Tiraje Dikmen, eylül ayında Büyükada’da doğdu. Dikmen'in doğum yılına dair farklı bilgiler mevcut.Doğum yılı kimi kaynaklarda 1923, kiminde 1925 olarak geçiyor.
İki çocuklu ailenin ikinci çocuğu olan Tiraje Hanım babalarının isteği nedeniyle erken yaşta Fransızca öğrendi, Namık İsmail ve Feyhaman Duran gibi ressamların Dikmen ailesini yakından tanıması nedeniyle sanat ile haşır neşir bir ortamda yetişti.
Ablası Şükriye Dikmen’in aksine akademili bir sanatçı olmayan Dikmen, çocukluğundan itibaren resim yapmasına rağmen, güzel sanatlar yerine İstanbul Üniversitesi’nde İktisat Bölümü’nü tercih etti. Işık Lisesi'ni bitirdikten sonra (1940), İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nden mezun oldu (1946). Aynı fakültede “İstanbul’da Kadın İşçilerin Çalışma Koşulları” başlığını taşıyan doktora tezi için 1946-1949 yılları arasında İstanbul’un Cibali, Eyüpsultan, Tophane ve Üsküdar semtlerinde geniş kapsamlı anketler yaptı. Bu tezini şu an için bir arşivde göremeyeceksiniz. Birazdan Amelie Edgü’nün de aktaracağı gibi bu tezi tamamlamadan yurt dışına çıkmış ve sanat hayatından sonra akademiye dönüş yapmamıştı.
1943-1948 arasında bir yandan da Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'nde (İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi (İDGSA), bugün Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi ismiyle eğitimine devam eden yükseköğretim kurumunun 1928-1982 yılları arasındaki unvanı) özel öğrenci olarak Léopold Lévy'nin atölyesine devam etmekteydi.
İşte bu tarihten sonra Tiraje Dikmen’in aktif sanat hayatı başlıyor. Eserlerini icra ettiği, sanat çevreleri ile ilişkiye geçtiği ve hatta bugün tartışmalı mirasına konu olan tabloları da bu tarihlere ait.
Bugün Tiraje Dikmen’in ardından geriye kalanlar ile ilgili bildiklerimiz arasında Büyükada’daki evinden yağmalanan eserlerinin sahaflarda satışa çıktığını, mirasını istanbul Üniversitesine bağışlasa da bir türlü vasiyetini yerine gelmediğini, Leopold Levy’nin atölyesini Tiraje Dikmen’e bıraktığına dair iddianın ve hatta yakın ilişkilerinin yanlış yorumlanmasını, hakkında yanlış bilinenleri ve bilinmeyenleri yakın arkadaşı Amelie Edgü’den dinledik:
“1960’da tanıştık, Fransa’da Levy ile birlikte çalıştıkları atölye de birkaç kez ziyaret ettim. Levyin çok büyük ve güzel bir sitedeydi atölyesi. Eşim Ferid Edgü o zaman Türkiye’dedi. Biz Türk arkadaşlarımız ile orada buluşurduk. Levy 1966’da öldüğü zaman bu atölyesi aslında Paris Belediyesi’ne aitti. Belediye satışa çıkarınca Tiraje almak istedi. Ama biliyorsunuz Tiraje sadece Tiraje idi. Ona destek olan entelektüel çevre özellikle Abidin Dino ve Patrik Varter oldu. O dönem 167 bin frank ile satın aldı. Tiraje anca 1967’de bu atölyeye geçebildi. O yıl ben Türkiye’ye döndüğümde Tiraje gelir 6 ay Büyükada’da kalırdı.
“Tiraje Dikmen Fransız entelektüel hayatın bir parçasıydı. Fransız ve Türk arkadaşları ile danslara, konserlere, tiyatroya giderdi. Ben orda olduğum zamanlar ben de eşlik ederdim, bu çevre içinde Abidin Dino da vardı. Bu çevrenin en meşhur ismi Leopold Levy idi.
“Orada çok başarılı iki sergi yaptı, Tiraje Türkiye’de olduğu zamanlarda da resim yapıyordu. Türkiye’de ilk sergileri desen üzerine oldu. Tiraje’ye senin ve Leopold Levy’nin çalışmalarından sergi yapmak istiyorum dedim. Kabul etti. Resimlerinin seçkilerini alıp 1995’te de yaptık bu sergiyi.
“Ben 1993’te Büyükada’da Tiraje yakın bir eve taşınınca daha sık görüşür olduk.
Hastalanınca önce Amerikan Hastanesine sonra Suadiye’de bir huzurevine yerleşti. Maalesef hafızası o kadar iyi değildi ama ona götürdüğüm küçük kağıtlara resimler yapmaya devam ediyordu.
“1999 da Fransa’ya gittiği sıralarda evine hırsız girdi ve hırsız Dikmen’e gelen bütün Leopold Levy -123 tane- ve kendi tablolarını çaldı. Bu olaydan sonra hem çok üzüldü hem de sağlık sorunları arttığı için Paris’e dönmedi.
2009 öldüğünde Dikmen’den kalan ne var derseniz: Çok az...
“Paris’teki atölyede maalesef Polat Pasajı gibi birkaç yapının içindeki çizimleri...
“Avukatı işlerini yapıyordu. O ölümünden sonra avukatı teyit için beni aradı ama ben gidemezdim, gözlerimde çok az görüyordu. Kalanların teyidini avukatı yaptı.
“Bu evinde benim için çok önemli gördüğüm yüzlerce Büyükada fotoğrafı vardı. O evde yaşayan herkesin bilgisi o fotoğrafların arkasında yazılıydı. Büyükada tarihi için büyük nimetti.
Doktora bursu aracılığıyla Fransa’ya gittiğini doğrulayan Edgü, Dikmen’in doktara tezinin akıbetini şöyle anlatıyor:
“Bu tezi en az 100 sayfa çalıştı ama bitiremedi. Tez Büyükada’daki evindeydi. Fransızca bu tezi ben de okudum. Ama teze ne oldu hiç bilmiyorum.
İstanbul Üniversitesine mal varlığı ve eserlerini vasiyet olarak bıraktığı ile ilgili bilgiyi de doğruluyor. Mimar Sinan Üniversitesinin koruma altına aldığı tablolar için de “Bunlar Polat Apartman’dakiler olmalı,” diyor. (HC/AS)