Necdet Oral'ın "Tarımda 2001 Krizinden Sonraki En Büyük Çöküş" adlı yazısını iki bölüm olarak yayınlıyoruz. Yazının ilk bölümü için burayı tıklayınız.
Tarımdaki çöküşün geri planında tabii ki yalnızca küresel ısınmanın yol açtığı kuraklık yatmıyor. Türkiye’de 2000’lerin başından bu yana "tarımda dönüşüm" adı altında başlatılan tasfiye politikaları sürdürülüyor. Bu politikalardan 2007'nin payına düşen uygulamaları kısaca şöyle özetleyebiliriz:
- Tarım Kanunu’nda tarım destekleri için Bütçeden ayrılacak kaynağın GSMH’nin yüzde 1’inden az olamayacağı hükme bağlanmasına karşın, 2007'de tarımsal desteklerin GSMH’ye oranı yaklaşık yüzde 0,7 dolayında olmuştur. Tarım 2007 bütçesinden sadece 5,6 milyar YTL destek görmüş olup; bu, faize ödenen 49 milyar YTL’nin 9’da biridir.
- Çiftçilere 2007 tarım desteklerinin 3,5 milyar YTL’lik kısmı henüz ödenmemiştir. Ödemelerin gecikmesi çiftçilerin banka kredilerini ödemede güçlük çekmesine yol açmaktadır. Nitekim çiftçi borçlarının 10 milyar YTL’ye ulaştığı tahmin edilmektedir.
- 2007'de girdi maliyetlerindeki artış ürün fiyatlarının çok üzerinde olmuştur. Bazı gübre çeşitlerinde fiyat artışları yüzde 100’e ulaşmış, çiftçi daha az gübre kullanmak zorunda kalmıştır. 2006'da 5,4 milyon ton olan gübre tüketimi 2007’de 5,1 milyon tona gerilemiştir.
- 2007'de traktör satışları 2006'ya göre düşüş göstererek 34 bine gerilemiştir. Çiftçinin traktörünü çalıştıracak mazot fiyatları yüzde 40 dolayında artmıştır.
- 2007'de çiftçinin kullandığı tohum fide fiyatları bir önceki yıla göre yüzde 30 oranında yükselmiştir.
- Ürün ve girdi fiyatlarındaki artışlarını karşılaştırmak amacıyla Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) tarafından buğday için yapılan bir çalışmaya göre, 2007'de ürün fiyatları ortalama yüzde 13 artarken, girdi (gübre ve mazot) fiyat artışları ortalaması yüzde 34’ü bulmuştur.
- Çiftçiliği terk edenlerin sayısı hızla artmaktadır. 2007 yılı Aralık döneminde tarım sektöründe istihdam, bir önceki yılın aynı dönemine göre 508 bin kişi azalarak, 4,8 milyon kişiye düşmüş; tarım sektörünün toplam istihdamdaki payı 2 puan azalarak yüzde 24’e gerilemiştir.
TÜİK’in geçtiği 1998 bazlı, kapsamı genişletilen yeni milli gelir hesaplama yöntemi, 2007 yılı için öngörülen yüzde 5’lik büyüme hedefinin tutturulmasına yetmedi. Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH), 2007’de bir önceki yıla göre sabit fiyatlarla yüzde 4,5 büyüdü.
Yaygın medya büyüme hedefinin tutmamasının en önemli nedeni olarak yine tarımdaki kuraklığı gösterdi.
TÜİK verileri, 2007'ye damgasını vuran küresel ısınmaya bağlı kuraklık ve yanlış destekleme politikalarının, tarımda rekor düzeyde bir küçülmeye yol açtığını ortaya koyuyor. Tarımda 2006’daki yüzde 1,3’lük büyümenin ardından 2007'de yüzde 7,3’lük küçülme yaşandı.
Küçülme özellikle son üç aylık dönemde yüzde 10'a yaklaştı. Geçen yılın birinci çeyreğinde yüzde 6,9, ikinci çeyreğinde yüzde 2,3 küçülen tarımda üçüncü çeyrekte yüzde 8,2, son çeyrekte ise yüzde 9,7 oranında küçülme yaşandı.
Medya tarafından "Tarım sektörünün dibe vuruşu", "Tarımda kan kaybı", "Tarımda, son 40 yılın üçüncü en büyük gerilemesi" şeklinde değerlendirilen bu daralma; 2001'de yaşanan ağır ekonomik krizden bu yana tarım sektöründe gerçekleşen en düşük büyümeyi işaret ediyor.
Tarımda iklim koşullarına bağımlı üretim yapısını kırmak için, öncelikle mevcut su potansiyeli belirlenmeli, sulama yatırımları hızlandırılmalı ve su kullanımı rasyonal hale getirilmelidir. Bunun yanı sıra ülkenin toprak ve iklim koşullarına ve kendi insanımızın ihtiyaçlarına göre oluşturulacak üretim odaklı tarım politikaları uygulanmalıdır. (NO/GG)
* Necdet Oral'ın "Tarımda 2001 Krizinden Sonraki En Büyük Çöküş" adlı yazısını iki bölüm olarak yayınlıyoruz. Yazının ilk bölümü için burayı tıklayınız.