Şimdilerde terör suçundan yargılanan 15 yaş üstü çocukların da, terör suçlarını yargılamak üzere kurulmuş genel ağır ceza mahkemelerinde davalarına bakılıyor.
Neden ağır ceza mahkemesi? Her çocuğun, eşit koşullarda yargılanma hakkı yok mudur? Yoksa onlara çocuk deyip de çocuk olduklarını unutuyor muyuz? Suça sürüklenen çocuk kavramını kabul edip, yönelme nedenlerini ele alırken, bu çocukların suça sürüklenmediğini mi düşünüyoruz içten içe? Yoksa onların artık yetişkin olduklarını mı? Ne farkı vardır onların hırsızlık suçundan, kapkaçtan, kavgadan… Çocuk mahkemesi karşısına çıkmış olanlardan?
Yurt dışında genç suçluluğu denir bizden farklı olarak. Ben de çalıştığım meslektaşlarıma ve hukukçulara anlatmaya çalışıyorum bizde çocuk kavramı kullanılır daha çok diye. Hani nasıl bir çelişki ise? Onlar çocukların yani gençlerin hapis dışındaki alternatiflerle topluma kazandırılmalarından söz ediyor ve bunun üstünde duruyorlar. Her ne kadar genç kavramını kullansalar da farklı gereksinim ve düzenlemeler üzerinde duruyorlar.
Mahkemelerimiz, hakimlerimiz, sosyal hizmet uzmanlarımız, avukatlarımız, psikologlarımız ile biz de diyoruz ki bu çocukların koşulları önemlidir, suça yönelmişlerdir, toplumla tekrar bütünleşmeleri için yardıma ve desteğe ihtiyaçları vardır diyoruz. Genç değil çoğunlukla çocuk kavramı kullanıyoruz onlar için. Ama aslında suça göre yapıyoruz bunu, çocuğun bireysel farklılıklarına ve ihtiyaçlarına göre değil, çocuğun koşullarına göre değil suça göre.
Terör söz konusu oldu mu çocuk çocukluktan çıkıyor ve çocuk mahkemelerinde yargılanamıyor. Çocuk Koruma Kanunu’nda belirtildiği gibi amaç “çocuğun yararının ve esenliğinin gözetilmesi” ise o zaman neyi tartışıyoruz? Yoksa çocukluklarından beri küçük birer yetişkin olmak zorunda olmuş, sırtlarına fazlasıyla sorumluluk yüklenmiş çocuk olarak kabul ettiğimiz bu küçük yetişkinleri hayatın pek çok alanında yaşadıkları gibi, bir çocuk olarak ele alınmaları gereken bu alanda da YETİŞKİN olarak mı yargılamak istiyoruz?
Hiç hapishaneye gittiniz mi? Mahkemeye? Hiç gördünüz mü neler oluyor bitiyor oralarda? Ne kadar tanıdık geliyor size çocukların yaşadıkları, söyledikleri…
Esmer, biraz toplu güzel bir çocuktu. Pek söylemek istemedi neden geldiğini cezaevine. Söylemese daha iyi olurdu. Ne de olsa en kötü suçlardan biriydi terör suçu. Tereddüt etti ve anlatmaya başladı sonra. “Ya abla işte arkadaşım gitti bir gün arabaya molotof kokteyli attı ben de ordaydım. Ondan sonra buradayım işte”.
Bir başka çocuk ise şöyle diyordu “ya insanın içine bir ürperti düşüyor, korkuyorsun. Ailemden ayrılmak istemiyordum, çok bağlıydım onlara”.
“Hiç aklıma gelmemişti cezaevine düşeceğim. Daha önce hiç bilmezdim buranın nasıl bir yer olduğunu”
“Gelmesinler diyordum ziyaretime ailem. Gelirlerse alışırım ve bir daha hep gelmelerini beklerim, onları daha çok özlerim diye korkuyordum”
Kendilerini mahkûm olarak kabul eden küçük yetişkinlerin ifadeleri bu yukarıdakiler. Hepsi de üzgün, özlem içinde, pişmanlık içinde… Sevdiklerimden ayrı kalıp onları çok özlediğimde, onları çok daha iyi anlarım.
Onlar da çocuk deriz ama ne kadar biliriz, anlarız onların da çocuk olduğunu. Çocuk deyip de “geçmek” değil benim söylediğim. Neden başka çocuklar sokakta, parkta, oyun sahasındayken onlar oradalar? Bunu düşünmek gerek. Hem de iyice düşünmek. Düşündüğümüzde de aslında bizler yüzünden diyebileceğimiz pek çok neden çıkmaktadır ortaya. Onlar da çocuk her ne kadar çocukluklarını pek yaşayamamış olsalar da. Diğer çocuklar gibi. Farklılıkları var elbet daha çok yaşadıkları sorunlarda, sahipsizliklerinde, sevgisizliklerinde, sevilmeyişlerinde, ellerinden tutulmayışlarında, hayatta pek çok şeyi yarım bırakmak zorunda kalırken çalışmak zorunda kalışlarında, dışlanmışlıklarında, ezilmişliklerinde…
Onların bu farklılıklarını görebilmek ancak onlara ilişkin özel düzenlemelerle mümkün olabilir. Bir kez olsun görmek gerek onları, hapishanedeki çocuğun söylediği gibi “bir şans daha verseler…” bir şans daha vermek gerek. Ama her şeyden önce onları anlamak gerek.(YBA/EÜ)
* Doç. Dr. Yüksel Baykara Acar, Hacettepe Üniversitesi, Sosyal Hizmet Bölümü öğretim görevlisi.