Fotoğraflar: Tarlabaşı Dayanışması, Sosyal Medya, Tarlabaşı: Bir Kent Mücadelesi isimli kitap
Yeni bir ülke bulamazsın
Başka deniz bulamazsın
Bu şehir arkandan gelecektir
Kavafis
Bugün 6 Eylül.
6-7 Eylül olaylarının başladığı gün.
67 yıl önce bugün İstanbul’da bazı basın yayın organlarına göre, Kıbrıs Sorunu dolayısıyla tahrik edildiği vurgulanan, "galeyana gelen" bir grup insan Beyoğlu’na çıktı.
Amaçları ticaretle uğraşan Rumların mallarını yağmalamaktı.
Öfkenin sel olup aktığı o gün, diğer azınlık grupları da bu pogromun hedefi oldu. Binlerce ev, dükkân, işyeri yağmalandı. Sayısı net olmasa da otuza yakın insan öldü.
Öncelikle Rumlar, daha sonra bu durumun mağduru olan diğer azınlık grupları; Sefaradlar, Ermeniler bu travmanın ardından birer birer ülkeyi terk etmeye başladılar. Daha doğrusu ülkeyi terk etmek zorunda bırakıldılar.
Varlık Vergisi’yle başlayan haksız muamele 1955 yılındaki bu pogromla zirveye ulaştı.
6-7 Eylül Pognomu nedeniyle belki de ülkeyi terk etmek zorunda bırakılanların akıllarında iki soru vardı: “Gidersek ne yaparız?”, “Kalırsak ne oluruz?”
Tarlabaşı...
Çoğunluk bu saldırıların ardından can havliyle kendisine nereden bir yardım eli geldiyse oraya gitti. Rumların tercihi kendilerine bir vatan olabileceğini düşündükleri Yunanistan’dı.
Giderken arkalarında birçok anı, acı bıraksalar da en çok yurtlarını ve mahallelerini bıraktılar. Yok pahasına sattıkları evleri, dükkanları ve bir kaderi arkalarında bırakıp gittiler. Bu mahallelerden biri de Tarlabaşı’ydı.
İstanbul’da bütün semtler, ilçeler için burada da aslında önceden şu insanlar yaşardı demek artık bir ağız alışkanlığı. Samatya, Kurtuluş, Balat vb. tüm yerlerde önceki sahiplerini anmak bu kadar kolayken Tarlabaşı adını ağza almak bir o kadar zor.
Hatta mahalleye gidip içinde gezmek bile çoğu insana ürkütücü geliyor. Tarlabaşı adeta Beyoğlu’nun unutulan, unutturulmak istenen bir yüzü.
Cumhuriyet sonrasında kendine verilen adla Tarlabaşı, 1800’lerden başlayarak bir azınlık yerleşimiydi.
6-7 Eylül Olaylarının yaşandığı 1955 yılında da mahallede, Beyoğlu’nda dükkânları olan ya da o dükkânlarda çalışan genellikle orta sınıftan Rum azınlık mensupları yaşıyordu.
Diğer azınlık mensupları da yaşamasına karşın Rumlar çoğunluktaydı. 6-7 Eylül Olayları ve dokuz yıl sonra 1964’te alınacak tehcir kararları mahalleyi metruk bir semte dönüştürdü. Rumlar evlerini ya yok pahasına satarak ya da satmaya bile fırsat bulamadan terk etmek zorunda kaldı.
1950’lerde ve 1960’larda büyük şehre göç dalgasının birinci durağı İstanbul’du. Köyden kente iş umuduyla gelen insanlar İstanbul’un merkezindeki bu terk edilmiş mahalleyi keşfedip yerleşmeye başladılar.
Tıpkı aynı dönemde Almanya’ya giden ve savaş sonucu boşaltılan binalara yerleşen Türkiyeli işçiler gibi. Yurdundan edilmiş insanların yuvaları, yeni bir yurt ve ekmek parası arayışında olan insanlara sığınak oldu böylece.
İşin ironik kısmıysa devletin gitmelerini beklediği azınlıkların gitmelerinin ardından semtin tekrar bir azınlık mekânına dönüşmesi. Bu açıdan da Tarlabaşı, benim düşünceme göre devletin uyguladığı politikalarda çuvalladığı bir yer.
Mahallede Rum evlerini yok pahasına alan kimi insanlar ve hâlâ mallarını satmamış azınlıklar olsa da yıllar içinde Tarlabaşı ötekileştirilen insanların mahallesi haline geldi.
Kürtler, Romanlar, Suriyeli ve Afrikalı göçmenler, seks işçileri vb. grupların yaşadığı bir arka bahçe. Devletin görmezden geldiği herkesin mahallesi. ve bu mahalle hâlâ huzurlu değil. Çeşitli kentsel dönüşüm projeleri, yıkım planları vb. projelerle mahalle ellerinden alınmaya çalışıyor.
Kimden alınmaya çalışıyor, terk edilmiş evlerin sahiplerinden mi? Rumlar 67 yıl önce mahallesinden vazgeçmek zorunda bırakıldı zaten.
Şimdilerde mahalleyi kendine kırık dökük yurt yapan o insanlardan mı alınmak isteniyor? Ama zaten bir yaşam hakkı verilmediği için o insanlar orada ve Tarlabaşı bir sığınak onlar için. Tıpkı bir zamanlar Rumlar'ın olduğu gibi. Mahallede her köşe taşında Rum ailelerin izleri, anıları var.
Kalan onlarca eski Rum evinin de üzerinden geçerek belki de izler silinmeye çalışılıyor. Adına mahalle, semt, yurt, sığınak ne dersek diyelim belki de mahalle tarihten alınmaya çalışılıyor bir daha adı anılmamak üzere.
Oysa bilinmiyor ki şehir bir yönden canlı bir varlıktır. Onu istemediği bir şeye dönüştürmek mümkün olmaz!
Mahallenin ruhu buna izin vermez. Verse de dönüşse bile kendi istediği bir biçimde dönüşür. İşte buna en güzel örnek Tarlabaşı.
Sen gene aynı sokaklarda dolaşacaksın.
Aynı mahallede kocayacaksın;
aynı evlerde kır düşecek saçlarına.
Dönüp dolaşıp bu şehre geleceksin sonunda.
Başka bir şey umma -
Ömrünü nasıl tükettiysen burada, bu köşecikte,
Öyle tükettin demektir bütün yeryüzünde de.
Kavafis
İzleme Önerileri*Güz Sancısı Yılmaz Karakoyunlu'nun aynı adlı kitabından uyarlanmış, 2008 yapımı, yapımcılığını Bahadır Atay ve Fatih Enes Ömeroğlu'nun yaptığı Tomris Giritlioğlu filmi. 23 Ocak 2009 tarihinde gösterime girdi. Suyun Öte Yanı ve özellikle Salkım Hanımın Taneleri filminin devamı niteliğinde olup 6-7 Eylül Olayları'nı konu aldığı için çok dikkat çekti. *Kulüp Seren Yüce ve Zeynep Günay Tan ikilisinin yönettiği, dram türündeki 2021 yapımı Türk orijinal internet dizisi. 1950'li yıllarda İstanbul'da Beyoğlu civarında Seferad Yahudisi Matilda ve kızı Raşel'in hayatı çevresinde gelişen olaylara odaklanır. Dizi, Türkiye'deki Yahudi cemaatini kalıp yargılar dışında ele alması ve tarihle yüzleşmeye bir alan açması açısından birçok platformda tartışılmıştır.Türkiye'de yaşayan toplumun geniş kesimine, tehlike altındaki bir dil olan Ladino'yu duyma imkanı vermesi ile de gündeme gelmiştir. Medya yapımı olan dizinin senaryosu Rana Denizer'in ailesinin hayatından esinlenerek Aysin Akbulut, Rana Denizer ve Necati Şahin üçlüsü tarafından yazılmıştır. Oyuncu kadrosunda Gökçe Bahadır, Barış Arduç, Asude Kalebek, Salih Bademci, Fırat Tanış ve Metin Akdülger yer alır. Dizi çekimleri İstanbul - Beyoğlu'nda İstiklal Caddesi civarında gerçekleşti. Dönemin Türk Yahudi yaşantısını yansıtan dizide Ladino konuşulan sahnelerde bu dili konuşan 50 kadar kişi rol aldı.Türkiye Yahudi cemaatine mensup Ladino konusunda uzman isimler diziye danışmanlık yaptı. İlk sezon on bölüm olarak çekildi.[8] İlk sezonu; birinci kısmı 5 Kasım 2021 tarihinde, ikinci kısmı da 6 Ocak 2022 tarihinde Netflix dijital platformunda yayınlandı. Okuma Önerileri*6-7 Olayları / Dilek Güven İletişim Yayınları *1960’tan Günümüze Türkiye Tarihi / Suavi Aydın – Yüksel Taşkın/ İletişim Yayınları * Gurbet Kuşları / Orhan Kemal * Tarlabaşı: Bir Kent Mücadelesi/ Rıfat Doğan |
(ED/EMK)