Son günlerde sosyal medyada dikkat çekici bir tag dolaşıyor. Tag'in dikkat çekici olmasının sebebi, filmler ve dizilerden tanıdığımız oyuncuların fotoğrafları ve birer cümlelik beyanlarını içermesi. Tag şu: "#telifhaktır." Okuyunca tabi ki telif haktır tartışması mı var denebilecek bir tag ama sinema – TV oyuncularının belli ki haklarıyla ilgili bir sorunu var.
Peki, nedir bu hak olduğu açık olan ama sosyal medyada neredeyse her gün dillendirilen telif? Sinema – TV oyuncularının "hakkımız" diyerek, meslek birlikleri olan Sinema Oyuncuları Meslek Birliği (BİROY) üzerinden talep ettikleri telif, yasa ile korunan fikri mülkiyet haklarıdır. Yasayla korunan, varlığı 1700'lü yıllara dayanan ama takibinin yapılamadığı bir hak...
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 80. Maddesi'ne göre icracı sanatçılar olarak tanımlanan sinema-TV oyuncuları; oynamış oldukları eserlerin tekrar yayınlarından, kopyalanmalarından ve çoğaltılmalarından gelen kazançta hak sahibidirler. Bu yalnızca yasa ile değil, Türkiye'nin de imzacı olduğu "İcracı Sanatçılar, Fonogram Yapımcıları ve Yayın Kuruluşlarının Korunmasına Dair Roma Sözleşmesi" uyarınca da böyledir. Yasadaki bu hak tanımı ve hakkın korunması da Roma Sözleşmesinin 1995 yılında yürürlüğe girmesi ile düzenlenmiştir. Yani hem uluslararası hem de yerel mevzuat bakımından bağlayıcılığı tartışmasızdır. Yani evet, telif haktır ve korunmaktadır.
Gene Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun 80. Maddesi'nde sinema oyuncularının yasada düzenlenen haklarını uygun bir bedel karşılığında sözleşme ile yapımcıya devredebileceği yazmaktadır. Aslına bakarsanız yapımcının eseri çoğaltma, yayma ve kopyalama gibi işlemleri pratik bir şekilde yapması için bu hak devri bir gerekliliktir. Fakat uygulamada unutulan bir ayrıntı var. Uygulamada "uygun" bir bedelden hatta bir bedelden dahi bahsetmek mümkün değil. Yapımcılar ve yayıncılar ile yapılan sözleşmeler bedelsiz ve sınırsız sözleşmeler olarak yapılırken gelecekte ortaya çıkabilecek her türlü hak devrediliyor. Sinema - TV oyuncuları çekimlerden bir bedel kazanıyorlar, doğru. Ancak bu, eserin oluşumuna kattıkları emeğin karşılığı olan bedel. Peki devamı? Yani yaratıcı emeklerinin karşılığı? İşte telif talebi tam bu noktada ortaya çıkıyor, bu talep, tekrar yayınlardan kazanılan ancak işin başında imzalamak zorunda kalınan sınırsız sözleşmeler ile hakları bedelsiz devralan yapımcıların ve tabi yayıncıların tekrar yayınlardan elde ettikleri kazanca ilişkin bir talep. Bu kazancın oyunculara yansıması için talep net ve tek: Telif konusunda yapılacak bir hukuki düzenleme.
Bahsedilen kazanca oyuncular neden ortak olmak istiyor sorusu akıllara geliyor olabilir. Bunun cevabı aslında çok basit. Oyuncular bu kazanca yasa gereği zaten ortak. Yasa metni bu kadar açıkken neden bu kazancın bir kısmının oyunculara verilmediği ise asıl soru olarak karşımızda. Bu bedel verilmiyor çünkü 2012 yılından beri üzerinde çalışılan yasa değişikliği ile hak takibine ilişkin pratik ve uygulamayı çözecek adımlar atılmıyor. 2012 yılında imzaya açılmış olan ve 26 Haziran 2012'de Pekin'de gerçekleşen WIPO konferansı sonunda ortaya çıkan "Görsel İşitsel Performanslara ilişkin Pekin Anlaşması" ise Türkiye tarafından henüz imzalanmamış durumda.
Türkiye'de yasal düzenlemeler sürüncemedeyken Türkiye'de çalışan sinema – TV oyuncuları, BİROY'un anlaşmaları ve işbirlikleri sonucunda yurtdışında yapılan yayınlara karşılık olarak Arjantin, İspanya, Yunanistan gibi 9 farklı ülkeden teliflerini alabiliyor.
Dünyada bu telif toplama ve dağıtma sistemleri tıkır tıkır işlerken, hak odaklı sistemlerin örnekleri önümüzde duruyorken Türkiye'deki hak gaspının devam etmesi yönünde bir ısrar var gibi görünüyor. Sinema oyuncuları ve sinema – TV sektörü telif yasası beklerken yasanın son halinde açıkça telifi gasp etme amaçlı çalışmalar yürütüldüğü dikkat çekiyor.
Konuya ilişkin olarak, BİROY Başkan Yardımcısı Aslı Şahin 16.05.2020 günü Artı TV'ye vermiş olduğu röportajda, geçtiğimiz senelerde ortaya çıkan telif yasası taslağında telif düzenlemesinin sinema eserleri ve yıllar bakımından sınırlandırılarak hak sahibi olan oyuncuların eserlerin yayınlanmasından belli bir süre (dizilerde, 6 sinema filmlerinde 5 sene) telif alamamasına yönelik çalışmaların olduğunun altını çiziyor. BİROY'un bu yasa tasarısına ilişkin kampanyasında da dediği gibi "telif yasasında telif yok"tu. Telifin gaspını yasaya koyarak ölü bir telif düzenlemesi yapılmasından "şimdilik" son anda dönülüyor.
"Görsel İşitsel Performanslara ilişkin Pekin Anlaşması" icracı sanatçılar bakımından düzenlenen en güncel metin ve anlaşmanın 12. maddesinde icracı sanatçıların eserlerinin yayınlanması, dağıtılması, kiralanması gibi kullanımların sonucunda, icracı sanatçılara adil bir bedel ödenmesinin ulusal mevzuatlar ile düzenlenmesini öngörmüş. Türkiye'nin henüz imzacısı olmadığı bu metin adil bir bedelden bahsederken, yasa tasarılarında telif gaspının öne çıkması, bu yazının yazılmasına sebep olan #telifhaktır tag'inin neden çok şey ifade ettiğini de gösteriyor.
Telif haktır ama neden bugün?
Çünkü pandemi sürecinde setler durdu ama filmler ve diziler ekranlarda yayınlanmaya devam ediliyor, özellikle tekrar yayınlanan filmler ve diziler dikkat çekiyor. Eski diziler bu süreçte oldukça ilgi görüyor. Hatta RTÜK Başkanı bu süreçte rahatlama adresi olarak dizileri gösterdi. Bu esnada oyuncuların yüzleri ekranlarda ama oyuncular çalışmıyor. Çalışmadıkları için gelirleri yok ama dizi ve filmlerin tekrar yayınlarının sonucunda yarattığı bir maddi getiri ortaya çıktı. Ortada doğrudan yayıncı ve yapımcıya akan; ancak oyuncuların faydalanamadığı bir gelir var. Bu süreçte telifini alamayan oyuncuların durumu 2009 yılında kurulan BİROY'un 10 yıllık mücadelesinin önemini ve yasal düzenlemenin sürüncemede bırakılmasının vahametini ortaya koyuyor.
Yasal düzenlemeler ve adil bedel uygulamasının kabulü hızla yapılması gerekilen hamleler olarak karşımızda; ancak bugünün sorununu çözecek pratik bir yol daha var: Özel kopyalama harçlarının sahiplerine ödenmesi. Telefon ve bilgisayar kullanan vatandaşlar olarak hepimizin ödediği bu özel kopyalama harcının, toplanma amacına uygun bir şekilde, uzun süredir hak sahibi olan oyunculara dağıtılması gerekirdi. Bunun için beklenen ve umut veren bir yasal düzenleme bir dönem gündeme gelmiş ve sektörün tüm tarafları bunu olumlu karşılamıştı.
Yapılmayanı ve yapılması gerekeni yapmanın tam sırası. Toplanmış olan paranın hak sahiplerine dağıtılması ve devamında sektörün tüm aktörlerini bir konsensüs altında toplanması için yapılacak bir yasal düzenleme lütuf değil, gaspın ortadan kaldırılması niteliğinde olacaktır. Telif Haktır! (RG/AÖ)