışıktan metine, dramaturjiden oyunculuğa, dile, müziğe kadar her teatral öğe bir uyum içindeydi. Anter ve tüm Kürtçe ıslık çalanlar’ın oyunu olan “Araf-İki Ülke Arasında”da, oyunun tüm müzikleri Efkan Şeşen’in ıslıkla çaldığı parçalardan oluşuyor. Bu tür bir uyum ve dramaturji, oyunu bütünüyle iyi bir yapım haline getiriyor.
“Araf-İki Ülke Arasında”, tek kişilik bir oyun. Ama oyun ilerledikçe tek kişilik bir oyun olmadığını, ışığın, müziğin, efektin, görüntünün de var olduğu kolektif bir yaratıma şahit oluyorsunuz. Sahnede sadece Aydın Orak yok, sahnede sadece Musa Anter yok… Sahnede sadece Tiyatro Avesta yok… Tüm Kürtçe ıslık çalanlar var…(JK/EÜ)
* Jale Karabekir, Tiyatro Boyalı Kuş, sanat yönetmeni. [email protected]