Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın (TCMB) birikmiş yedek akçelerinin Hazine’ye aktarılması hazırlıklarının nedenleri, üst üste yaşanan seçimlerle ilişkileri ve makro ekonomik etkileri üzerine değerlendirmeler yapıldı.
Bu uygulamanın para arzını ve buna bağlı olarak enflasyonu artıracağı, bu kaynakların bütçe açığının kapatılması için kullanılacağı vurgulandı. Bu yazıda bunlara ek olarak, söz konusu uygulamanın Merkez Bankası açısından değerlendirilmesi yapılacaktır.
Günümüz finansallaşma koşullarında bankalar ve merkez bankaları ekonomilerin temel belirleyicileri. Bu nedenle bankaların yüklendikleri risk derecelerinin belirlenmesi, bunlara uygun karşılıkların ayrılması uluslararası çalışmalara konu olmuş, bu konuda standartlar geliştirilmiştir. BASEL Düzenlemeleri bu konuların ticari bankalar için düzenlenmesi için geliştirilmiştir.
Bankaların yatırımları ve varlık edinme politikaları, kredi verme/alma stratejileri, likidite yönetimi seçimleri yüklendikleri risklerin en önemli belirleyicilerini oluştururken, risk yönetim politikaları da bu konulardaki seçimlerini ( yatırım seçimleri- likidite kararları vb.) yönlendirir.
1. Merkez Bankası da bir bankadır
Merkez Bankası ticari bankalardan önemli farklılıklar gösterir. Banknot ihracı yapabilen tek kurumdur. Enflasyon hedefinin, para ve kredi politikalarının belirlenmesinde etkilidir, hükümetle ortak belirlenecek bu politikaların uygulanmasında kullanılacak araçların seçiminde serbesttir (uygulamada zaman zaman araç bağımsızlığına yapılan müdahaleler eleştirilmektedir).
Merkez Bankası ticari bankalarla benzerlikler de taşır. Bu benzerlik bankacılık faaliyetlerinden kaynaklanır. Bankalara kredi verir, açık piyasa işlemleri, döviz ve efektif alım-satımı, reeskont ve avans işlemleri yapar. Yurt içi ve yurt dışı piyasalarda vadeli ya da vadesiz altın, döviz, menkul kıymet, türev ürün alım satımı gerçekleştirir, borçlanma borç verme işlemlerini de içeren tüm bankacılık faaliyetlerinde bulunabilir.
Bu çerçevede Merkez Bankası ticari bankaların yürüttüğü bankacılık hizmetlerini de içermekle birlikte, bunları aşan ve ülkenin para, maliye politikalarına yön veren, enflasyon, Türk Lirası’nın değerini ve istikrarını korumayı hedefleyen faaliyetleri yürüten bir bankadır. Bu bankanın finansal yeterliliği, uygulamalarındaki tutarlılık derecesi ülkeye ve ülke ekonomisine duyulan güveni/güvensizliği önemli ölçüde etkiler.
2. Merkez Bankası
TC Merkez Bankası 25.000.000 TL sermayeli bir anonim şirket. Merkez Bankası’nın sermayesi 4 gruba bölünmüş hisse senetleri ile ifade edilir. Bunlar:
- (A) sınıfı hisse senetleri Hazine’ye aittir. Payı ise % 55.12’dir.
- (B) sınıfı hisse senetleri Türkiye'de faaliyette bulunan milli bankalara aittir, ortaklık payı % 25.74’dür.
- (C) sınıfı hisse senetleri 15.000 hisseyi geçmemek üzere milli bankalar dışında kalan diğer bankalarla imtiyazlı şirketlere aittir ve payı % 0.02’dir.
Merkez Bankası’nın işleyişi, yetkileri, görev ve sorumlulukları 1211 Sayılı TC Merkez Bankası Kanunu’yla düzenlemiştir. Bu Kanun’un 60. Maddesi de karın dağıtılması ve yedek akçelerin (ihtiyat akçesi) ayrılması ile ilgilidir. Buna göre Bankanın safi karı aşağıdaki şekilde dağıtılır;
a) % 20'si ihtiyat akçesine;
b) Hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden, % 6 oranında ilk kar hissesi olarak hissedarlara;
c) Yukarıdaki yüzdeler tutarının düşülmesinden sonra kalan miktarın en çok % 5'i, iki aylık maaş tutarını geçmemek üzere Banka mensuplarına ve %10'u fevkalade ihtiyat akçesine;
d) Hisse senetlerinin nominal değerleri üzerinden Genel Kurul kararıyla en çok % 6 nispetinde ikinci kar hissesi olarak hissedarlara. Bu dağıtımdan sonra kalan bakiye Hazineye verilir.
İşte Hazine’ye aktarılması düşünülen, yukarıda a ve c fıkralarında belirtilen yedek akçelerdir ve bundan sonra sadece karın % 10 oranınsa yedek akçe ayrılması düşünülmektedir.
3. İhtiyat akçeleri neden önemli?
- Olağanüstü durumlar- istikrarsızlıklar için:
Merkez Bankası, fiyatların, ulusal paranın ve piyasanın istikrarını sağlamak, ekonomik hedeflerin ulaşılabilirliği konusunda güven vermek görevlerini sağlarken olağanüstü durumlarla, dalgalanmalarla karşılaşabilir:
- Geçici likidite sıkışıklıklarını, finansal piyasaların etkin bir şekilde çalışmasını engelleyebilecek ödeme sorunlarını giderebilmek amacıyla, sisteme, gün içi ve gün sonu kredi sağlayabilir (Madde 40-I-a).
- Banka sisteminde belirsizlik ve güvensizlik oluşması, fon çekilişlerinin hızlanması halinde, bankalara, fon çekilişlerini karşılayacak miktarda kredi verebilir (Madde 40C b-I-c).
Bu gibi durumlarda ya yeterli kaynağa ya da fon sağlama kapasitesine sahip olması gerekir. Fon sağlama/ borçlanma imkanları ve maliyeti öz kaynak yeterliliği ile doğrudan bağlantılıdır.
- Risk yönetimi için
Merkez Bankası, para ve kur politikalarını uygulayabilmek, döviz rezervlerini yönetebilmek, likidite kontrolü yapabilmek; bankacılık kesimine görevlerini yerine getirmek için gerçekleştirdiği faaliyetlerden dolayı kredi, likidite, piyasa ve operasyonel risk ile karşı karşıyadır (TCMB, Yıllık Faaliyet Raporu, s.40).
Bu riskler ulusal veya uluslararası ölçekteki işlem ve faaliyetlerden kaynaklanabilir ve TCMB bilançosu üzerinde önemli ölçüde etkiler. Merkez Bankası nezdinde bu risklerin tanımlanması, ölçülmesi, raporlanması önenmiş ve bu risklerin yönetilebilmesi için Kurumsal Risk Yönetimi Genel Müdürlüğü oluşturulmuştur.
Her ne kadar Merkez Bankalarının bu risklerin yönetebilmesi için uluslararası standartlar, sermaye yeterlilikleri geliştirilmemiş olsa da, yüklenilen riskle orantılı öz sermayeye sahip olunması tüm ekonomik birimlere güven vermek açısından önem taşır.
Merkez Bankası’nın banknot basma yetkisi öz kaynakların ve yedeklerin önemini azaltır mı? Merkez Bankaları sınırsız banknot basarak likidite gereksinimlerini karşılayabilseydi bu sorunun yanıtı evet olurdu. Ancak günümüzde para basarak emisyon hacminin sınırsız artırımının faizler ve enflasyon üzerinde olumsuz etkileri olur. Ülke ekonomisine güven sarsılır.
Sonsöz
Bu uygulama Hükümet’in ekonomide yaşanan sıkıntılara uzun vadeli, yapısal çözümler aramak yerine, var olan Merkez Bankası kaynaklarını kısa vadeli amaçlarla kullanmasından başka bir şey değil.
Böyle bir tercihin ekonominin mevcut sorunlarını çözmekte yetersiz kalacağı, enflasyonu körükleyici etki yaratacağı beklentilerine ek olarak bankaların bankası konumundaki TC Merkez Bankası’nın mali yeterliliğini, olağanüstü durumlara müdahale becerisini, Hükümet’in ekonomik uygulamalarına güveni azaltacağı da göz ardı edilmemelidir. (AGY/EKN)