Bedri Rahmi “Üç dil” adlı şiirinde “En azından üç dil bileceksin / En azından üç dilde düşünüp rüya göreceksin / En azından üç dil” dedikten sonra bunlardan ilkinin “ana dil” olduğunu vurguluyor ve şöyle sürdürüyor:
“Birisi ana dilin / Elin ayağın kadar senin / Ana sütü gibi tatlı / Ana sütü gibi bedava / Nenniler, masallar, küfürler de caba”
Daha önce Diyarbakır.net sayfasında yer alan “Dil Sorunu Ve Aydının; Solun Ve Solcunun Sorumluluğu” başlıklı yazımda “dille ilgili sorumluluklarımız”a vurgu yapmıştım. TRT-Şeş’in yayına başlaması nedeniyle yazdığım yazıda da “Ana dilde ‘sağlık bilgisi’ sunmanın” önemini vurgulamıştım.
Bir “sağlık hakkı ve hasta hakları aktivisti” aynı zamanda “sağlık medyası” alanından uğraşan birisi olarak sağlık hizmetinin ana dilde sunulmasının hem bir “hasta hakkı” olduğunu hem de hekimin “mesleğini en iyi şekilde uygulaması” için bir görevi olduğunu düşünüyorum.
* * *
Bu bakımdan Newroz günü okuduğum “Doktorlara Kürtçe kılavuz kitabı” başlıklı haber beni çok sevindirdi. DHA’ndan Canan Altıntaş “Diyarbakır Tabip Odası hastalarla iletişim kurmakta zorlanan doktorlar için Kürtçe kitap bastırdığı” haberini bize veriyordu.
Oda yöneticileri bu kitabın hazırlanma nedenini “Kürtçe bilmediği için hastayla iletişim kurmakta güçlük çeken doktorlar”a yardımcı olmak olduğunu söylemişler. Türkçe bilmeyen hastalara verilen hizmet sırasında bir “rehber”den yararlanılmasını “hasta mahremiyeti”ne aykırı olduğunu belirten Oda Başkanı Dr. Selçuk Mızraklı, kitap sayesinde hastayla doktorların doğrudan iletişim kurabileceğini belirterek, “Düşünün kendi diliyle derdini anlatamayan bir hasta psikiyatra veya jinekologa gittiğinde aracı vasıtasıyla derdini nasıl anlatacak. Bu eseri daha sonra zenginleştirerek çoğaltacağız” demiş.
Kitabın tanıtıldığı toplantıda TTB Merkez Konseyi üyesi arkadaşım Dr. İlhan Diken de yaptığı konuşmada Avrupa Konseyi tarafından ırkçılık ve hoşgörüsüzlüğe karşı kurulan komisyonun raporundan örnekler vererek; raporda ana dili Kürtçe olan kişilerin kamu hizmetlerinden yararlanmakta güçlük çekenlerin durumunun incelenmesi ve düzeltilmesi için önlem alınması gerektiğinin belirtildiğini söylemiş.
Sonra da “Böyle bir kitabın çıkmasını en çok isteyen Mehmed Uzun’du, bu sayede onun da vasiyeti yerine geldi” demiş. Bu sözleri bu sürece emek koyanları unutmamak anlamında çok önemli ve değerli buluyorum.
* * *
Tabii ki bir “kılavuz”la sorun çözümlenmiyor. Öncelikle bölgede sunulan sağlık hizmetlerinin, ülkenin diğer yerlerindekiyle eşit hale gelmesi gerekli. “Sağlık hizmetine ulaşma ve yararlanma hakkı” sağlık hizmetinin herkese eşit olarak sağlanmasını gerektiriyor.
Üstelik bu yalnızca sayıca ya da olanaklar bakımından değil, hizmetin sunuluşu yönünden de olmalı. Sağlık hizmetinin “ana dilde” sunulması bence bu “eşitliğin” gereklerinden birisi. Eğer bu hizmeti yalnız “Kürtçe” bilen hekimlere ihale etmek istemiyorsak yapılması gereken işlerden birisi de “hekimlere Kürtçe öğretilmesi” olmalıdır.
Kürtçe’nin tıp fakültelerinde “seçimli bir ders” olması talebi dillendirilmeli, bu süreçte de en azından bu bölgede görev yapan hekimlerin meslek örgütleri “Kürtçe kursları” düzenlemeye başlamalıdır.
Sağlık ve tıp medyasının “Kürtçe” yayınlanması da yine hemen yapılacak işler arasındadır. (MS/EÜ)
MUSTAFA SÜTLAŞ'tan
Teşekkürler Diyarbakır Tabip Odası
Newroz günü okuduğum “Doktorlara Kürtçe kılavuz kitabı” başlıklı haber beni çok sevindirdi. Dr. Diken: “Böyle bir kitabın çıkmasını en çok isteyen Mehmed Uzun’du, bu sayede onun da vasiyeti yerine geldi”
ilgili haberler
Hak odaklı, çok sesli, bağımsız gazeteciliği güçlendirmek için bianet desteğinizi bekliyor.
ilgili haberler
diğer yazıları
PELİN ÖZER İLE ŞİİR VE KİTAPLARI ÜZERİNE
Şiirin sesi, dili ve anlattığı...
5 Şubat 2022
majak'tan cenk'e cenk'ten majak'a
ad koymak ve bir "adı" olmak
20 Kasım 2021
Sanatçılar karantinadaki erkek şiddeti oyununda buluştu
9 Kasım 2020
“hiçbiryer”in insanları her yerde!..
6 Haziran 2020
MUSTAFA SÜTLAŞ'TAN
kırk yıllık hekim olmak(!) (*)
14 Mart 2020