"Filmimizde yalnız Katolik Hıristiyan dünyasını yansıttığımızı düşünmüyorum. Şu anda tüm gezegende insanlar müthiş bir hoşnutsuzluk, mutsuzluk ve çaresizlik içinde. Ayrıca hayatın anlamı konusunda da bir arayış var. Adeta bir yangın yerindeyiz ve insanlar çeşitli şifa biçimlerinden medet umabiliyor, ne de olsa bilimsel tıbbın yetersiz kaldığı, isimlendiremediği vakalar var."
Venedik Film Festivalinde ilgi çeken yapımlardan Libera Nos (Liberami/Kurtar Beni) adlı belgeselde kadın yönetmen Federica Di Giacomo, İtalya'da "cin çarpmış" kişilerin ruhanilere nasıl bel bağladığını ayrıntılarıyla teşhir ediyor.
Geçtiğimiz Ağustos/ Eylül aylarında 73. kez düzenlenmiş etkinliğin Orizzonti bölümünde yer alıp en iyi film ödülünü kazanan ilginç yapım objektif duruşunu korumayı başarıyor.
Kurtar beni
Her ne kadar yönetmen Di Giacomo İtalya'nın en geri kalmış bölgelerinden biri sayılan Sicilya adasına yoğunlaşsa da fenomen tüm çizmede gayet yaygın. Papa Francisco ilerici beyanatlarda bulunuyor olsa da, Vatikan tüm gezegende artan talebi karşılayabilmeleri için rahiplerin "şeytan çıkarma" konusundaki eğitimlerini yoğunlaştırmış durumda. Geçen hafta dünya medyasının gündemine düşecek kadar popülerleşen garip vaziyet "iblis"le boğuşan insanların içinde bulunduğu vahim durumun da kanıtı.
Belgeselde çoğu görüntü peder Cataldo'nun müdahalelerine bel bağlamış bir topluluğa odaklanıyor. Bir erkek müridi sevilen ruhaniye olan derin duygularını Cataldo'nun evinin altında serenat yaparak ifade ediyor.
Toplu ayinler dışında, özel vakalar için evlere servis de yapılabiliyor. Esrarengiz bir Mason locasına üye olduğunu iddia ettiği üvey babasının mutsuzluk sebebi olduğuna inanan bir kadın pederi evine davet ediyor.
Evin muhtelif köşelerinde bulunmuş kara büyü kitapları dışında peder Cataldo gayet ağır, tarihi mobilyaların, Meryem Ananın kucağında İsa Peygamberi betimlese de gösterişli tablonun, gereksiz maddi zenginlikler olduğunu belirtiyor. Pederin şahsen hazırladığı, içinde iri taneli tuz parçalarının ufalandığı su karışımı, müze gibi evin pahalı mobilyalarına hoyratça fışkırtılıyor, din içerikli tablonun gerçek yuvasının kilise olduğu hatırlatılıyor.
Programı o kadar yoğundur ki peder Cataldo, kilisenin önünde uzun kuyruklar bitmediğinden, kendisine sıra gelmeyenlere telefon aracılığıyla bile hizmet verebiliyor. Şeytan'a telefonda "Defol, Lucia'yı rahat bırak, ona yeterince acı çektirdin…Kahrolası yılan, yalancı, insan katili, defol git" diye saydırırken izliyoruz kendisini!
Ölçülü belgesel
Uzun araştırmaların sonucunda ortaya çıkmış 97 dakikalık belgesel kahramanlarına özenle yaklaşıyor. Şeytanın mağdur ettiği kişilerin krizleri sırasında kamera mesafesini koruyor, çağımızda öylesine garip bir görev ifa etmekten pek gocunmayan rahipler çekimlerde işbirliklerini esirgemiyorlar.
Yönetmen Di Giacomo benlikleri şeytan tarafından ele geçirilmiş olduğu iddia edilen kişileri asla yargılamıyor, üstelik rol yapma ihtimallerinin de bilincinde olarak.
Filmde yer alan bir tartışmada, cinler tarafından fethedilmiş bazı insanların, içine girdikleri ruh haline yapışabildikleri belirtiliyor: "Bir süre sonra içinden çıkmak istemiyorlar, ne de olsa vaziyetleri dikkat odağı olmalarını sağlıyor. Dayak yemiş bir kedi gibi savunmada kalıyorlar, mücadele etmeye pek meyilli değiller".
Filmdeki kriz sahnelerine tanık olurken çığlıklardan tüylerimiz diken diken olabiliyor, bedenler çırpınırken etraftakilerin zapt etme çalışmaları epey rahatsız edici.
Film, çözüm üretmek gibi bir iddiaya sahip olmadığından sadece durumu belgeleyen görüntülerden ibaret. Çok derinleşmiyor, fakat Avrupa'nın fiyakalı ülkelerinden İtalya'nın pek bilinmeyen bir yönünü dikkatimize sunuyor.
Memleketin Kuzey bölgelerinde yaşayanların küçümsediği ve kendilerini soyutladığı "Afrikalı" Sicilyalılar bir kez daha günah keçisi halinde tüm doğallıklarıyla karşımızda!
Fakat Roma'da Vatikan tarafından düzenlenen uluslararası "şeytan çıkarma" konferansı ve eğitim kursuna Fransa, İspanya veya ABD'den katılmış rahiplerin kalabalık varlığı aslında fenomenin dünyadaki yaygınlığını teyit ediyor. (MT/NV)